Adsız Bölüm 30

814 100 137
                                    

"On dakikan var Namjoon." dedi Yoongi. "Kameraları ancak bu kadar uzak tutabilirim."

Joon başını salladı ve küçük generalin omzunu sıvazladı, 

"Teşekkür ederim."

"Bana borçlusun."

Namjoon ofise girdiğinde Jin bir sandalyede yığılmış arkası ona dönük bir şekilde oturuyordu.Derin düşüncelere dalmış gibiydi, kapının kapandığını bile fark etmemişti.

"Jin hyung."

Seokjin koltukta korkuyla zıpladı, o kadar hızlı dönmüştü ki gözleri kocamandı. Namjoon, gözlerinden neredeyse bin duygunun yansıdığını görebiliyordu.Kendi gözlerinin de aynı olduğundan emindi.

Jin'e bu kadar yakın olmayalı uzun zaman olmuştu. Gözleri buluştuğunda Namjoon'un kalbi hızlandı,başı döndü, hatta düşecekmiş gibi hissetti. Bir şey söylemeliydi, havadaki gerilimi azaltacak bir şey, sessizliği bozacak bir şey.

Jin ondan önce davranmıştı. 

"Majesteleri."

Namjoon yüzünün düştüğünü hissetti. O formalitelere geri mi dönmüşlerdi ?

Sıkıntısı yüzünden belli olmalıydı çünkü birkaç saniye sonra Jin'in yüz hatları yumuşadı ve gözleri ısındı. 

"Uzun zaman oldu, değil mi?" diye sordu büyük olan.

Namjoon başını salladı, karşılıklı oturabilmeleri için Jin'in yanındaki sandalyeyi çekti, 

"İki buçuk hafta," dedi yumuşak bir sesle, ellerine bakarak. "İki buçuk hafta oldu."

Seokjin başını salladığında Namjoon konuşmaya devam etti.

"Benden kaçıyordun."

Büyük olan tekrar başını salladı, "Evet kaçıyordum" 

Konuşmayı sessizlik takip ederken Namjoon oturduğu yerde kıpırdandı. Şimdi kaç dakika geçmişti ?

"Nasılsın?" diye sordu kral, sessizliği bozmaya çalışarak.

Kuzguni saçlı erkek eğleniyormuş gibi tek kaşını kaldırdı, 

"İyiyim" dedi başını eğerken. "Sen nasılsın ?"

Kral dudaklarını büzdü, bunu yaparken gamzeleri ortaya çıkmıştı. Derin bir nefes aldı, 

"Ben... Çıldırdım Hyung," diye iç çekti. 

Durum artık Ya şimdi ya da hiçti. Delirmiş gibi hızlı hızlı konuşmaya başladı, hepsini kalbinden atması gerekiyordu.

" Deliriyorum. Doğru düşünemiyorum, aklım karmakarışık ve aklımdan geçmeyi başaran tek şey sensin.Tek düşünebildiğim şey seni görmek istediğim, sana dokunmak istediğim..." çaresizlikle nefes verip yüzünü ellerinin arasına aldı, "yaptığım şey için gerçekten çok üzgün olduğumu söylemek istediğim."

Seokjin hiçbir şey söylemedi.

"Gerçekten üzgünüm, bunun hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini biliyorum ama bunu bilmeni istedim," diye ekledi Namjoon, diğerine ciddi bir şekilde bakarak, "Seni hala sevdiğimi bilmeni istedim. Sadece seni. Her zaman seni."

Büyük olan bir süre ona baktı, yüz hatları yumuşaktı, dudaklarında küçük bir gülümseme oynuyordu. 

Sadece "Anlıyorum" dediğinde Namjoon küçük çaresiz bir iniltiyi içinde tutmak zorunda kaldı.

Lütfen beni hala sevdiğini söyle.

"Mesajını kardeşlerimden aldım," dedi umudunu yitirirken. 

KRAL ERKEKLERDEN HOŞLANIYOR {NAMJİN}Where stories live. Discover now