"Geber!" Diye çığlık atarak bağırdım.

Görkem şiddetli bir yumruk attı suratıma ve aynı soruyu tekrar sordu. Bu sefer ben kahkaha atmaya başladım. Ağzımdaki kanı tekrar yüzüne tükürdüm. Yüzünü bu sefer silmeden gözleri deli deli bakmaya başladı.

"Sana bunu söyleyeceğimi mi düşünüyorsun? Gerçekten beni yıllardır tanımadın mı şerefsiz?" Diye bağırdım.

"Kuzgun'un ismi?" Her heceyi bastırarak söylemişti. Cevap vermeyeceğimi anlayınca tekrar ve tekrar suratıma yumruk attı. İki elimde de baş parmaklarımı yerinden çıkartmış, zinciri zorluyordum. Lanet olsun ki kaç saattir ellerim havada durduğu için kan akışı yavaşlamış ve ellerim şişmişti. Ama pes edemezdim. Görkem yumruklarını ardı arkasına atıyordu. Üstümdeki tişörtüme yüzümden kan akıyordu. Gözlerim kapanacak gibi hissediyordum ama kafamı sağa sola sallayarak ayık kalmaya çalışıyordum.

Görkem vurmayı kesip bir adım geri çekildi ve vücudumu süzmeye başladı. Zincirden kurtulmama çok az kalmıştı.

"Sana bir sır daha vereyim mi Gökçen?" Dedi keyifli keyifli sırıtarak. Kafamdan akan kan gözümden süzüldüğü için görüşüm iyice bulanıklaşıyordu. Kirpiklerimin araları bile kanla doluydu.

"Sevde'nin katilini hâlâ bulamadınız ya?" Dedi gevşekçe ve kollarını iki yana açarak devam etti.

"Aslında hedefim Mehmet'ti. O aralar benden şüphelenmeye başlamıştı. Onu ortadan kaldırmam gerekiyordu. Çok hızlı ve zeki bir asker biliyorsun. Suikast düzenlediğimiz gün son dakika kararımı değiştirip hamile karısına hedef aldırdım. Karısını kaybedince dikkati üzerimden dağılır diye düşündüm ki zaten tahmin ettiğim gibi Mehmet kafayı yedi o günden sonra" dedi alayla sırıtıp.

Dişlerimi öyle bir sıkmıştım ki...

Bu karşımdaki aşağılık ne diyordu?

Ne diyordu bu pislik...

"Senin Allah belanı versin orospu çocuğu" diye bağırdım ve zincirleri çekiştirdim. Az önce pelte gibi olan vücuduma sinirden öyle bir güç gelmişti ki zincirleri bile kırabilirim gibi hissediyordum. Ancaklanet ellerimi kurtaramıyordum. Bu adam ne anlatıyordu ya? Sevde'yi nasıl öldürebilirdi?

"Sen nasıl bir canisin he? Sevde'den ne istedin pislik? Hamileydi o ya 7 aylık hamileydi. Nasıl kıydın aşağılık herif?" Artık gözüm hiçbir şey görmüyordu. Bu adamı vahşice öldürmek istiyordum. İlkel bir dürtüyle bunu istiyordum. Mehmet abi bunu öğrenirse bir kez daha mahvolacaktı...

"Bir Türk'ten kurtulmak benim için zaferdir Gökçen" diyerek yanıma tekrar yaklaştı ve aynı anda pantolonunun kemerini çıkartmaya başladı.

Kemerini çıkartıp pantolonunu da hafif indirince bileğimdeki zincirleri son kez çekiştirdim ama nafileydi.

Artık küçük pencereden gün ışığı gelmiyordu. Gökyüzündeki dolunayın ışığı hafif aydınlatıyordu odayı. Burada bu yerde bugün ölecektim belki de...

Görkem belimden tutup beni kendisine yaklaştırdı ve tişörtümü sıyırıp vücuduma dokunmaya başladı. Aynı hızla tişörtümün ön kısımdan yırtılma sesiyle gözlerimi sıkıca yumdum.

Keskin bir sızıyla kafamı aşağıya eğerek baktım ve şerefsizin karın boşluğuma bıçak sapladığını gördüm. Hasta herif...

"Kasların çok sıkı. Hep bunu hayal etmiştim. Teninin yumuşaklığını aynı zamanda da sert kaslarını ve kıvrımlarını keşfetmeyi hep merak etmiştim" diyerek ellerini dahada aşağılara indirip eşofmanımı sıyırmaya çalıştı. Aynı anda ona tekrar tüm gücümle öyle bir kafa attım ki Görkem direkt yere yığıldı. Karnımdaki bıçağı çıkartmamıştı ve hâlâ saplı duruyordu.

 TOPRAK (Düzenlenecek)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن