Adsız Bölüm 25

773 99 138
                                    

Ertesi sabah Jimin kahvaltıya gelmemişti.

Hoseok'un tek söylediği "Akşamdan kalma" olmuştu ama Jin sebebinin sadece bu olmadığından şüpheleniyordu. Jimin ondan kaçıyor olmalıydı.

Jimin'in kralla randevusu The Reveal'da yayınlandığında Seokjin her dakikasını izlemiş, ikisi konuşurken, gülerken, sarhoş olurken ve sonra özensizce birbirlerini öpmeye devam ederken gözleri ekrandan asla ayrılmamıştı.

Yanında ki, Taehyung nefesinin altından küfredip ayağa kalkmış ve uzaklaşmıştı.

Bölümü izleyen diğer adaylar ise tam bir şok yaşıyordu. Seokjin onların şaşkınlıklarını kesinlikle anlıyordu. Jimin çok tatlıydı. Nazik ve zararsız görünüyordu. 

Halk ona bu kadar hayranken bile kimse onu bir tehdit olarak görmemişti. Ama Jimin'in kendi çapında inanılmaz bir karizması vardı.

Hoseok ve Tae sonradan farketseler de Seokjin, arkadaşlıklarının başından beri bunu fark etmişti.Belki Jimin kendisi bile hiç fark etmemiş olabilirdi ama oldukça manipülatifti.

Kendi istediği olana kadar seni kötü hissettirir, hatta sevimliliğiyle seni hazırlıksız yakalardı. Jimin sürekli bunun doğru olmadığını söylese bile tanıdıkları herkes Jimin'i severdi.

Diğer adaylar kendilerini Jimin'in eşyaları taşımasına ve yemek yemesine yardım ederken veya ona küçük hediyeler verirken bulurlardı. Bu kaçınılmazdı.Buna Jimin etkisi deniyordu.

Jimin'e diğer herkesin gösterdiği ilgiyi göstermeyen tek kişi kendi babasıydı.

"Hyung."

Seokjin başını hissiz bir şekilde yana çevirdiğinde yanında çok endişeli bir Hoseok vardı. Seokjin oturduğunu fark etmemişti bile. Gergin görünüyordu, kıpır kıpırdı. 

"Evet, Hobi?"

"Ben," Hoseok gözle görülür bir şekilde yutkundu, sesini alçaltarak daha da yaklaştı. 

"Kralla randevu günüm," dedi usulca, "sen...ona bir şey söylememi ister misin?"

Etrafına bakındı, diğer adaylar kendi aralarında fısıldaşıyorlardı, kimse ikisine dikkat etmiyordu. Seokjin, Hoseok'a gözlerine pek ulaşmayan yumuşak bir gülümseme gönderdi. 

"Ne demek istediğini anlamıyorum Hoseok-ah."

"Bana aptalı oynama Hyung. Hiçbir şey söylememiş olabilirsin ama çoktan anladım.Kralla aranızda bir şeyler olduğunu biliyorum."

"Bir şeyler vardı," dedi Seokjin, biraz gülerek, "Görünüşe göre artık yok."

Hoseok uzun bir süre Jin'in yüzüne baktı. Sanki orada bazı cevaplar arıyor gibiydi. Sanki Seokjin'in ağlamayı kesmesini ve ona her şeyi anlatmasını bekliyormuş gibiydi. Hiçbir şey olmayınca iç geçirdi. 

"Bana söyleyebilirdin, Hyung."

"Artık bir anlamı yok."

"Hadi ama Hyung,!" diye sızlandı Hoseok,daha sonra doğruldu ve sıkıntıyla kaşlarını çattı, 

"Bak, şok olduğunu biliyorum ama Jimin'e kızmak-"

" Jimin'e kızmadım ki."

Hoseok gözlerini kırpıştırdı.

"Jimin'e kızgın değilim," diye tekrarladı Seokjin, "Ve Namjoon'a da kızgın değilim. Çoğunlukla kendime kızgınım," diye kayıtsızca ekledi.

Televizyon ekranına bakarken boynundaki gümüş zincirle uğraşıyor ve olayı özetleyen bir haber izliyordu.Göğsünde keskin bir acı vardı.

KRAL ERKEKLERDEN HOŞLANIYOR {NAMJİN}Место, где живут истории. Откройте их для себя