Şu an salgıladığım adrenalin hormonu yüzünden acısını bile hissetmiyordum.

Attığım kafa ile yere serilen Görkem kımıldamadan yatıyordu. Hemen parmaklarımı zincirlerden dahada çekiştirmeye devam ettim ve bir parmağımı zor da olsa çıkartmayı başardım. Ellerim soyulmuş ve kanıyordu ama umurumda değildi. Derimi yüzercesine son bir kez daha oynatarak çekiştirdim ve ellerim zincirden çıktı. Görkem hâlâ yerde boylu boyunca yatıyordu.

Görkem hafif kımıldamaya başlayınca kendine gelmeye başladığını anladım ve hızla aşağıya eğilerek ayağımdaki zincirleri çıkarttım ve zinciri elime alarak Görkem'in suratına salladım.

İlk darbemle acı dolu inlemesini duyup ağzımdaki kanı sol tarafıma tükürdüm ve elimdeki zincirle bu sefer karnına vurdum. Bu hareketim ile karnıma büyük bir ağrı girmişti ama umursamadan yüzüne kafasına zincirle vurmaya başladım. Artık sadece benim değil bu şerefsizin de her yerinden kan akıyordu.

O kadar hızlı hareket ettiğim için bir an gözüm karardı ve az önce görebildiğim kafasının yerini düşünerek oraya isabet almayı hedefledim ve gözüme kestirdiğim noktaya salladığım son zinciri Görkem bir anda eliyle yakaladı ve kendine çekti. Beraberinde beni de...

Hızla ayağıma tekme atarak beni yere düşürdü. Benim yere düşmemle o ayağa kalkmıştı. Üstüme geldiğini hissedip kafamı sağa sola salladım ve gözlerimi büyüterek görüşümü kazanmaya çalıştım. Yaklaştığı an düştüğüm yerde kendimi yana attım ve tekmesi boşa geldi. Aynı hızla doğrulup ayağa kalktım ve attığı bir yumruğu engelleyip iki elimle yakaladım. Kolunu büküp erkekliğine dizimi geçirdim ve acı içinde iki büklüm olmasını izledim. Görkem beni asla yenemezdi. Eğitimlerde de hiç yenememişti. Fakat yaralı halde onu alt edebilme şansım düşüyordu. Hiçbir şey düşünmedim sadece hedefime odaklandım ve sol yumruğumu havaya kaldırıp sağdan Görkem'in zayıf noktasına göğüs kafesinin altına geçirdim. Görkem sendelemişti. Şerefsiz hızla kendini toparlayarak karşı atağa geçti ve bir yumruk savurdu. Yumruğundan son dakika eğilerek kurtuldum ve az önce vurduğum yerine göğüs kafesinin altına sert bir yumruk daha geçirdim. Daha önce kurşunlandığı noktaydı orası, iyi biliyordum. Defalarca pansumanını yapmıştım. Yakasından tutup az önce kırdığım burnuna bir kafa daha atarak yere düşmesini sağladım.

Şu an onu deli gibi öldürmek istiyordum. Beynim işlevini kaybetmiş gibi bu hayattaki tek amacım buymuş gibi onu öldürmek...

Ancak bunu yaparsam ne Kuzey'i aklayabilirdim ne suçsuz yere hapiste yatan vatanımın bir askeri olan Aysu'yu. Kendimi zor da olsa dizginledim ve zinciri alıp Görkem'in ellerine bağlayarak kenardaki bir boruya bağladım. İçeri her an başka bir adam girebilirdi. Buradan Görkem'le nasıl çıkacaktım bilmiyordum ama bu duruma kadar sağ salim geldiysem yine bir yol bulmalıydım.

Kapıya giderek önce kulağımı koyup dinledim ve hiç ses duyamadım. Karnımdaki bıçak hariç hiç silah yoktu. Onu da karnımdan çıkartırsam kan kaybından ölebilirdim. Tekrar yarı baygın haldeki Görkem'e yaklaştım ve üstünü hızla aradım. Lanet olsun ki hiçbir şey yoktu. Görkem öksürmeye başladı ve gözlerini açtı.

"Buradan asla kaçamazsın Gökçen. Yerini kimse bilmiyor. Aldığım habere göre Kuzgun'da Kuzey'le uğraşıyormuş. Yani seni kimse bulamaz. Burada gebereceksin"dedi öksürüklerinin arasından. Ona cevap bile vermeden kapının yanına bıraktığı ceketine yöneldim. Ceketini elime alıp hızla ceplerini karıştırmaya başladım. Bingo, cep telefonu.

Parmak izi şifreli telefonu için hızlıca yanına geri gittim ve zincirli ellerindeki parmağını tutarak ekrana okutmaya çalıştım. Görkem ayağıyla bana sıkı bir tekme savurup geriye gitmemi sağladı. Telefonu yere bırakıp tekrar üstüne gittim ve dizinin üstüne tekme attım. Dizini kıracak şekilde vurmuştum ki çıt sesiyle birlikte Görkem'in haykırışını duydum. Elimdeki ceketi hemen ağzına kapatıp sesinin dışarıya çıkmasını engelledim ve aynı zamanda da sertçe bastırıp nefesini kesmeye başladım.

 TOPRAK (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin