Heyetteki savcı olan adam, baya iyi sorgu yapıyordu. Görkem'i resmen köşeye sıkıştırmıştı. Görkem'in karısına hiçbir yerde ulaşılamıyormuş, kayıplara karışmış. Bu da şüpheleri onun üzerine iyice topladı.

Uzun bir bekleyiş ve sıkı bir sorgu sonunda Görkem, Kuzey konusunu itiraf etmek zorunda kalmıştı. Heyettekiler işinde çok iyilerdi. Bazı ters köşelerinde ağzım açık kalmıştım. Albay ve bizimkiler video olayından farklı olarak, Görkem'in karısının telefon sinyalinin de sınıra yakın bir yerden geldiğini saptamışlar. Görkem bunu öğrenince karısına bir küfür savurdu ve iyice köşeye sıkıştı. Böylece neredeyse 2 saat süren bir sorgu sonucu, Görkem'in itirafları gerçekleşti. Derin bir nefes vererek sabırla bekledim. Aysu Çelik, Kuzey, yaptığı hainliklerin çoğunu döküldü Görkem.

En son konuşmaları ise, Niko'nun beni ve Göktuğ'u kaçırdığı gün ile alakalı olmuştu. Görkem'in o olay için söyledikleri ise sorgu odasını buz kestirecek cinstendi.

"Komutanın Gökçen ve kardeşini kaçıran Niko'ya, sen mi haber vermiştin?" Diye sordu savcı Görkem'e.

"Hayır ben haber vermedim" diyen Görkem'le heyettekilerden biri masaya yumruğunu vurdu.

"Kim haber verdi o zaman?" Dedi albay sinirle. Artık sabrımız kalmamıştı.

"Ben sadece o gün mangal partisinin nerede olacağını söylemiştim. Niko, Gökçen'in biyolojik annesi Sare ile konuşmuş. Onu biraz kandırmış ve Sare'de Gökçen'in hayatından çıkması için ona yardım etmiş" diyen Görkem ile, Poyraz da ben de şok içinde gözlerimizi açmıştık.

"Nasıl bir yardım peki ne anlatmış?" Diye sordu albay.

"Niko kendinin yurt dışından bir iş insanı olduğunu söylemiş Sare'ye. Gökçen'in bir teslimat sırasında işlerine burnunu soktuğunu ve onu Mardin'den götürmek istediklerini söylemiş. Sare'de 'Ben Gökçen'i dışarıya çıkarmanın bir yolunu bulurum yeter ki onu hayatımızdan çıkartın' demiş. Tabii oğlu Göktuğ'un kaçırılması ona da sürpriz oldu" diye alayla sırıtan Görkem ile, Poyraz bir hışımla sorgu odasından fırlayıp dışarıya çıktı. Arkasından baktım ve kaşlarımı çattım. Vay Sare hanım demek bu kadar nefret ediyorsun benden...

Bir süre daha aynı konu hakkında sorular sorduktan sonra, en korktuğum konu açıldı. Görkem kendisi açmıştı konuyu. Bunu yaparken de, sorgu odasının camına bakmış ve sanki Mehmet abinin de benim de orada olduğumuzu biliyormuş gibi, Sevde'yi yani Mehmet abinin eşini nasıl öldürdüklerini anlatmaya başlamıştı. O an Tuba ile göz göze geldim ve Mehmet abiyi odadan çıkarmaya çalıştık. Ama Mehmet abi hiç tepki vermeden sadece Görkem'e ölümcül bakışlarla bakıyordu ve anlattıklarını dinliyordu. Albay babamda içeride durumu hissetmiş gibi, hızla sorgu odasını terk etti ve yanımıza geldi. Mehmet abi sinir krizi gibi bir şey yaşıyordu ama tepkisizdi. Kitlenmiş gibi sadece Görkem'e bakıyor ve burun delikleri aşırı derecede büyüyüp küçülüyordu. Albay, ben,Tuba ve tanımadığım yüzbaşı Mehmet abiyi tutuyorduk. Albay görevli askerlerden birine "Acil doktor çağırın" diye seslenince askerler telefonlara sarıldı. Bir süre sonra doktor odaya girerek Mehmet abiyi kontrol etmeye başladı. Tüm vücudu kaskatı, gözlerini kırpmadan Görkem'e kitlenmiş abim için iyice endişelenmeye başlamıştım. Yine aynı şeyleri yaşayacaktık.

"Hemen revire götürüyoruz" dedi doktor ve Mehmet abinin koluna iğne yapmaya çalıştı. Vücudu kaskatı olduğu için zorlukla yapmıştı iğneyi. Hep beraber Mehmet abiyi revire taşıdık.

Mehmet abiye vücudunu gevşetici bir ilaç vermişlerdi sanırım. Bilinci kapanıp açılıyordu. Her kendine geldiğinde ağlama krizine giriyordu. Koskocaman adam bağıra bağıra ağlıyordu. Ben de onunla ağlamaya başladım. Yaşadığı çok ağırdı, abim be. Anıl, Selman ve Ece'de revire yanımıza gelmişlerdi ve hepsi perişan haldeydi.

Bir süre sonra Tuba yanımıza geldi. Kaç saattir kızın yüzüne ilk defa dikkatle bakıyordum. Göz altları çökmüştü uykusuzluktan.

"Her şey halloldu. O şerefsiz, askerî mahkemeye sevk edildi. Heyetteki tanıdığım bir komutandan öğrendiğime göre, Kuzey ve Aysu için davalar düşecekmiş. Yüklü bir tazminat alarak görevlerine tekrar dönecekler kabul ederlerse" dedi Tuba. Kaç gündür ilk defa gülümsemiştim. Ellerimle yüzümü ovalayarak "Çok şükür" diye mırıldandım.

Çok şükür ki her şey artık bitmişti, ama ardında büyük enkazlar bırakarak. Mehmet abimi tekrar toparlamak, Sare hanım olayı....

🍁

1 Hafta Sonra

Karargah dönüşü Mehmet abinin evine uğramıştık timdekilerle. Albay ona izin vermişti. Yalnız kalmaması adına her gün ziyaret ediyorduk. Sanki karısını bir kez daha kaybetmenin acısını yaşar gibiydi. Görkem'in ihaneti hepimizde derin yaralar bırakmıştı. Anıl bile eskisi gibi konuşmuyordu. Bu gün Kuzey ve Aysu serbest kalacaktı. Mehmet abilerden çıkıp, havaalanına onları karşılamaya gidecektik.

Gül'den öğrendiğim kadarıyla, Abdullah bey ve Sare hanım boşanacaklarmış. Hatta bu yaptığı için dedem ve anneannem de kendi kızıyla tüm iletişimini kesmişler. Sare hanım evden ayrılmış, Gül ve diğerleri Sare'yle görüşmek istemiyormuş. Bir arkadaşının yanına İstanbul'a gitmiş. Vildan hanım ve Erdal bey bile Sare hanımla büyük bir kavga etmişler.

Havaalanına geldiğimizde, bekleme salonunda Kuzey'in anne babası ile onlardan ayrı bekleyen Kuzey'in tim arkadaşlarını gördüm. Kafamdaki sargıları artık çıkartmıştım ve şişlikler inmişti. Morluklar da yavaş yavaş siliniyordu. Ancak ellerim hâlâ kötü durumdaydı. Yüzümün çoğu yeri kabuk tutmuş yara ile doluydu ve Kuzey'in karşısına böyle çıkacağım için biraz kötü hissediyordum.

"Hoş geldin kızım" diyerek Vildan hanım ayağa kalktı ve bana doğru geldi. Ben de ona doğru yürüyünce, bana sıkıca sarıldı.

"İyisin değil mi nasıl oldun?" Diye sordu.

"İyiyim Vildan teyze, Kuzey sağ salim gelsin çok daha iyi olacağım" dedim. Bana gülümsedi ve timime bakarak onlara da "Hoş geldiniz" dedi.

Yapılan anons ile, Kuzey'lerin uçağının indiğini anladım. Hemen ayaklandım ve heyecanla gelmesini bekledim. Bir süre sonra Kuzey ve Aysu göründü.

Kuzey önce durdu, gözleri beni buldu. Saçları hep kısa olan adamın, saçları da sakalları da uzamıştı. Gözlerinde buruk bir mutluluk gizliydi. Kırık kalbimin ağrısı gözlerime vurdu ve o an hıçkırıklarıma engel olamadım. Onu çok özlemiştim, her şeyiyle. İlk hareket eden Kuzey oldu ve bana doğru hızla yürümeye başladı. Arka tarafımda hareketlilik vardı ama kimseyi duymadım ve ona doğru ben de yürüdüm. Ortada birleştiğimizde, hızla sarıldık ve kokusunu derince içime çektim. Gözümden akan yaşlar, üstündeki tişörtüne geliyordu, burnumu da biraz silmiş olabilirim.
Kuzey saçlarımı koklayıp kafasını kaldırdı ve tekrar göz göze geldik. Yüzümün her yerini inceledi ve parmağıyla akan gözyaşlarımı silip, gözümdeki yaraya dokundu.

"Seni çok özledim sevgilim" diyerek bana bir daha sarıldı. Kendimi ona bırakıp, "Çok özledim" diye mırıldandım.

❤️❤️Sizi kırmayıp kısa bir bölüm yazdım. Detaylara artık diğer bölüm geçeriz. Görkem olayı gerçekten fazla uzamıştı ama hemen çözemezdim. Heyet, sorgu derken sonunda halloldu. Valla ben bile sevindim ve Kuzey'li bölümleri özledim. Güzel şeyler olacak. Artık ailevi meselelere daha detaylı girebiliriz.❤️

 TOPRAK (Düzenlenecek)Where stories live. Discover now