3. Bölüm "Küçük Geyik"

5.1K 479 120
                                    




Eve geldiğimde yaptığım ilk şey yüzümü yıkayıp burnumun içine ve etrafına krem sürmek olmuştu. Annemle sözleştiğimiz saat gelene kadar araştırma yapmaya karar verdim. Özel olarak gizlenmiş bir mail adresim vardı ve kaynaklarımla buradan konuşuyordum. Lise hakkında bilgi aldığım kaynağımla olan konuşmayı açtım ve yeni bir mail yazdım.


"Shin Hana?"


Cevap 10 dakika içinde geldi.


"Babası Eat&Love adlı restaurantlar zincirinin sahibi. Huang Zitao'nun  kadını. Okulun dansçılarının lideri.  Tao'nun ona olan aşkını kendi çıkarları için kullanmaktan çekinmez.  Reddedilmekten nefret eder. İntikamlarından korkulur."


Cevap vermedim. İhtiyacım olan bilgiler elimdeydi. Skype aramam olduğuyla ilgili bildirim gelene kadar okulun dedikodu sayfasında gezindim. Bir anlığına bilgisayarın başından kalkıp mutfağa gitmiştim ki bilgisayarımdan bir melodi yükselmeye başladı. Hızlı adımlarla elimdeki suyu dökerek odaya girdim ve kendimi koltuğa atıp aramayı kabul etme tuşuna bastım.


Annemin neşeli yüzü benim görüntümün de ona gitmesiyle dondu kaldı. "Luhan Harrison-Grey yine kavga mı ettin!"


"Şey..." Sözüm kesildi ve annem tekrar bağırmaya başladı.


"Şey falan yok! Kavga etmişsin? Ne oldu hemen rapor istiyorum."


Nefesimi dışarı vererek koltukta arkama yaslandım. "Sana bahsettiğim gibi Sehun'a yaklaştım." Ben duraksayınca devam etmem için elini salladı.


"Onun grubundan birinin aşık olduğu kız bana bazı bilgiler verebileceğini söyledi. Çocuk epey yanlış anladı."


"Yanlış anlaması yanlışlıkla yaptığın bir şey değil sanki?" dedi öfkeyle soluyarak. Beni bu kadar iyi tanımasından bazen nefret ediyordum.


İtiraf etmek zorunda kaldım. "Kavga ettik. Daha doğrusu o bana vurdu, ben ona vurdum,  bayıldı." Boğazımı temizledim ve anlaşılmayacak kadar hızlı bir şekilde son cümleyi ekledim. "Ve şimdi o kızla buluşacağım."


Elbette dünyanın en iyi rapçileriyle çalışan annemde bu taktik etkili olmadı. "NE? SEN CANINA MI SUSADIN LUHAN? BENİ ORAYA GETİRTME!"


Yansıtma taktiğini denemeye karar verdim. "Bana güvendiğini sanıyordum."


"Güveniyorum ama kendi kuyunu kazıyorsun."


"Bir planım var."


"Planın burnuna yeni bir şekil vermek mi?" İğnelemesi öfkelenmeme neden oldu.


"Seni ve fikirlerini önemsiyorum Mama ama duygusal bakıyorsun olaya." (Mama: Eski Korecede ana kraliçe anlamına gelir. Annesine övgüde bulunuyor bir nevi.)


"Tabi ki duygusal bakıyorum. Kendini görüyor musun? Burnun yüzünü kaplamış! Ne kadar acıdığını Tanrı bilir!"


Gözlerimi devirdim. Yüzümde hafif bir gülümseme oluşmasına engel olamamıştım. "Sadece biraz şişti anne. Acımıyor bile."


Yüzünü buruşturdu. "İkna olmadım."


Telefonum titreyince "Bir saniye." diye mırıldandım ve gelen mesaja baktım. Shin Hana'dandı.


I Dare You To Kiss Me, Oh Sehun!Where stories live. Discover now