Gerçekten / 26

3K 320 393
                                    

🌷🌷🌷🌷🌷🌷🌷🌷🌷🌷

Tuğrul Seyhanlı binbir düşünce içinde geriye döndü. O kadar dalgındı ki, aklında sadece karısının çırpınışları ve kendini bırakmamak için verdiği mücadele, Tufan'a söyledikleri ahlar vardı. Derin bir nefes alarak " ben ne yaparım, daha 19 yaşındayım, kim sahip çıkacak bana...dedi ağlayarak. Gerçekten beni kocası olarak görüp sevdiği için mi o kadar çırpındıkça yoksa çaresiz ve garip olduğu için mi?" Deyip ağrıyan başını ovarak " peki ben niye Hüma'nın üzülmesine hiç dayanamıyorum ki?" Dedi.

Köy minibüsüne binmek için kuytu köşeyi dönünce gecekondu tarzı bir evin önünde bağırıp çağıran yaşını başını almış görsen yaşından ve başından, sakalından dolayı saygı duyacağın ilim sahibi sanacağın bir adamı gördü. Karşısında da tahmini otuzlu yaşların ortalarında olduğunu tahmin ettiği bir kadın ve tam dört tane çocuk vardı. Kadın ağlıyordu " bir ay daha müsade et Rasim bey amca... Kocam çok hasta ve hastaneye bile götüremiyoruz işe de gidemiyor elden emekli adam çalışmayınca yok... Canımızı mı olacaksın?" Diyordu.

Tuğrul dayanamayıp " hayırdır bacım bir derdin hacetin mi var ?" Dedi güven veren bir tavırla. Kadın çekingen bir şekilde " sağol abi ama yok " der demez 10 yaşlarında ki kız çocuğu ağlayarak
" evet abi bu bizim ev sahibimiz ve kirayı üç aydır ödeyemedik babam çok hasta... Bize ya kirayı ödeyin ya da defolun evimden diyor bizimde paramız yok..." dedi.

Tuğrul ağlayan kadına ve dört çocuğa bakıp " bey amca doğru mu bunlar ?" Dedi. Rasim bey elindeki bastonunu sallayarak " sanane ! Ev benim mal benim...! Ben kolay kazanmadım bu malı mülkü... Ben vakıf veya sosyal yardım fonu değilim...!" Dedi. Tuğrul sinirlerine zorla hakim olarak " bak bey amca ' Mal, mülk Allah'ındır, biz emanetçiyiz...' Senin durumunu da bilmediğim için suizan yapmak istemiyorum... Tek geçim kaynağın bu gecekondunun kirası mı? Öyle ise sende kendince haklısın ama bu davranışın çok yanlış hemde çok... Ne yapsın bu çaresiz aile?" Dedi.

Yaşlı adam " birde emekli maaşım var ama ona da benim oğlanlar kredi çektiprip minibüs aldılar... Benim maaşımdan borcu ödeniyor ve beni daha da arayıp sormadılar bu yaştan sonra tek geçim kaynağım bu gecekondu..."dedi gozleri dolu dolu.

Tuğrul yaşlı adama ayrı çaresiz aileye ayrı üzülmüştü. Bu duruma sebep olan vefasız oğlanlara ayrı kızmıştı. Bu duruma bir çözüm bulmak ve iki tarafı da şu mübarek günde feraha çıkarmak için niyet edip " amca önce bir sakin ol... Haklı olsan bile konuşman çok yanlış ve rencide edici... Ne kadar kirası bu gecekondunun?" Dedi.

Yaşlı adam homurdanarak " .... lira" deyince " tamam ben bu üç aylık kirayı ödeyeceğim..." deyip geçen gün termal otelden aldığı paradan kalanı ve dün hemen Ramiz'in muhasebeci ücreti diye hesabına gönderdiği paradan yaşlı adamın hesabına üç aylık kirayı gönderdi. " Geriye kalan az miktarda bize yeter bereketini verecek olan Rabbim..." dedi içinden.

Yaşlı adam memnun olmuştu. Tuğrul kırmadan ve saygı çerçevesinde
" amca beni sakın yanlış anlama...
Allah bizi müslüman olarak yaratıp şereflendirdiyse inancımızı yaşayacağız.... Eğer inancımızı yaşamazsak nerden belli olacak müslüman olduğumuz? İslâmın yaşantısı "Lâ ilâhe illallah! Muhammedün Resulullah." Demektir.
Dinimizin hepsi bu ifadenin içindedir.
"Lâ ilâhe illallah" demek Allah'a inanmak demek. Allah'ın kitabına uymak demek. Kur'ân'ı Kerime
uymak demek...
"Muhammedün Resulullah" demekte Hz Muhammed'e (s.a.v.) uymak demektir... Hz Muhammed'e (s.a.v.) tâbi olmak demektir....
Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor ; ' Ben geldim ve bu dünyadan gidiyorum. Ümmetime iki şey bıraktım. Kuranı Kerimi ve sünnetimi bıraktım. Kitap ve sünnetime sarılanlar kurtulurlar. Kitap ve sünnetime sarılmayanlar helâk olurlar yok olurlar, mahvolurlar...'
Ne götürüp gideceğiz şu yalan dünyadan? Öleceğiz ve herseyi koyup gideceğiz...Ne Peygamber olan kral Hz Süleyman , ne zalim Moğol Cengiz Hanı,  ne de adil Fatih Sultan Mehmet Han ve daha niceleri giderken yanlarında amellerinden başka bir sermaye ile gitmediler... Hükmettikleri dünyadan avuçlarında tuttukları bir dal bile onlarla gitmemiştir... Bizimle de gitmeyecek... Ve ölmekle de yok olmacağız. Ölmekle ancak cesedimiz yok oluyor. Rûhumuz âlem değiştiriyor. Dünyada bir alem ahiret de bir âlem. Fakat dünya geçici bir âlem. Ahiret geçici değildir ona göre yaşamalıyız...
İnsan, kendini beğenmeye ve kibirle elindekilerin gerçekten sahibi olduğuna inanmaya pek bir meyillidir... Ama her cenazede hatırlasak da, hiç bırakmayacak ve hiç elimizden alınmayacak gib sarıldığımız herşeyin yalan olduğunu idrak ederiz...
Bizler birer emanetçiyiz ve nasip olduğu kadarını kullanıcı olmaktan öte geçmek gibi bir şansımız yoktur... Dünya var olalı beri, hiçbir insanın da böyle bir seçeneği olmamıştır. Ama emanetçisi olduğumuz malla ve mülkle, makamla Allah rızasını kazanabilirsek işte gerçek kazanç budur ve ahirete bu gidecek bizimle..." dedi.

Sabr-ı Sükut 7. Seri ( Kaymakam Beyin Küçük Yari )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin