61. Bölüm

24.6K 1.5K 252
                                    

Keyifli okumalar ❤️

"Kız yesene şunları, anam bu da bir tuhaf he Vildan"

"Ay zorlama Özgü'cüğüm canı istemiyorsa yemesin benim kızım" kenara ayıkladığım leblebilerden bahsediyordu.

"Yok anam ben Gül'e hamileyken her şeyi yerdim valla. Hamile kadının yemesi lazım. Baksana bir deri bir kemik hâlâ Gökçen. Kim der 2 buçuk aylık hamile olduğuna" dediğinde ben bile kendimden şüphe duyarak vücudumu süzdüm. Zayıftım ama kaslarım da vardı. Annemin ortalığı ayağa kaldırdığı gibi bir deri bir kemik değildim.

Annem birkaç gün bize kalmaya gelmişti ama bu gün, son günü olacağa benziyordu!

"Kız Vildan, bana bir zayıflama formülü versene sen bilirsin" diyen anneme yüzümü şekilden şekile sokarak baktım. Daha on saniye önce zayıfım diye demediği laf kalmamıştı bana.

"Özgü'cüğüm bence zaten çok fitsin ama istersen diyetisyen arkadaşımdan sana randevu ayarlarım" Vildan anneler de bu akşam ziyarete gelmişlerdi. Kuzey ve Erdal baba bahçede şirket ile alakalı konuşuyorlardı. Biz hanımlar da salonda oturuyorduk. Vildan anne, son derece modern görüntüsüne rağmen annemle bir araya geldiklerinde adeta değişiyordu. Şu an elinde kuruyemiş tabağıyla arada sohbete katılıp televizyonda annemin dizisine bakıyordu. Annem ise hem bana söylenip hem dizinin her saniyesini takip ediyordu.

"Anne bence sen başka bir doktordan randevu al" dedim gayet normal bir şey söylermiş gibi. Annem elindeki fıstığın kabuğunu televizyona bakıp ayıklarken, bakışları bana döndü. Elimle deli işareti yapıp sırıttım ve fındığı ağzıma attım. Yandan yandan Vildan anneye bakıp bana 'sen görürsün' bakışları atınca daha da gülümseyip saçma diziye bakmaya devam ettim. Dizide bir kız havuzda boğuluyordu. Başrol erkekte kızı kurtarmak için havuzun en uzak ucunda atlayıp kıza yüzüyordu. Kızı tam kurtardığı an giren reklamla derin bir nefes alıp çayımdan son yudumumu aldım. Annemin bizde bu 2. Günüydü ama resmen sabahtan akşama takip ettiği bir dizi programı mutlaka vardı. Allah'tan eve işten akşam geliyorduk da bu işkenceye çok maruz kalmıyorduk. Yani ben alışkındım ama televizyonun açma tuşunu bile bilmeyen kocamın boşuna beynine saçmalıklar yüklemenin anlamı yoktu.

"Ayyyy en güzel yerinde reklam girdi tüü" diyerek harbiden ağzından tükürük çıkınca, endişeyle Vildan anneye baktım. Vildan annede üzgün bir ifadeyle televizyona bakıyordu.

"Ben biraz yürüyüş yapayım anne" diyerek ayağa kalktım.

"İyi yürü bakalım" diyen anneme göz devirip bahçeye yöneldim. Arkamdan annemlerin kıkırdadığını duyup, duymamazlıktan geldim.

Bahçenin kapısı açıktı ve Kuzey babasıyla çay içip ciddi bir şeyler konuşuyordu. Hafif öksürüp varlığımı belli ettim. Zaten ben bahçeye adımımı attığım an Kuzey'in fark ettiğine emindim. Erdal baba kafasını kaldırıp bana baktı ve genişçe gülümsedi.

"Güzel kızım gel gel" diyerek yanlarına davet etti. Kuzey, sandalyenin üzerindeki küçük battaniyeyi alarak yanıma hızla adımladı ve sırtıma sararak yanına oturttu beni.

"İçeride muhabbet pek sarmadı galiba" diyerek gülümseyen Kuzey'e yüzümü buruşturdum.

"Dizi izliyorlar. Babacım sen nasılsın konuşamadık yemekte pek" dedim.

"İşler güçler kızım yorgunum artık. İşleri komple Göktuğ'a devretmeyi düşünüyorum. Kuzey'le de bunu konuşuyorduk. Artık emekli olmanın vakti geldi."

"İş konusunu bilemeyeceğim ama gençlere taş çıkartırsın sen baba" dediğimde Erdal baba büyük bir kahkaha attı.

"Artık vaktimi eşimle geçirmek istiyorum kızım. Vildan'da emekli olacak bu sene. Birlikte birçok planımız var, ömrümüz çalışmakla geçti. Dünyayı gezmek hep hayalimizdi. Harika bir evlat yetiştirdik. Torunumuz çok şükür yolda. Artık dinlenmek ve hayatımızın tadını çıkartmak istiyoruz"

 TOPRAK (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin