Hakkını Helal Et / 16

2.2K 273 315
                                    

Bu bölüm fikirlerinizi merak ediyorum...

🌷🌷🌷🌷🌷🌷🌷

Tuğrul kocaman adımlarla odaya girip yine üzerine yürüyünce Hüma geriye giderken kekeleyerek " öz- özür dilerim ben. Hem hakkını da helal et bana ne olur..." der demez Tuğrul inanamaz bir şekilde kaşlarını kaldırıp " niçin?!" Deyip yürümeye devam etti. Küçük karısının hem korkup hemde hakkını arayıp makul ve bilinçli konuşmaları da ayrı bir keyif veriyordu ama siniri de çokçaydı.

Hüma nefessiz kalmış gibi " çünkü dimizde erkek, hanımının dışarı çıkmasına izin vermediğinde, hanımını kendisinin eğitmesi ve babasının evine götürmesi gerekir. Bunlar kadının hakkıdır. Koca bu haklara engel olamaz. Ama bu hakları da, mümkün mertebe aile içinde huzursuzluk çıkarmadan almaya çalışmak gerekir. Kadın kocasından izinsiz bir yere gitmemeli, gitmek zarureti hasıl olduğunda kocasını haberdar ederek rızasını almalıdır. Aynı zamanda gittiği yerden geç kalmayarak evine erken dönmelidir. Vallahi koşarak geldim ben de işte haberin yoktu" deyip tüm bedeni titreyerek " Bir Hadis-i şerifte Peygamberimiz (asm) ;
' (Ey kadınlar), ihtiyaçlarınızı karşılayan olmadığı zaman, Allah Teâla size ihtiyacınızı temin etmeniz için (evlerinizden) çıkmanıza izin vermiştir...' buyurmuştur.
Yani Müslüman kadının maddi ve manevi ihtiyaçlarını temin edecek, karşılayacak mahremi olan bir kimsesinin olmaması halinde, kadın elbetteki tesettür dahilinde ve meşru imkânlarla evinden çıkarak ihtiyaçlarını temin edebilir. Ama kocası bulunan kadın ise izinsiz evinden çıkmaz ve bir tarafa gidemez " dedi.

Tuğrul biliyordu elbette hepsini ama karısının demesi şaşırmıştı " ee sonuç olarak tam anlamıyla ne demek istiyorsun Hüma?!" Dedi kızgın bir şekilde. Hüma masum bir şekilde başını yana yatırıp elleriyle oynayarak
" Peygamber Efendimizin başka bir Hadisi Şerifinde yine ;
' Hangi kadın, kocasının izni olmaksızın evinden çıkarsa, evine dönünceye yahut kocası kendisinden razı oluncaya kadar Allah Teâlâ'nın gazabı içinde kalmış olur.' Bildirmiştir. Yani sen razı olmazsan gazap içindeyim " dedi
tekli koltuğa çarpınca çaresiz bir şekilde oturdu.

Tuğrul yavaş ve keskin hareketlerle, bir yırtıcı kuş misali koltuğun iki tarafına iri elini koyup başını da iyice Hüma'nın yüzüne yaklaştırıp arada azıcık bir mesafe koyarak resmen hapsetti. Hüma ne yapacağını bilemez bir şekilde hızlı hızlı soluk alıp verirken " Ee şu teyzemlerin dediği şeyleri anlat bakalım bana.! Neymiş gelip bana anlatamadıkların ne varsa şimdi söyle bir şekilde öğrenirim gizlediklerini öğrenince de çok kötü yaparım...!" dedi.

Hüma gözlerini kaçırarak " zaten öyle de kızacaksın böyle de kızacaksın diyeyim de günlerdir içimde dönüp duran sıkıntılardan düşüncelerden kurtulayım. Birincisi o yaptığın el işlerinin hepsi Selime ablanın kız kardeşi öğretmen Hanım için... İnan çok ısrar etti Selime abla, ben seni kızar diye yapmayayım dedim. Sen bana yapıyorsun başkasına değil dedi... Ben de kıramayıp kabul ettim... Ailesi de çok beğendiler yaptıklarımı..." dedi.

Tuğrul gözlerini kısarak " gözümün önünde resmen ticarete dökmüşsün işi de haberim yok Hüma...!" dedi kükreyerek. Hüma iyice korkmuştu başını biraz geriye çekmişti. Tuğrul tekrar iyice yaklaştırarak " Ee birincisini söyledin ikincisi ne?!" deyince
" Selim ablanın ailesi keçi sütlerinden ve kazların, tavukların yumurtalarından parayla almak istiyorlar... İki kişiyiz hepsini biz mi yiyeceğiz, imkanı yok ki..." dedi.

Tuğrul oldukça endişe verici gibiydi Hüma'ya. " Hüma sen resmen benden habersiz çiftlik kurmuşsun ve müşterileri de bulmuşsun...! Oh oh iyi bir de tuhafiyeci aç tam olsun şuraya kapının önüne...!" deyince Hüma naif bir şekilde kocasının kolunu iterek
" Müsaade edersen biraz nefes alayım" dedi utanarak kıpkırmızı olmuş bir şekilde.

Sabr-ı Sükut 7. Seri ( Kaymakam Beyin Küçük Yari )जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें