Vuslat / 20

3.5K 315 310
                                    

🌷🌷🌷🌷🌷🌷🌷

Tuğrul Seyhanlı zeki adamdı ve herşeyin farkındaydı. Küçük karısı kendisine karşı paslaşma yapmaya kararlıydı. Başını sallayıp gülerek " sen bana ne demek istiyorsun?!" Deyip daha fazla dayanamayarak iki gündür aklından çıkmayan dudaklara kapandı. Hüma yine aynı şekilde kendini dünyadan soyutlamış gibi hissederek " sakin ol Hüma sakin... Bu durumu yaşayan milyonlarca kadın var... Onlar ölmediyse sende ölmezsin " deyip zorla yutkunarak " ama bu Tuğrul çok vahşi " dedi acıdan inleyerek. Tuğrul'sa bambaşka dünyalarda pembe bulutların üzerinde sanıyordu kendini. Hüma' nın ateşine kaptırmıştı kendini. Karısının kastene rengi uç kısımları kendinden doğal olarak bukle bukle olan dalgalı saçlarının mis kokusu ciğerlerini doldurunca bir elini karısının ince beline sarıp bir elini de o saçlara daldırdı. Hüma canı yanınca başını sağa sola sallayarak yalvarır gibi baktı kocasının haşin ve alev alev yanan gözlerine. Korkmuştu o gözlerde gördüğünden.

Tuğrul karısının canının yandığını fark edince nefes nefese ve zorla geriye çekilip " sakın bana karşı pas atma Hüma!" Deyip sağ elini karısının nazenin boyunda gezdirip o öpülesi gerdanına doğru tehlikeli ve tutkulu zikzaklar çizerek okşayıp yutkundu. Sabırsız ve hızlı bir şekilde karısının sağ göğsünü kocaman avucunun içine alıp sıktı. Hüma kocasının bu beklemediği davranışı karşısında şaşkın bir şekilde
" ahh" dedi sanki dizlerinde derman kalmamıştı. Utanıyordu da hemde çok. Tuğrul karısının güzel gözlerine bakarak  daha çok okşayarak diğer tarafa koydu elini yine çok haşindi.

Hüma kıpkırmızı olmuş bir şekilde saçlarıyla yüzünü kapatmak istercesine başını eğince Tuğrul nefes nefese
" başını eğme ve utanma... Çünkü bu gece çok uzun olacak... Bir ömür boyu aklından gitmeyecek her anı... Sana bu gece ve bundan sonra ki bir çok gecede sabahlar olmaz Hüma!" Dedi tüm bedeni yanarak. Hüma kocasının dedikleriyle daha çok titremeye başladı. Tuğrul tebessüm ederek " korkma yemem seni...  Ama " deyip yutkunarak
" iki gündür benden kaçtın ve böyle kudurttun... Bu haşin adamı sen ortaya çıkardın..." deyip tekrar dudaklarına kapanıp öpmeye başladı. Hüma bugün sabah nasıl olacak düşünmeye başlamıştı.

Tuğrul tekrar geriye çekilip " sen bana misilleme yapıyorsun ya cevabını vereyim " deyip sağ elini karısının başının arkasına koyup kendine doğru çekip uzun boyunu eğip
" Ne kalem yaza bildi halimizi,
Ne de cümleler anladı bizi...
Ünlem şaşkın, virgül egri,
Bir noktaya gizledik dertlerimizi...' demiş Derviş Celal Ruhavi. İşte ben bu haldeyim Hüma!" Deyip hızlıca kucağına alıp ayağıyla yün yorganı geriye atıp sol dizini kırıp kucağında kuş misali titreyen karısını beyaz çarşafın üzerine bıraktı.

Hüma gözlerini kaçırarak yutkundu. İşte bu andan itibaren duygular alabora olmuştu. Tuğrul, dalgalı hırçın bir deniz misaliydi. Hüma ise o dalgalara kapılan küçük bir deniz kızı misaliydi. Odada sadece tutkulu nefesler duyulurken birde sobadan çıkan çıtırdılar, fokur fokur kaynayan güğümlerden gelen sesler ve buharlaşıp tekrardan ğügümlerin dışından sobanın üzerine akan su sesleri vardı. Birde Hüma'nın üzerinden çıkan saten kırmızı geceliğin kumaş sesi eklenmişti.

Tuğrul karısının o nazenin ve kadınsı bedenini arsızca süzüp " çok güzelsin Hüma! Adeta bir masal perisi gibisin" deyip sabırsız bir şekilde şu anda üzerinde fazlalık olarak gördüğü kıyafetlerinden kurtulup karısının o güzel bacaklarına dokunup yerini aldı ve güzel karısının üzerine kocaman bir dağ misali uzandı. Hüma kocasının bedenini hissedince irkildi. Tuğrul tebessüm ederek " sakin ol ve rahat ol hem şu güzel gözlerini açta göreyim " deyip gözlerinden tek tek öptü. Hüma masum bir şekilde gözlerini açarak üzerinde ki iri bedene bakıp
" be- ben korkuyorum " dedi.

Sabr-ı Sükut 7. Seri ( Kaymakam Beyin Küçük Yari )Where stories live. Discover now