Naz / 63

2.1K 292 193
                                    

🌷🌷🌷🌷🌷🌷

Hüma sonra ki gün akşama doğru taburcu oldu. Evlerine gelir gelmez özlediği kızını bağrına basarak ağladı dayanamayarak " güzel kuzum benim " dedi. Kasım bu manzarayı tebessüm ederek izliyordu. Küçük Hacer annesini bırakmak istemiyordu. Tuğrul gözleri dolu dolu daha ilgiye muhtaç olan bir yaşında ki kızına bakarak " bak kızım sana kardeş geldi " der demez Hacer ağlayarak " piş o " dedi. Ama annesi
" o sana bak oyuncak getirmiş ama kızım ablamla oynayalım diye..." deyince masum bir şekilde ellerini uzattı kardeşine. Tuğrul kızına oğlunu uzatarak " öp bakalım ablası " deyince Hacer dudaklarını büzerek " anni o" dedi ve sustu.

Hare tebessüm ederek " Hüma siz yine de Hacer'e dikkat edin... Küçük daha kıskanması normal... Kasım ve Zeynep'in arasında da aynı bir yaş olduğu için çok zor olmuştu benim için... Ama benimsedikten sonra iyi olur..." deyince Ramiz yine hatalarıyla yüklenmişti" ben çocuklarımın büyüme şeklini bile görmedim... Karım kendi başına nelerle mücadele etmiş halbuki..." dedi içinden.

*****

Sonra ki gün sabah Tuğrul oğlu içinde bir koç alıp akika kurbanı olarak kesti yarısını dağıtıp yarısını eve gelen misafirler için koydu. Canan sürekli olarak arayıp duruyordu. Tuğrul bakmıyordu ama ister istemez geriliyordu. İçinde de o günahsız çocuğu için suçluluk duygusu içindeydi " ama ne yapayım şimdi o pislik kadının karnında ki çocuğa da..." dedi içinden. Tuğrul'a ulaşamadıkça binbir bahane ile Hüma'yı arayıp duruyordu. Sabri Bey engel olmasa hepsi yine kalkıp gideceklerdi.

Hüma'nın doğumundan on gün sonra Tuğrul'un izni bittiği için Hare ve Ramiz'le birlikte İstanbul'a gelip oradan da doğruca Urfa'ya uçakla gitmişlerdi. Tuğrul hemen işe başlayınca aklı iki küçük çocuğunda ve karısında kalmıştı.
" Hüma'm sana bir yardımcı tutacağım..." dese de Hüma " ben rahat edemem evimde birisi varken... İyiyim ben yavaş yavaş bakarım çocuklarımıza..." deyince el mecbur kabul etmişti. Ama " o zaman akşam ben gelince yapacağız ev işlerini ve yemekleri..." demişti. Hüma gülerek
" tamam kırkım çıkıncaya kadar öyle yapalım ama sonra ben yaparım..." demişti. Ve öyle de yapmışlardı. Bebek görmek için çok gelip giden olunca da Beso amcanın kızlarını çağırıp ücretlerini vermişti Tuğrul.

Tuğrul Seyhanlı mutluydu iki çocuğu ve karısıyla birlikte. Oğullarının kırkı çıkınca Tuğrul büyük bir özlemle
" Hüma'm ben seni çok özledim mis kokulum..." deyip yatağa karısının yanına uzanıp öpmeye başlayınca Tuğtekin ağlamaya başladı. Hüma nefes nefese " oğlan uyandı " deyince Tuğrul gülerek kalkıp oğlunu beşikten kucağına alıp " sen anneci misin oğlum?! Bak babana böyle düşmanlık yapma!" Deyince Hüma gülerek " kocacığım oğluma karşı edepli ol" deyip kucağına alıp emzirmeye başladı. Tuğrul aşkla bakarak " bu oğlan anacı belli oldu..." der demez sese bu defa da Hacer uyanıp ağlamaya başladı.

Tuğrul kaşlarını kaldırıp " yok bizim kızda anacı olmuş baksana " diyerek ağlayan kızını beşikten kucağına alıp öperek " ne istiyorsun güzel kızım?" Dese de Hacer ağlamaya devam ediyordu. Hüma tebessüm ederek
" susadı sanırım Tuğrul şu biberonunda ki suyundan içirir misin?" Dedi. Suyunu içen Hacer annesi ve kardeşine bakarak
" anni kayde " diyerek eliyle gösterince Tuğrul kızını yatağa götürüp yatırdı kendisi de yanına yatıp sırtını okşayıp uyutmaya başladı.

Hüma tebessüm ederek " uyuklayan kızına ve kocasına bakarak iç çekti. Kısa bir süre sonra ikisi de uyuya kalmıştı.
" Bu aralar hem iş hemde evde bizle çok yoruluyor canım ya " diyerek kocasının saçlarını okşayarak uyuyan oğlunu beşiğine yatırdı sonra da kızını yatırıp dualarını okuyup yatağa girdi. Kocasının üstünü dikkatlice örtüp koynuna sokulup rahat bir uykuya bıraktı kendini.

Sabr-ı Sükut 7. Seri ( Kaymakam Beyin Küçük Yari )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin