12. Bölüm

63.7K 3.6K 492
                                    

GÖKÇEN'DEN

Kahvaltıdan sonra annemle balkon keyfi yapıyorduk. Dün o ailenin bize gelmesine ve beni tanımak için adım atmak istemelerine hâlâ şaşırıyordum. Tabii Gül bize yakın olunca, kendilerini zorunlu hissetmişlerdi. Büyük ihtimal annelerini de zorla getirmişlerdi. Kadın resmen sürekli kapıya bakıyordu. Kalkmak istediği çok açıktı. Beni tanımak isteyecekler, vicdanlarını rahatlatıp hayatımdan çıkıp gideceklerdi.

Biz annemle çok acılar çekerek bu günlere gelmiştik. Huzurumuzu hiçbir şeyin, hiç kimsenin bozmasına izin vermezdim artık. Ben kimsenin vicdanını rahatlatacak bir maşa olmayacaktım. Zaten en fazla bir iki defa daha beni tanımak için ısrar ederler, sonra tekrar kabuklarına çekilirlerdi.

Kapı sesi duyulunca, annem beni engelleyip kapıya doğru ilerledi. Gül'ün sesini duyunca istemsiz gülümsedim. Annemle birlikte balkona geldiler.

"Hoş geldin canım" dedim.

"Hoş buldum Gökçen nasıl oldun daha iyimisin?"

"Ben çok iyiyim de anneme anlatamıyorum. Kendine çay alıp otursana."

"Sus kız çok iyiymiş, kurşun sıyırmış kurşun. Bana iyiyim diyor." Diye annem hanım söylemeye başladı yine.

"Anne Allah aşkına benim işim bu. Çok daha kötülerini yaşadım biliyorsun."

"Ahh kızım biliyorum elbette ama sana bir şey olacak diye yüreğim ağzımda geziyorum. Allah'ım tüm askerlerimizi korusun." Diye dua okumaya başladı annem. Yine ağzını kımıldatarak sessizce duasını okuyordu. Duası bitmiş olacak ki benim ve Gül'ün yüzümüze doğru tü tü tü yapıp, elleriyle yüzünde amin dedi. Gül bana bakıp gülmeye başladı. Ben de ona güldüm. Annem işte...

Gül ile çocukluğumuzdan sohbet ettik. Benim anlatacak çok güzel anım yoktu ama olanları anlattım. Gül'ün her anısı çok güzeldi. Genelde ben onu dinledim. Anladığım kadarıyla babası ve Poyraz, hep destek olup ona her şeyi öğretmiş. Ama Gül belki ben kırılırım, incinirim diye o kısımları kısa keserek anlatmaya çalıştı.

Sohbet devam ederken kapı sesi geldi. Bu aralar bize baya gelen oluyordu. Annem tekrar kapıya gidince, bir gürültü yükseldi. Ben bu sesleri çok iyi tanıyordum. Bizimkiler gelmişti.

Bizim çocuklar koca bir gürültüyle balkona geldiler. Bağıra bağıra konuşuyorlardı. Eee askerdik o kadar.

"Komutanım geçmiş olsun ve dünkü doğum gününüz kutlu olsun" diyerek Anıl direkt atladı üstüme. Sonra nasıl olduğunu anlayamadan Anıl'ın kafasına bir terlik geldi. Küt diye ses çıktı. Tam 12'den vurmuştu annem.

"Deli oğlan bırak kızı yaralı. Bir de üstüne atlıyorsun. Alacağım ayağımın altına şimdi seni" Deyince annem, hep beraber kahkaha attık. Anıl hariç tabii ki. Gül bile gülme krizine girmişti.

Anıl kafasını tutarak konuştu. "Özgü anne aşk olsun ya. Al kırdın kırdın. Yemin ediyorum Gökçen komutanımdan daha ağır elin."

"Sus bakayım. Git de Görkem abinin elindeki pasta için tabak, çatal, bıçak getir. Zaten dolapta 4 tane daha pasta vardı. Dolabımda yer kalmadı. Hepsini yiyin bitirin." Dediğinde Anıl çoktan mutfağa fırlamıştı bile.

"Gökçen dün gelecektik ama görev vardı. Kutlamak bu güne nasip oldu. Kolun ne durumda var mı sıkıntı?" Diye sordu Görkem abi.

"İyi abi sıkıntı yok çok şükür. Teşekkür ederim. Bu arada sizi Gül ile tanıştırayım. Kendisi Poyraz komutanın kız kardeşi. Gül, bunlarda benim Tim arkadaşlarım. Ailem gibidirler."

Bizimkiler karışma meselesini bildiği için, Poyraz'ın kardeşi deyince karıştığım kız olduğunu anlamışlardı.

Gül baya çekingen olmuştu. Sanırım tanımadığı ve bilmediği insanların yanında çekingenleşiyordu. Onlara bakarak "Merhaba" dedi utanarak. Olaya el atarak konuşmaya başladım.

 TOPRAK (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin