Adsız Bölüm 75

629 78 187
                                    

"Taetae, seninle biraz konuşabilir miyiz ?"

Önündeki ekrandan başını kaldıran Taehyung, Jimin'in yüzündeki ciddi ifadeyi gördüğünde kulaklığını tuttu.

"Hyungsik-hyung, gitmem gerek," dedi mikrofona. "Evet, yarın oyuna giriş yapacağım." Kulaklığını çıkarıp bilgisayarındaki oyunu durduran Tae, arkadaşıyla yüzleşmek için sandalyesinde döndü.

"Ters giden bir şeyler mi var?"

Jimin kapı eşiğinde parmaklarıyla oynuyordu, gözleri odada Tae hariç her yere bakıyordu.

"Girebilir miyim?" diye sordu birkaç dakikalık sessizlikten sonra. Taehyung başını salladı.

Sandalyede oturan Taehyung'un tam karşısındaki yatağa oturmayı seçti. Hiçbir şey söylemiyordu. Konuşmasını bekleyen Tae de öyle.

"Taehyungie," Jimin yavaşça konuşmaya başladı, "Sen gerçekten başka bir şeysin."

Tae tek kaşını kaldırdı. "Teşekkür ederim?"

Jimin burada durmamıştı. "Kibar birisin ve en iyi arkadaşımsın, çok özel birisin ve seni her zaman ruh eşim olarak gördüm." Durdu, dudağını ısırdı. "Ama bence artık gitmeme izin vermelisin."

Kaşları çatılan Taehyung hiçbir şey söylemedi, sadece Jimin'in devam etmesine izin verdi.

"İki yıl oldu," diye devam etti Jimin, "ve şimdi konuşmaya hazırım. O gün olanlar hakkında konuşmaya."

Taehyung'un gözlerinden okunamayan bir şey geçti. Ayaklarını kaldırdı, sandalyenin üzerinde çaprazladı ve tüm dikkatini Jimin'e verdi. 

 "Tamam," diye fısıldadı, "konuşalım."

Jimin tereddütle derin bir nefes aldı. 

 "En başından beri, bensiz daha iyi durumdaydın. Ben... ben bencildim ve bunu o gün gözlerime bakıp durmam için yalvardığında fark ettim. Daha önce bir kere bile ne söylediklerimi ne de yaptıklarımı sorgulamamıştın. Ama o gün bana sadece dur demedin, elimi de bıraktın."

Nefeslerinin hafif sesi dışında, duvardaki saatin tik takları dışında, Jimin'in, kalbinin atışlarını kulaklarında duyması dışında sadece sessizlik vardı.

Kuruyan dudaklarını yalayarak devam etti. "Korktum. Canım yanıyordu. Jin-hyung evleniyordu. Hoseokie-hyung başka bir şeylerle meşguldü ve babam ölmüştü. Ve sen, sen elimi bıraktın." Bir kez daha dudaklarını yaladı. "Ama o anda bunu neden yaptığını anladım ve aklımdan geçen tek şey artık bana ihtiyacın olmadığıydı."

Tavana bakarken gözyaşlarını kırpıştırıyordu. 

 "Başka sebepler de vardı elbet. Sen başkasından hoşlanıyordun. Ben ise yoluna çıkıyordum. Sağ olduğum sürece sana engel olacağımı biliyordum. Ben yük olmak istemedim. Ne sana ne de bir başkasına o yüzden öyle yaptım" ( İntihar etmeye çalışmasından bahsediyor. )

Yatakta kıpır kıpırdı, gözleri hareket ederken Tae'nin gözlerine odaklandı. 

 "Artık daha iyiyim. Sen de daha iyisin. Artık yanımda kalmak için kendini zorlaman için bir sebep yok. Hele benimle kalmak seni asla unutamayacağım anlamına geliyorsa. Ama durumumun ya da duygularımın seni engellemesini istemiyorum. Gitmeyi seçsen bile bunun beni etkilemesine izin vermeyeceğim."

Taehyung bir an hiçbir şey söylemediğinde Jimin endişelenmeye başlamıştı. Rahatlayacak mıydı? Sonunda özgür olduğu için bir "Tanrıya şükür" mırıldanır mıydı?

Hayır. Taehyung sadece iç çekti. Jimin'in kalbi duracak gibiydi.

"Jimin, sana hiç yalan söyledim mi?" uzun bir aradan sonra sorduğu şey oldu. Jimin derin bir nefes aldı, bir an düşündü ve hayır anlamında başını salladı. 

KRAL ERKEKLERDEN HOŞLANIYOR {NAMJİN}Where stories live. Discover now