43. BÖLÜM

874K 49.5K 102K
                                    

"Hep bu aldatmaca kahreden beni; 
Bu yokluk
Anılarımın bir bir nefes alıp verişi
Sonra apansız üstüme çöken o yorgunluk

Özlemek bir ömrün ağır ağır eriyişi
Karışması akıp giden zamana her şeyin
Susun anılarım susun!
Beni kahretmeyin..."

*ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

*ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


******


"Kederin en büyüğüdür, mutlu zamanları hatırlamak ıstırabın içinde..."


*DANTE


En büyük sınavlar insanın içinde yatan en büyük korkulardan seçilir. Neye yapamam dersen onunla sınanır, kim için onsuz yaşayamam dersen onsuz kalırsın. Belki de hayat evladı olan insanlara büyümeyi böyle öğretiyordu. Sudan korkan bir çocuğu suya bırakmak gibi, acıdan korkan bir insanı en korktuğu acının içine bırakarak.

Boğuluyordum. Bırakıldığım acının içinde boğuluyordum.

Askeriye koridorlarında hızla ilerlerken çok da bir şey düşündüğüm söylenemezdi. Nefesim sıkışıyordu. Korku, panik ve endişe her yanımı sarmışken düşündüğüm tek şey vardı. Murathan'ın sesine karışan patlama sesi.

O andan sonrası bulanıktı. Zihnim durmuştu adeta. Yaptığım tek şey Murathan diye dakikalarca haykırmak olmuştu. Defalarca aramıştım geri ama hiçbirinde cevaplayan olmamıştı. Hatta telefon çalmamıştı bile. Kızlar bu halim karşısında panikle yanıma geldiğinde onlara duyduğum her şeyi anlatmıştım. Artık onlar da en az ben kadar panikti. Ne yapacağımızı bilemez bir şekilde kalmıştık. Ama ben öylece oturacak değildim. Asla değildim hem de. Gece falan demeden evden ışık hızıyla çıkmış, Maserati'ye atladığım gibi lojmanın yolunu tutmuştum. Hızıma yetişebilen tek kişi Duru olmuştu. Son anda yan koltuğa oturmuştu.

"Nereye?" diye sormuştu.

Cevap vermeden sürmüştüm. Gideceğim yer netti. Hayri Albay.

Kapısında beni görünce birkaç saniye için şok geçirmişti Hayri Bey. Gece gece kim olsa aynı tepkiyi verirdi. Ama benim bunun için zamanım yoktu. Duymayı istediğim bir ses, hayatta olduğunu bilmeye ihtiyacım olan bir nefes vardı. Hızla ona da anlatmıştım olayı. Anlayışla dinlemişti. Bizi aldığı gibi askeriyeye getirmişti. Onun yerine yeni gelen albayın odasından içeri girerken Duru ve ben de peşinden asla ayrılmıyorduk. İçimde, kalbimin ortasında öyle bir ağırlık vardı ki nefes almak bir hayli zordu. Tıpkı ağlamak gibi. Oysa şu an avaz avaz ağlamak istiyordum. Ama gözyaşlarım her zamanki gibi en ihtiyaç duyduğum anda terk etmişlerdi beni.

GÖKÇENWhere stories live. Discover now