Adsız Bölüm 12

1K 145 152
                                    

Jungkook gözlerini açtığında Tae yanında rahatça yatıyordu.Büyük olan, başını göğsüne yaslayarak ona doğru kıvrılmıştı, saçları alnına düşmüş, yanakları Kook'un göğsüne bastırılmıştı.

Jungkook bu kadar tatlı bir manzaraya uyanmaya hazır değildi.Gördükleri karşısında yüreği hoplamıştı.

Taehyung'un,Seokjin'in onları tam olarak böyle görmesini istemeyeceğini bilen prens, saati kontrol etti. Görünüşe göre sadece yirmi dakikadır uyuyorlardı.

Gitmesi onun için en iyisiydi.

Fazladan birkaç dakika uğraştıktan sonra Tae'yi vücudundan uzaklaştırmayı başarmıştı ve bir zamanlar vücudunun yattığı yere birkaç yastık koymayı ihmal etmedi. Taehyung,o tarafa dönüp hayatın acısını çıkarırcasına yastıklara sarılmaya başlamıştı.

Jungkook sessizce odadan çıktı, arkasından kapıyı kapattı ve koridorda yürümeye başladı.

Telefonuna baktığında Yoongi ve Geong Min'den birkaç cevapsız arama vardı.

Önce Yoongi'nin numarasını çevirdi, telefon üç kez çaldıktan sonra açıldı.

"Hyung, aramışsın ?"

Yoongi'nin sesi koşarmış gibi geliyordu, konuşurken nefes nefeseydi. "Açıklayacak zaman yok. Güvenli odaya git.Şimdi " Yoongi telefonu yüzüne kapattı.

Jungkook ani emir karşısında gözlerini kırpıştırdı. Kraliyet güvenli odası batı kanadındaydı. Abisini mutfakta ziyaret etmeyi planlamıştı ama batı kanadına gitmesi gerekiyorsa geri dönmesi gerekecekti.

Ama mutfak daha yakındı. Kelimenin tam anlamıyla bir sonraki köşedeydi.

Ayak seslerini duymuştu,hızlı ayak sesleri gitgide daha yükselen bir sesle koridorda yankılanıyorlardı. İyi göremiyordu ama birisi ona çarpmıştı, kişi koşmaya devam ederken ileriye baktı. Bir kadın askerdi.

Bağırışmalar ve daha fazla ayak sesleri vardı ve kadın askere dönüp baktığında elinde bir şey gördü.

Durduğu yerden zar zor görebiliyordu, net bir görüş elde etmek için çok uzaktaydı.

Elinde ki şeyi çekti ve sonra elinde ki her neyse fırlatıp kaçtı.

Yerdeki nesne yuvarlaktı, top gibiydi ve birkaç askerin ona doğru koştuğunu görünce Jungkook'un gözleri büyüdü.

"El bombası!"

Ciğerlerinin tepesinden bağırdı, arkasını döndü ve bombadan kaçtı. Ama çok geçti.

Patlamıştı.

Jungkook, çarpmanın etkisiyle vücudunun çekildiğini ve duvara çarptığını hissetti.Tavan çöküyordu, kulakları çınlıyordu ve ciğerlerine giren tozdan zar zor nefes alıyordu.

Ayağa kalkmadan önce öksürük nöbeti geçirmişti. Duvara çarptığı için vücudundaki her bir kemik ağrıyordu. Etrafa baktı. El bombası adayların odalarına yakın bir yerde patlamıştı.

Durduğu yerden, askerlerin karşı tarafa geçmesini engelleyen büyük göçüğü görebiliyordu.

Yerin yeniden sarsıldığını hissedince küfretti. Başka bir el bombasıydı. Bu sefer odalara daha yakındı.

Bacakları kendi kendine hareket etmişti.Göçüğün içine atlayarak salona doğru koştu.Yere düştüğünde,ayakları toza gömülmüş, dizleri taşlara çarpmış ve avuç içleri kesilmişti.

İnsanların bağırdığını duyabiliyordu. Acısını hiç düşünmeden, bir zamanlar sarayın bir parçası olan parçalanmış beton sütunlara tırmanmaya başladı.

KRAL ERKEKLERDEN HOŞLANIYOR {NAMJİN}Où les histoires vivent. Découvrez maintenant