Kıskançlık/ 54

2K 272 298
                                    

🌷🌷🌷🌷🌷🌷🌷

Hayat bazen pembe bir toz bulutu misali bazen de bir kum fırtınası misaliydi. Çok güzelken bir anda bozan hava misali gibiydi insan oğlunun hayatı. Tuğrul ve Hüma'da çok mutlulardı. Hüma artık altı aylık hamileydi. Ama henüz bebekleri cinsiyetini belli etmemişti bir türlü. Tuğrul Seyhanlı yıllar yılı evlat hasreti çekmiş olduğu için " evladın kızı erkeği mi olur? Hayırlısı olur... Rabbim bana hep kız verse de kabulüm..." diyordu. Hüma zaten sorun etmiyordu " yavrum sağlıklı ya benim için önemli olan o..." diyordu. Hacer artık dokuz aylık olduğu için koltuklara tutunup kalkmaya çalışıyordu birde dişleri çıkınca iyice huzursuz olmuş sürekli mızmızlanıp duruyordu. Hüma geceleri doğru dürüst uyku uyuyamaz olmuştu. Babasının evden gideceğini fark ettiği anda basıyordu çığlığı " babba babba " diye.Tuğrul zorla ayrılıyordu kızından. Hüma saatlerce bahçedeki tavuk ve keçilerle oynatarak sakinleştirmek için ter döküyordu.

Tuğrul Seyhanlı yine tüm gün çok yoğum çalıştığı için yorgun bir şekilde lojmana geldi. Şoför arabanın kapısını açıp " buyurun kaymakam beyim..." deyince inip " sağol polis bey..." diyerek huzur kokan evine doğru yürüdü. Hüma mutfağın canımdan kocasını görünce tebessüm ederek kucağına kızını da alıp kapıyı açtı her günkü gibi. Tuğrul alışkın olduğu bu manzara karşısında kocaman gülerek" Selamün aleyküm" deyip sağ ayağıyla girip birde İhlas süresi okudular hep yaptığı gibi. Kollarını kendine uzatan ve yerinde duramayan kızını kucağına alıp öptü. Hüma tebessüm ederek" hoş geldin
Tuğrul'um "deyince " hoş buldum hanım... Nasıl geçti gününüz? Savcı beyin ve Hakim beyin, Avukat beyin, Gelir uzmanı beyin hanımlarıyla ne yaptınız?" Dedi.

Hüma kocasının yakışıklı yüzüne bakarak " misafirlerimizle güzel vakitler geçirdik biz değil mi kızım? Benim kızım abla ve abilerle oynadı?" Dedi. Hacer anlamış gibi kıkırdayarak " babba
annni " deyince Tuğrul karısının önüne koyduğu terliğini giyip salona girdi. Yemek masası yine hazır bekliyordu.
" Bu halinle yine çok uğraşmışsın güzelim, birde misafirler vardı..." dedi.

Hüma cilveli bir şekilde " kocam için uğraşırım ben... Zaten mantı ve içli köfte, lahmacun, dolma, börek, revani ve salataları misafirlere yapmıştım seninde hakkını ayırmıştım... Akşam yemeği olduğu için sadece sıcak bir çorba yaptım hepsi katı olmasın diye..." dedi. Tuğrul karısının yanağından bir makas alıp çapkın bir şekilde " güzel güzel yap yedir sonra da sana rahat vermeyince, sen ne kadar da doyumsuz bir kocasın...diyerek sızlan..." der demez Hüma utanarak " sende yani kocacığım " dedi.

Tuğrul Seyhanlı karısının giydiği mavi kot hamile elbisesine ve kendinden doğal olarak bukle bukle olan dalgalı saçlarına bakarak " çok güzelsin Hüma kuşum " dedi elini karnının üzerine koyup okşayarak. Hüma kocasının bu kadar değer vermesine ve ruhunu okşamasına daima mutluydu. Derin bir nefes alarak " kaymakam beyim, bir kadın kocasından değer gördükçe mutlu olur, mutlu oldukça kocası için güzelleşmek ister... Beni güzel görmenin sebebi en çokta sensin..." dedi isveli ve cilveli bir şekilde.

Tuğrul kahkaha atarak " Allah senden razı olsun güzelim... ' İyi insan mutluluk, kötü insan tecrübe, yanlış insan ders, mükemmel insan iz bırakır...' demiş Hz Mevlana. Sen benim hayatımda izler bırakan güzel kadınımsın...
İnsan vardır yokluğu bir felakettir ve acıdır. Sende bu türden bir kadınsın benim hayatımda hemde ruhumsun...
İnsan vardır yokluğu huzur ve mutluluktur. Tıpkı o yılan kadın gibi. Onun yokluğu bana huzur ve mutluluk getirdi hemde en güzel şekilde... Onun attığı iftira kendi ayağına dolandı da seni bana verdi Allah'ım..." dedi.

Hüma kocasının yakışıklı yüzüne bakarak " kızar mısın bana aynı şeyler benim için de geçerli desem Tuğrul'um ?" Dedi utanarak. Tuğrul karısının ne demek istedigini gayet iyi biliyordu başını sallayarak " kızmam sana olan güvensizlikten değil ki güzelim... Seni kıskanıyorum ben o yüzden..." dedi. Hüma kocasının boşta olan koluna doğru hızlıca sarıldı ve göğsünün üzerinden öperek" ben sadece ve sadece seninim Tuğrul'um..." dedi.
Hacer gülerek annesinin saçını tutarak
" babbba annnni " dedi. Tuğrul keyifli bir şekilde karısını ve kızını iyice sarıp sarmalayarak " peki sen beni kıskanıyor musun Hüma'm?" Dedi.

Sabr-ı Sükut 7. Seri ( Kaymakam Beyin Küçük Yari )Donde viven las historias. Descúbrelo ahora