3. Bölüm

70K 3.4K 164
                                    

1 Hafta Sonra

Vildan Hanım, DNA test sonuçlarını öğrenmek için beni aradı. Yarın hastaneye gelip gelemeyeceğimi sordu. İzinde olduğum için sıkıntı olmadığını belirttim ve buluşmayı onayladım. Annemle birlikte geçirdiğimiz gün, burukluk ve endişe içindeydi. Ruh halim bu kadar buruk olduğunda genellikle kendi şarkımı açar, hüzünlü anlarımda dinlerdim. Bu kez de odamda kulaklıkları takıp şarkımı açtım. Melodilerin sakinleştirici etkisiyle birlikte içimdeki huzursuzluğu bir nebze olsun dindirdim.

Müziğin ritmiyle birlikte zihnimdeki kapıları aralanan geçmişin karanlık odalarında kaybolmaya başladım. Her notada yankılanan hüzün dolu anılar, içimdeki çocuğu tekrar canlandırdı. Ne kadar büyürsem büyüyeyim, Gökçen hep hüzünlüydü. Şiddetin gölgesinde büyümüş bir ruh olarak tanıdım kendimi, her darbenin anlamsız olduğu bir dünyada.

Babam yanımızdayken, evimiz yoksullukla boğuşuyordu. Komşuların yardımı olmadan geçinmek neredeyse imkansızdı. Altı yaşındayken, odamın kuytu köşesinde tek başıma oyuncağımla oynarken, kapı birden sertçe açıldı. Küçük evimizde az eşya vardı ve o oyuncak da komşunun eskisiydi. Babam içeri girdiğinde, kısa saçlı ve karalanmış oyuncak bebeği elimden aldı ve incelemeye başladı. O an, odamın soğuk duvarları arasında kaybolmuş, kırılganlığımın bir kez daha farkına varmıştım.

"Bunu nereden çaldın?"

Babam çalmak kelimesini sık sık kullanırdı. Anneme sorduğumda "anlamı izinsiz almak demek ve yanlış bir davranış güneşim" demişti.

"Baba ben onu çalmadım. İzin aldım alırken" demiştim. O yaşta bile "Annem aldı o oyuncağı" diyememiştim. Çünkü anneme benden daha çok vuruyordu.

"Öyle mi? Demek izin aldın, peki?" dedi babam, soğuk bir ifadeyle. Babamın elleri hızla hareket etti ve bebeğimin kafasını vahşice koparıp yüzüme doğru fırlattı. O anın acısıyla titreyen bedenim, korku ve şaşkınlıkla dolup taşıyordu. Ama sadece kendi acımı değil, bebeğimin de yaşadığına üzüldüm. O masum yüz, şimdi paramparça ve yerlerde savrulan birer parça halindeydi. Diğer oyuncağım olan arabayı gizlemiştim, ama bu bebeği daha çok seviyordum ve onunla oynamak istiyordum. Babamın ani tepkisi, çocukluğumun zorlayıcı anılarından birini daha eklemişti. 

Derken, odadan gelen çaresiz çığlıklarla annemin varlığı belirdi. O da, babamın öfkesinden payını almıştı. O an, odanın içindeki sessizlik daha da boğucu bir hal aldı ve içimdeki küçük çocuk, hayatın acımasız gerçekleriyle daha da yüzleşmek zorunda kaldı. Gözlerimdeki yaşlar, aynı zamanda içimdeki güçsüzlüğü de yansıtıyordu.

🍁

Sabah güneşinin ilk ışıkları, odamın penceresinden içeri süzülerek beni uyandırdı. Gözlerimi yavaşça açtım ve saat 07.00 olduğunu gördüm. Hafif bir esinti odanın içine dolarken, spor yapma isteğiyle yataktan kalktım. Spor rutinimi tamamlayıp duş aldıktan sonra vücudumu saran rahat spor taytımı giydim ve üzerime salaş bir tişört geçirdim. Tazelenmiş hissederek odamdan çıktım. 

Güzel bir kahvaltı hazırlayarak, annemin odasına gitmek üzere yola çıktım. Koridor boyunca adımlarımın ritmiyle birlikte içimdeki huzursuzluk giderek artıyordu. Her adımım, geçmişin yankılarını daha da canlı hale getiriyordu. Ruhumun derinliklerindeki hüzün, günün getirdiği belirsizlikle birleşerek içimi kaplıyordu. 

Bilinmezlik, korku ve endişeyle dolu düşüncelerle annemin odasına yaklaştım. Attığım her adımda, geçmişin izleriyle yeniden yüzleşiyordum ve içimdeki kararsızlık belirginleşiyordu.

Annem huzursuz bir şekilde uyuyordu, yatağında hafifçe kıvrılmış halde. Bir süre onu izledim, sessizce nefes alışverişini izlerken içimde bir huzur dalgası hissettim. Sonra, yanağına kocaman bir öpücük kondurdum, sevgi dolu bir jestle. Yavaşça gözlerini açtığında sevgi dolu bir bakışla karşılaştım.

 TOPRAK (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin