4.Bölüm "Ben, Seni Görüyorum."

En başından başla
                                    

Doğru oda olduğunu yere dağılmış kıyafetlerden anlamıştım. Onu yatağın üzerine bıraktım ve ayakkabılarını çıkardım. Ayak bileği bile şişmişti. Yüzümü buruşturdum. Onu baygın halde bırakıp gitmekti ilk düşüncem ama yalnız yaşadığını biliyordum. Onunla ilgilenecek kimse yoktu. Bu halde sabaha kadar perişan olurdu.

Küfredip odadan çıktım ve banyoya gittim. İlk yardım çantasını alıp yanına geri döndüğümde onu inilder halde buldum.  Acısı gerçekten çok olmalıydı. Bu defa çocuklar normalden daha sert davranmışlardı. Kıyafetlerini çıkarmak için onu zorla doğrulttum. Önce ceketini sonra tişörtünü çıkarttım. Süt beyazı teninin üzerine yayılmış morluklara yüzümü asarak baktım. Pantolonunu çıkarmak için onu tekrar yatırdığımda uyanır gibi oldu.

"Woo Bin-ah." diye mırıldandı. Bir an dondum kaldım. Niye birisi onun pantolonunu çıkarmaya çalışırken bir herifin adını mırıldanıyordu?

"Woo Bin-ah!" diye inledi tekrar. Sonunda pantolonundan kurtulmuştum. Üstelememeye çalışıyordum ama sürekli konuşup duruyordu. Bir Korece bir İngilizce konuşuyordu.

"Gitme Woo Bin." Dediği sırada göğsüne parmaklarımla bastırıp kırık çıkık var mı diye anlamaya çalışıyordum.

"Seni seviyorum." Burnunu çekti. Göz ucuyla baktığımda yüzünün ıslak olduğunu gördüm. Bir kez daha kendime şaşırarak yaptığım işi bıraktım ve onu sakinleştirmek için saçlarını okşamaya başladım.

"Gitmiyorum." dedim düşünmeden. "Buradayım. Ben de seni seviyorum."

"Gitmiyor musun?" dedi hıçkırarak. Eli elimi buldu ve güçsüz bir şekilde sıktı. Gözleri kıpırdanıyordu. Tam olarak uyumuyordu. Bir anıyı yeniden yaşıyor gibiydi.


"Gitmiyorum." diye fısıldadım tekrar. Yeniden uykuya daldığına emin olana kadar onunla konuştum. Onun yaptığı gibi dil değiştiriyor, bir İngilizce bir Korece konuşuyordum. Sonunda yüzünde hafif bir gülümseme oluştuğunda nefesimi tuttum. Bu herif kimdiyse, onu gerçekten çok seviyordu.

Luhan'ın eşcinsel olması beni neden şaşırtmıştı bilmiyorum. Hiçbir zaman böyle şeyleri umursamamıştım. Aksine, benim çetemin içinde bile birbirine aşık adamlar vardı. Ama nedense Luhan'ı hiç böyle düşünmemiştim. Tabi, düşünmem için bir neden de yoktu. Ama şimdi, bildiğim için ilgimi çekmemişti diyemezdim.

Düşüncelerimi kafamdan atmak için saçlarımı karıştırdım ve küçük geyiğin yaralarını tedavi etmeye başladım.  Babam, öz olan,  daha önce eve pek çok kere yara bere içinde geldiği için ve polisin olaya girmesini istemediği için çocukluğumdan beri bu tür şeyler yapmaya alışmıştım.

Bunu hatırlamak midemin bulanmasına neden oldu. Ayrıca şaşkınlık içinde işimin yarısında duraksamıştım. O evden, o adamdan ayrıldığımdan beri yaralı kimseye yaklaşmamış, bana onu hatırlatacak her şeyden uzak durmuştum. Ama şimdi,  nereden geldiği belli olmayan koruma duygusuyla Luhan'ın yaralarını sarıyordum.

Ellerimin titrediğini fark edince onları yumruk yaptım ve gitmek için ayağa kalktım. Ben ne halt ediyordum? Kimseyi önemsememek için yemin etmiş adam neden birilerinin yaralarını sarıp onu yatıştırmaya çalışıyordu?

I Dare You To Kiss Me, Oh Sehun!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin