29.BÖLÜM

1.1M 46.7K 115K
                                    

"Şehrime gel sevgilim. 
Yarın çık gel
Bırak her şeyi, bir bekleyenim var de gel.
Gel ki, bu şehir adımlarınla anlamlansın,
...
Gel ki, nefes alayım.
Gel."

*NAZIM HİKMET

*NAZIM HİKMET

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.




******


Murathan'a...

Evlat, bugün 19 ocak. Doğduğun gün. Artık 6 yaşındasın. Benim gözümde ise hala kundaklar içindeyken bile ciddiyetle bana bakan küçük bir bebek. Soğuk bir hastane koridorunda kucağıma verildiğin bugünde, ilk kez baba olmuyordum. Heyecanlı değildim. Koridorda fır falan da dönmemiştim ablalarının doğumu gibi. Onları daha heyecanla beklemiştim mesela. Aslıhan'ı kucağıma ilk verdiklerinde ağlamıştım. Gülhan'da ise doğumhane kapısında beklemiştim hiç oturmadan, 7 saat boyunca. Sende öyle olmamıştı. Oturmuştum sadece doğumhane önünde. Ne bir heyecan vardı içimde, ne bir telaş. 

Sonra açıldı doğumhane kapısı. Seni getirdiler. Yeşil bir kundak içinde .İlk kirpiklerin çarpmıştı gözüme. Upuzun, simsiyah. Güzeldin. Ablaların da güzeldi. Hadi onlar kız olduğu için güzeldi. Sen niye güzeldin hiç anlamamıştım. Bu nasıl erkek çocuğu lan diye gidip gelip kontrol etmiştim malum yerlerini. İster kız olsun ister erkek, evlatları babalarına hep güzel gelirmiş oysa. Büyüdükçe güzelliğin değişmeyip, üstüne daha da güzelleşince anlamıştım. 

Acemisi değildim babalığın. İki çocuk büyütmüştüm senden önce.Öyle düşünürdüm yani. Değilmiş öyle meğer. Acemisiymişim aslında babalığın. Bana bakıp dudak büzerek ağladığın her an ağlamana nasıl engel olabilirim diye panikleyip elim ayağım birbirine girdiğinde anlamıştım bunu da. Babalığa acemi değildim ama sana acemiydim aslında. Çünkü sen hep farklı bir bebektin. Hep farklı bir çocuktun.

Ablaların çok ağlardı mesela. Sen ağlamazdın. Bir derdin varsa çatardın kaşlarını. Sıkardın yumruklarını. Boğuk boğuk hırıltılar çıkarırdın. Bazen tutardı ağlama nöbetlerin ama yatıştırması kolaydı. Sessiz olmak, sırtını okşamak, öpmek, sarılmak yeterdi sana. Anında sakinleşirdin. Kafadan ninni sallardım. Salak saçma sözler. Bayılırdın onlara. Bazen gülerdin kahkaha atarak bu uydurma şarkılarıma. Nereye güldün acaba diye saatlerce baştan söyler güldüğün yeri bulmaya çalışırdım. 

Büyüdün sonra. Yavaş yavaş. Ama benim için hızlı hızlı. Kaçırdığım anın çoktu. Kundakta bıraktım, sürünürken buldum. Yerde bıraktım, koşarken buldum. Sessizken bıraktım, konuşurken buldum. Zordu. Hiçbir anını kaçırmak istemezdim oysa. Ama o kısa anlarda bile senin büyümeni izlemek şu ömrümde yaşadığım en keyifli anlardandı. Kız evlat çok sevilir de erkek kal olur, kendini sevdirmez derlerdi. Yalanmış. Ben seni sevmelere doyamadım oğul. Ne bebekliğine, ne çocukluğuna doyamadım. 

GÖKÇENWhere stories live. Discover now