5. Bölüm - Biber Gazı

218 15 3
                                    

Görsel- Erik ağacı
~Selma

Erik Ağacı her zamanki kalabalıklığındaydı. İnsanlar haftanın yorgunluğunu erik ağaçlarının altındaki masalarda sohbet ederek çıkartıyorlardı. Kimileri akşam yemeğini yiyor,yemeklerini yemiş olanlar tatlısını tadıyor, kimileri de çayını kahvesini alarak koyu bir sohbete dalıyordu. Bahar akşamının tatlı meltemi insanların saçlarını havalandırmaya yetiyordu. Ama yine de kimse şikayetçi değildi. Selma da buranın müdavimlerinden biriydi. Kendini ödüllendirmek için buradan birşeyler almaya gelirdi. Bugün de o günlerden biriydi. Nöbet çıkışı kendini motive etmek için kruvasan ve kahve alacaktı.

"Kahvelerden Flat White(espresso tabanlı sütlü kahve) kruvasanlardan da bir tane bademli bir tane de çikolatalı rica edebilir miyim?" Dedi tezgahın arkasındaki kadına. O sırada kartını aramakla meşguldü. Arkasında oluşan sırayı fark ettikce daha da eli ayağına karıştı. "Nerdesin ya?" Dedi kendi kendine. Çantasının içi öyle karman çormandı ki babası kaybolsa onu bile bulamazdı. Kadın siparişleri hazırlayıp getirdiğinde daha da telaş oldu. Arkasındakiler de uğuldamaya başlamıştı. "Hadi kardeşim ya almıyorsan çekil sıradan!" Dedi biri. Sıranın sonlarında çelimsiz bir çocuktu.Selma ona birkaç çirkef bakış gönderdi. Kartı daha iyi arayabilmek için çantanın içindeki birkaç lüzumsuz şeyi cebine tıkıştırdı. Sonra mavi kartın yansımasını görüldü. "Hah ya sonunda!" Dedi yine kendine. Kasada bekleyen kıza hemen ödemeyi yaptı. Yaptı ancak fark etmediği birşey vardı. Kartı bulmak için eşyalarını cebine tıkıştırırken kimliğinin düştüğünü hiç fark etmemişti.

~Yağız

Yağız haftasonu olmasına rağmen mesaiye kalmıştı. Bu yüzden kendisiyle mesaiye kalan arkadaşları onu dışarıya birşeyler yemeye davet etmişlerdi. O da eve gitmek istemediğinden bu fikri hemen kabul etmişti. Daha girer girmez içinin ısındığını restoran cafe onu içine alıvermişti. Özellikle bahçenin her tarafındaki ışıklandırmalı ağaçlar onun çok hoşuna gitmişti. Küçük ama güzel bir yer düşündü Yağız. Yemeğin ardından beraber kahve içtikleri esnada birseyler oldu. İçeride artan sıradan gelen homurtular dikkatini çekmişti. Sandalyesini biraz geriye alıp neler olduğunu izlemeye başladı. Kızın biri hunharca çantasını kurcalıyor birşey arıyordu. Başörtüsünün uçları önüne geldikçe onları omzuna yolluyor ama onlar yine önüne düşüyordu. Bir ara başını kaldıran kız ona laf söyleyen adama baktı. Ama o bakış hiç hayra alamet değildi. Bakışları arkadaşının sesiyle bölündü.
"Değil mi Yağız Bey" dedi masadaki arkadaşlarından biri. Ama o içeriyi izlemekle öylesine meşguldü ki duymamıştı.
"Yağız Bey" Dedi aynı kişi. Yağız hızla yüzünü masaya çevirdi. "Efendim?"
"Katarlılarla olan anlaşma şartlarını da tekrar konuşmamız gerek değil mi?" Diye sordu. Onun biraz önce bakmakta olduğu tarafa baktı. Sonra o da masaya döndü.

"Evet evet." Dedi Yağız. "Yarın konuşuruz bunu." Aklı tesettürlü olan o kızda kalmıştı. Önce bakmasının doğru olmadığını düşündü. Sonra bundan vazgeçti. Tekrar sıraya baktığında onun ceplerine birşeyler koyduğunu ancak fark etmese de birşeyi düşürdüğünü gördü. Kız bulduğu şeyi kasadaki diğer kıza uzattı ve siparişlerini alıp cafeden çıktı. Düşürdüğü şeyi görmemişti. Yağızdan başka kimse görmemişti. "Görmedi." Dedi seslice. "Efendim Yağız bey?" Dedi masadaki adam. Ama Yağız onun sorusunu cevaplamadan masadan kalktı. "Ama Yağız bey nereye?"
"Size afiyet olsun. Yarın şirkette görüşürüz." Diyerek hızla sıraya yaklaştı. Yere düşen şeyi aldığında onun kimlik olduğunu anladı. Gözü içeride Selma'yı aradı. Ama onun çıktığını biliyordu. Hemen dışarıya baktı. Kız ileriki parkın banklarından birine oturmuş kahvesini içiyordu. Onu görünce içi rahatladı Yağız'ın. Tekrar kimliğe bakıp onu cebine koydu ve kıza yani Selma'ya doğru yürümeye başladı. O yürümeye başladığında Selma da ayağa kalkıp ayni istikamette ilerlemeye başlamıştı. Yağız arkasından koşsa mı yoksa normal yürüse de öyle mi yetişse karar veremedi. En sonunda seslenmeye karar verdi.

Kaderimin OyunuDove le storie prendono vita. Scoprilo ora