11. Bölüm

62.9K 3.4K 569
                                    

KUZEY'DEN

15 aydır gizli görevdeydim. Üstlerimden emir gelene kadar kimliğimi karargahta gizli tutmuş, konuşmamıştım. Ancak albayın sorgusu son derece iyiydi. Tek söylediğim Rojda'nın masum ve zorla tutulduğu olmuştu. Ama onu karşımda üniforma ile görünce, şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım. Ortada yanıtlanması gereken çok soru vardı...

Onu o terör yuvasında, çadırda ilk gördüğümde, yanımdaki şerefsizleri öldürmemek için zor durmuştum. Kız sürüsünü otlatmaya çıkarmış, bu şerefsizler de kızı zorla alıkoymuşlardı. Çok masum bir yüzü vardı ve çok çaresizdi. Ağlamaktan kızarmış yanakları ve yosun yeşili gözleriyle, o an ona çok üzülmüş ve koruma altına almıştım. Sonuçta masum bir genç kadındı. Belki sevdiği vardı, belki de evliydi bilmiyordum. Ama anam bekler beni dediğinde, bekar olduğunu anladım. Onu bir şekilde o pislik yuvasından çıkarmak için planlar da yapmıştım. Evine geri götürecektim. Ancak zaman gerekiyordu. Bir süre kampta benimle kalmalıydı. Sonuçta artık karım olduğunu söylemiştim ve onu hemen götürseydim, şerefsizler benden şüphelenebilirlerdi.

Üstlerim Sercan Açık ismini kullanacağımı emredince oldukça şaşırmıştım. Çünkü bu riskliydi ve o adam tam bir hayaletti. Ancak Yarbay Ali Demir, Sercan'ın öldürüldüğünü ve bunun gizli bilgi olduğunu söyleyince, göreve başladım. Sercan olarak içeri sızmam zor olmamıştı. Benden it gibi tırsıyorlardı. Amacım elebaşı Maho'yu yakalamaktı. Onunla sözde ortak işler yapmıştık. Tabii ben tüm bilgileri yarbaya iletiyordum. Bu görev için doğrudan yarbay ile iletişime geçiyordum.

Tüm belgelere ulaştığımda amacım şuydu; kampa geri dönüp Rojda'yı ailesine teslim etmek sonra da terör yuvasını temizlemek. Timim bana desteğe geleceklerdi. Her şey göreve uygun ilerliyordu. Taa ki o Maho itinin sağ kolu beni görene kadar. Beni gördüğü an Sercan olmadığımı anladı. Böylece bütün planlarım bozuldu ve yakalanıp kampa getirildim. Şehit olmaktan korkmuyordum. Tek korkum benden sonra karım olarak bildikleri o masum kıza neler yapacaklarıydı...

Ancak o gece beklemediğim bir şekilde gözümü açtım ve karşımda Rojda'yı görünce rüya gördüğümü sandım. En ufak sese bile korkan ürkek kız nasıl oldu da buraya girmişti. Ona karşı içimde tarif edemediğim bir merhamet duygusu vardı. Bu korkak kız, beni bir şekilde oradan kurtardı. En son beni yönlendirip kamptan kaçtığımızı hatırlıyorum. O an tek düşündüğüm, Rojda beni evine götürüyor olmuştu. Ama bilincim bir yerde kapandı ve kendime geldiğimde askerler tarafından yakaladığımızı anladım.

Terör kampında yakalanmadan önce, Maho'dan 3 tane flash çalabilmiştim. O yüzden içim rahattı. Yarbayla konuşup bir şekilde de Rojda'nın serbest kalmasını sağlardım. Ancak yarbayla görüşemediğim için "görev bitti" emrini almamıştım. O yüzden karargaha geldiğimizde de kimliğimi açık edemedim.

Bu hayatta çok az şeye şaşırmıştım. En büyük şaşkınlığım ise karşımda üniforma ile Rojda'yı görmekti. Bana tepeden bakmış ve o yeşil gözlerini bana dikmiş, "Yeniden tanışalım mı? Ben Kıdemli üsteğmen Gökçen Toprak" demişti...

Adının Hüseyin Bayram olduğunu öğrendiğim Albay, karargahtaki hücreden beni çıkarttı.

"Kuzey Atasoy, görevin için tebrik ederim seni. Senin ve timinin tayin bilgisi geldi bana. 2 hafta izinlisin sonra timinle birlikte artık burada görev yapacaksınız. Ayrıca 2 hafta sonra rütben yükseltilerek göreve başlayacaksın. Binbaşı rütben şimdiden hayırlı olsun. Burada tanıdığın birileri var mı? Temiz kıyafet ve kalacak yer için ben yardımcı olurum istersen" dedi Albay Hüseyin.

"Sağolun komutanım, ailem Mardin'de yaşıyor. Yüzbaşı Poyraz Türk yakın dostumdur. Önce onunla iletişime geçebilirsem çok iyi olur. En son Adana'da görev yapıyordu. Telefonum dahil hiçbir eşyam burada değil."

 TOPRAK (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin