60. Bölüm

24.6K 1.7K 294
                                    

"Kağıda dokunan kalem, kibritten daha çok yangın çıkarır."
- S. Fobes


Hayalet'in karargahı terk etmesinin hemen ardından telefonuma ondan mesaj gelmişti. Albayın bize çıkardığı korumalar dışında Hayalet'te kendi ekibini ikiye bölerek bana ve Tuba'ya bölüştürmüştü. Bir süre olduğum yerde olayları sindirmeye çalıştım. Artık her şey çok fazla geliyordu. Karnıma giren hafif sancı ile kendimi koltuğa bıraktım ve derin nefesler almaya başladım. Hayatımda her şey yolunda dediğim bir evredeydim ve hiçbir şeyin huzurumu bozmasına izin vermeyecektim.

Kendime geldiğimde odama giderek çekmecemdeki Melih'in fotoğrafını elime aldım. Fotoğrafta mezun olduğumuz gün üçümüz birlikte gülümseyerek poz vermiştik. Telefonumdan Eylem Aktaş'ın Yüreğimden Tut şarkısını açarak dinlemeye başladım. Bu Melih'in en sevdiği şarkıydı ve ben onun şehit haberinden sonra her yalnız kaldığımda düşünüp onu anardım. Fotoğrafa gülümseyerek baktım ve gözyaşlarımı da engelleyemedim. Hem gülüyor hem ağlıyor hem şarkıya eşlik ediyordum. Mektubu da cebimden çıkarınca fotoğrafı kenara koydum ve mektubu defalarca okudum. Orada ne kadar kaldım bilmiyorum ama şarkıyı defalarca başa sardım. Hem hüzünlü hem çok mutlu hissediyordum. Yüreğimdeki büyük bir ağırlık kalkmış gibiydi. Gerçekten bu hayatta şanslı bir kadın olduğuma artık emindim. Kim canını toprağa verip ona tekrar kavuşturdu ki şu dünyada?

Kendimi biraz toparlayıp mektubu ve fotoğrafı kaldırdım ve tuvalete ilerledim. Tuvalete girince elimi yüzümü yıkayıp biraz daha kendime geldim. O sırada koridorda kalabalık ayak sesleri ile tuvaletten çıktım. Alparslan abim ve tim arkadaşları hızla bir yere gidiyorlardı.

"Neler oluyor?" Diye sordum Alparslan abime. Benim cümlemle hepsi hazır ola geçti.

"Komutanım albay toplantı odasına çağırmış bizim timi sanırım operasyon var" dediğinde kafamı salladım. Onlar yanımdan uzaklaşıp toplantı odasına ilerledi. Ben de bahçeye indim çünkü mesai bitmesine az kalmıştı. Gitmeden neler olduğunu öğrenmek istiyordum.

Bir süre sonra bahçeye Tuba ve timi çıktılar. Askeri araca yöneldiklerinde ben de onlara ilerledim. Tuba beni görüp durdu ve gelmemi bekledi. Diğerlerine bir şeyler söyleyip yanından uzaklaştırdı. Tuba benim üstüm olduğu için başkası varken tekmil vererek konuşuyordum ama yalnızken rütbeyi dikkate almıyordum.

"Operasyon mu?" Dediğimde kafasını salladı.

"Allah'a emanetsiniz dikkatli olun" dediğimde diğerleri zırhlı arabaya binmişti.

"Merak etme güzellik."

Tuba arabaya ilerlerken tekrar seslendim.

"Tuba!" Durup bana baktı. O esnada Alparslan abim de dışarıya çıkmıştı.

"Döndüğünde sana önemli bir şey söylemem gerekli" Tuba gülümseyerek kafa salladı ve arabaya bindi. Ben de hızla arabaya yaklaştığımda Poyraz abimin de koşarak geldiğini gördüm. Hemen gidip Alparslan abime sarıldım.

"Dikkatli ol abi sağ salim geri dönün"

"Allah'ın izniyle abicim merak etme beni" dediğinde birbirinizden ayrıldık. Poyraz abim de Tuba ile vedalaşıp yanımıza gelmişti.

"Allah'a emanetsiniz abi" diyerek birbirlerine sarıldılar. Gülümsememe engel olamadan onları izledim.

"Buralar önce Allah'a sonra sana emanet Poyraz" dedikten sonra Alparslan abim zırhlı araca binmişti.

Araba gözden kaybolana kadar Poyraz abimle durup arkasından baktık. Sonra kolunu omuzuma atarak birlikte otoparka ilerledik ve evlere dağıldık.

🌿

 TOPRAK (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin