Adsız Bölüm 61

508 87 83
                                    

Seokjin tüm gücüyle silahı Han Yoo-kyung'a fırlattı. Silah elinden çıkar çıkmaz bir yanı hayattaki seçimlerinden şüphe etmeye başlamıştı ve silahı ateşlemeye çalışmadığı için kendine lanet okuyordu.  

Kim silah atardı ki ?

Seokjin atmıştı ve ani hareket Han Yoo-kyung'u hazırlıksız yakaladığı için silah kadının suratına çarptığında şansına inanamıyordu.  

Seokjin, gerçekten işe yarayadığı için sessizce göklere teşekkür etti ve bu fırsatı askerin yanından hızla geçip merdivenlerden yukarı koşmak için kullandı.

"YAH!"  diye bağırdı kadın aşağıdan.  Seokjin arkasına bakmadan, yavaşlamadan kurşunların patladığını duyduğunda bile koşmaya devam etti.

Dışarı çıkan Seokjin durmuyordu. Bir kez bile durmak ölümü anlamına gelebilirdi. Ve çok fazla insan onu hayatta tutmak için çok fazla çaba sarf etmişti.  

Ayakları kendini itiyordu, otomatik moddaydı, tamamen adrenalinle doluydu. Koşarken kimseyi görmemişti. 

Avlu boştu.

Neden boştu ?!

Çok erken konuşmuştu sanırım çünkü köşede biri belirdi, askeri üniformalı biri, bir muhafız.  

Seokjin, tam askeri ​​görür görmez rahatlamış bir şekilde iç çekiyordu ki kurşun kafasına isabet ederek muhafızın geri düşmesine neden oldu. 

Seokjin kendini hasta hissediyordu ama vicdanı onu öldürüyor olsa da askeri kontrol etmek için durmamıştı.

Şuan avlunun boş olmasına şükrediyordu.  Onun yüzünden bir kişinin daha ölmesi, isteyeceği en son şeydi.

Yine de, herkes neredeydi?  Neden kimse mermi sesine tepki vermiyordu ?

Koşarken çok fazla düşünüyordu, bir plan ya da  ona yardımcı olabilecek her şeyi düşünüyordu.  

Bugün günlerden neydi ?  Hâlâ cenazesinin olduğu gün müydü?  Herkes hâlâ yas mı tutuyordu?  Hepsi başka bir saraya mı taşınmıştı ?

Hayır dedi kendi kendine.  Lee bir şey söylemişti. Dün, Seokjin'in Kraliçeyi öldürme planlarını mahvetmesiyle ilgili bir şey, yani...

Soru-Cevap  

Bugün soru-cevap etkinliği vardı.  

Bu, herkesin sarayın diğer tarafındaki Geunjeongjeon Salonunda olması gerektiği anlamına geliyordu.  Evet.  Bu kadar.  Gitmesi gereken yer orasıydı.

Ama avludan geçemezdi, çok açıkta kalırdı.

Yeraltı.  

Oraya yer altından ulaşmak daha hızlı olacaktı.  

Tüneller geldi aklına.

Havada sesi çınladı ve bir mermi tam yanında yere çarptı. 

Kurşun ıskalamıştı ama Jin hareket etmeye devam etti, ilk şoktan dolayı donup kaldıktan sonra nihayet tekrar ayaklarını bulmuştu ve şimdi zikzak şeklinde yanlara doğru ilerliyordu. Omzunun üzerinden sadece bir kez arkasına baktı. 

Hassiktir. Kadın çok yakındı.  

Ortadan kaybolması gerekiyordu. 

Hemen Şimdi.

Gyotaejeon Salonu'nun arkasına sığındı çünkü en yakın  şey oydu. Bu ona düşünmesi için birkaç saniye vermişti.  Gyotaejeon Salonu kraliçenin odasıydı.  Ve bir kraliyet ailesi üyesinin odasının olduğu yerde, yer altında ki güvenli odaya bir giriş olmalıydı.

KRAL ERKEKLERDEN HOŞLANIYOR {NAMJİN}Where stories live. Discover now