24. Bölüm - Kan

En başından başla
                                    

Ama Harun hala kendisine bakmıyordu. "Yok. Beni yalnız bırak lütfen. Söyle kimse girmesin odaya." Dedi sertçe. Emine hanım yutkundu. "Yapma böyle. Evdekiler bir şey oldu zannedecekler."
Harun bey cevap vermedi. Morarmış göz altları kendini ele veriyordu. Kolunu kaldıracak mecali kalmamıştı. Emine Hanım'ın gözü masadaki kutuya ilişti. Tekrar yutkundu. "Bu kutu nereden çıktı? Yoksa-" derken Harun bey sertçe lafını böldü. İlk kez yüzüne bakıyordu. "Nereden çıktıysa çıktı! Benim eşyalarımı mı kurcalamaya başladın?" Dedi bağırarak.
Emine hanım başını eğip yere bakmaya başlamıştı. Onu uzun zamandır hatta çok uzun zamandır böyle dalgın ve sinirli görmemişti. O her zaman kızacak bir şey bulurdu ama kendine böyle yapmazdı. En azından yirmi beş yıldır yapmıyordu.

"O kutunun içinde ne olduğunu bilecek kadar uzun tanıyorum seni. Söz vermiştin. Onu açıp bizim huzurumuzu kaçırmayacağına söz vermiştin." Dedi aynı hiddetle. "Yoksa onunla görüşüyor musun?" Diye sordu. Sesindeki korku her kadının kaçındığı bir felaketti. Yılların ağırlığı bir bir omuzlarından dökülüyordu sanki. Harun beyin gözleri tekrar dışarıyı buldu. Sonra Emine Hanım'a döndü.  "Hayır." Dedi. "Yalnızca öyle aklıma geldi. Uzatılacak bir şey değil" Diyerek devam etti. Emine hanım emin olmak isteyen gözlerle kocasına bakıyordu. Onun gözleri ise yirmi yedi yıl öncesinde takılı kalmıştı aslında. Bunu görüyordu ama susuyordu. Hep susmuştu. İlk günden beridir. Başka çaresi yoktu çünkü.

Sonra Harun'un yanına oturdu. Onu ikna etmek istercesine nazikti. "Bak Harun.." dedi ve nefes aldı. "Ben bu evlilik için çok çaba sarf ettim. Eminim ki sen de çok çabaladın. Allah biliyor ya evliliğimiz hiç kolay değildi. Hatırlıyor musun bana söz verdiğin geceyi?" Dedi. Hatırlamasına izin vermek için birkaç saniye durdu ve devam etti.  "Günlerce eve gelmemiştin. Bense cam kenarında seni beklerken kendimle ilgilenmek şöyle dursun Yağız'la bile ilgilenememiştim." Emine Hanım'ın gözünden de birkaç yaş süzüldü. Harun bey kendini o günde buluverdi.

"Sen bir hafta sonra eve dönmüştün. Gelir gelmez Yağız sana bakıp ilk defa baba demişti. O anda bana bakıp bir söz vermiştin. Artık hiç bir yere gitmeyeceğim. Sizin başınızda olacağım. Bundan önce yaşananları silelim Emine.  Bunu yapabilir misin?  demiştin. Bende ağlayarak sana sarılmış ve kabul etmiştim. O gün ne hissediyorsam şimdi de aynısını hissediyorum. Şimdi sana soruyorum Harun. Ama bana doğruyu söyle." Dedi merakla. Harun beyin yorgun gözleri karısıyla buluşmuştu. Yavaşça kafa salladı. Emine hanım devam etti. "Hâlâ sözünü tutuyor musun?" Harun bey gözlerini karısından çekip masadaki kutuya baktı. Gerçekten hala sözünü tutuyor muydu? Kendisi de bunu bilmiyordu. Ama kırk küsur yaşına gelmiş olmanın ağırlığıyla kafasını salladı. Emine hanım gülümsedi. "Hadi gel o zaman yakalım bunları." Dedi kafasıyla kutuyu işaret ederek. Harun beyin gözleri açıldı. "Madem artık senin için birşey ifade etmiyorlar, o zaman yakalım gitsin. Yoksa onun laneti ailemizin üstünden ayrılmayacak." Dedi. Haklıydı da.

Emine hanım daha fazla beklememek için ayağa kalktı. Harun bey de peşinden kalkmıştı. Beraber masaya doğru ilerlediler. Sonra Harun kutuyu kordan yapılmışçasına zorla kavradı. Karısından icazet alır gibi yüzüne baktı. Emine hanım gülümsüyor ve kocasına destek oluyordu. İçinin kan ağladığını bir kendi bir de Rabbi biliyordu ya. Kim isterdi ki kocasının geceleri başka bir kadının adını sayıklamasını? Ya da ona her baktığında gördüğü yüzün kendisine ait olmadığını bilmeyi? Ama gülümsüyordu. Her şeye ve herkese rağmen sonunda kocasının yanında olan o değil, kendisiydi. Böyle bakıyordu olanlara.

Emine hanım önde Harun bey arkada kutuyla beraber odadan çıktılar. Evde herkes kendi halinde olduğundan onları kimse görmemişti. Sonunda evin kış bahçesindeki sobayı yaktılar. Kimse bu bahar akşamında ne sobası diye gelip sormadı. Harun bey cayır cayır yanan sobaya birkaç adım attı. İstemeye istemeye de olsa tahta kutuyu sobanın içine yolladı. Kutu, yanan odunların üstüne düşünce bir takırdama duyuldu. Sonrasında sobanın kapağını kapattılar. Birkaç dakika boyunca ateşin odunların üzerindeki galibiyetinin sesini dinlediler. Emine hanım kocasının kolunun altına girerek ona sarıldı. Harun bey de karşılık verircesine tebessüm etti karısına. Sonunda bitmişti. Yirmi yedi yılın laneti bir kutu eşya ile yanıp kül olmuştu. Geriye onu ve olanları hatırlatacak tek bir şey bile kalmamıştı.

Kaderimin OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin