34. Bölüm

42.8K 3.3K 296
                                    

Sabah erkenden gözlerimi açtım. Saat 07.00'a geliyordu. Hemen yataktan ayaklarımı sarkıttım ve ayağa kalktım. Odada annem ve Gül uyuyordu. Sare hanım hiç gelmemişti bile. Sessiz adımlarla ayağa kalktım ve annemin benim için getirdiği dolaptaki kıyafetleri giymeye başladım. Kaç gündür uykusuz oldukları için ses yapmadan kapıyı açtım ve dışarıya çıktım. Çıkış işlemlerini hallederlerdi.

Odanın kapısında bekleyen askerlere selam verdim. Birazdan nöbet değişimleri olacaktı ama gerek kalmayacaktı.

"Aslanım görev bitmiştir, beni karargaha bırakır mısınız?" Diye sordum. Askerler şaşkınlıkla bana bakıyorlardı.

"Komutanım albayım bize öyle bir emir vermedi?" Diyen askeri zor durumda bırakmamak adına devam ettim.

"Tamam arayın bana verin, telefonum yanımda değil" dedim.

Askerlerden biri telefonunu çıkartıp aradı, tekmil vererek telefonu bana uzattı.

"Alo Komutanım Gökçen ben, doktorun izniyle hastaneden çıkıyorum. Bilginiz olsun" dediğimde karşıdan albay derin bir nefes verdi.

"Tamam gel" dedi ve kapattı. Askere telefonu geri uzatıp, "Gidiyoruz" dediğimde beni başlarıyla onayladılar ve birlikte hastaneden çıktık.

🍁

Karargaha geldiğimde, direkt albayın odasına yöneldim. Görkem'in sorgusuna girmek için izin isteyecektim ve son durumları öğrenecektim.

Albayın odasına geldiğimde, bir karmaşa hakimdi. Kapıda bekleyen albayın habercisine baktım, tekmilini verdikten sonra, merak ettiğimi sordum.

"Rahat Akif, neler oluyor? Albay nerede?"

"Komutanım ben de tam bilmiyorum ortalık karışık. Dün geceden beri heyetle toplantı yapıyorlardı. Heyetteki 2 görevliyle birlikte sorgu odasına gittiler az önce."

"Tamam sağol kolay gelsin" diyerek adımlarımı sorgu odasına yönlendirdim. Sorgu odasının kapısında tanımadığım bir asker bekliyordu. Esmer uzun boylu, rütbesi yüzbaşıydı ve tanımıyordum.

"Buyurun kime bakmıştınız?" Diye sordu tanımadığım bu asker. Üzerimi dikkatle inceliyordu. Ellerim ve kafam sargıdaydı. Sivildim. Suratım da şişlik içindeydi ve bana tuhaf bakışlar atıyordu.

"Yüzbaşı Gökçen Toprak, albayla acil görüşmem lazım" dedim.

Adam bana daha dikkatli bakmaya başladı. Sert bakışlarla bakıp, bir an önce kapıyı açmasını bekliyordum.

"Bekleyin haber vereyim" diyerek içeriye girdi. Bir süre sonra Tuba ile birlikte dışarıya çıktılar. Tuba beni görünce bana sarıldı.

"Buyurun girebilirsiniz" diyen yüzbaşıya bakmadan içeriye girdik Tuba ile.

Etrafa göz gezdirince, sorgu odasında camekanın arkasında 2 heyet üyesi ve albay birlikte sorgu yapıyorlardı Görkem şerefsizine. Dışarıda ise Poyraz ve Mehmet abi vardı. Beni görünce ikisi de hızla yanıma geldi ve sırayla bana sarıldılar.

"İyi misin abicim neden geldin dinlenseydin" dedi Poyraz.

"İyiyim sorgu nasıl gidiyor?" Diye sordum Mehmet abi ve Poyraz'a bakarak.

"Gökçen, neler yaşadın? Görkem'in böyle bir şey yaptığını aklım almıyor. Ama sana inanıyorum kardeşim" diyen Mehmet abiyle bana bir kere daha sarıldı. O esnada kapı açılıp, dışarıda bekleyen yüzbaşı içeriye girdi. Ona göz ucuyla bakıp, bakışlarımı Görkem'e çevirdim. Hâlâ çok rahat gözüküyordu.

"Abicim iyi ki o videoyu çekmişsin. Tam itiraf yapmasa da düşmanlığı ile ilgili konuşmuş videoda. Heyet ve albay dün geceden beri videoyu izleyip Görkem'i yakın incelemeye aldılar. Çok az kaldı, tüm suçları ortaya çıkacak" dedi Poyraz.

 TOPRAK (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin