"Bak Görkem abi ve Mehmet abi" diye onları işaret ettim ve devam ettim "Timin abileridir. Ece, en dobramızdır. Selman ortalığı toparlayandır, lakabı da zaten Atik. İçeri de olan Anıl ise çöpe atsak bunu da kurtulsak dediğimiz, ama en sevdiğimizdir."

"Memnun oldum" dedi Gül. Bizimkiler Gül'e tepki göstermesin diye açıklama yapmıştım aslında. Yoksa Poyraz komutanın kardeşi dediğimde, tepki gösterebilirlerdi. Bizimkilerin tersi çok pistir. Zaten Gül'le tatlı tatlı konuşmamdan, aramızda bir sorun olmadığını anladılar.

Bir süre sonra, Görkem abi ile göz göze geldik. Bana söylemek istediği bir şey vardı.

"Siz oturun ben geliyorum birazdan" diyip yavaşça ayağa kalktım. Odama geçince arkamdan Görkem abi de geldi.

"Ne oldu abi bir sorun mu var?"

"Dün gelemedik görevdeydik demiştim ya, dün birkaç gelişme oldu Gökçen. Bilmiyorum haberin var mı ama Aysu dün tutuklandı. Sebebini anlayamadık. Albaya sordum ama bana bir şey söylemedi. Sonra da bizi kısa bir göreve gönderdi. Sen neler olduğunu biliyor musun?"

Sıkıntıyla yüzümü öne eğdim. Albay söylemediğine göre olanları detaylı söyleyemezdim.

"Abi biliyorum sebebini ve ortada bir yanlış anlaşılma yok. Albay açıklar zaten benim bir şey söylemem doğru olmaz."

"Anladım, bizim timde olduğu için ve sen yokken komuta bende olduğu için, Aysu'yu çıkartmaya çalıştım ama işin içinde tuğgeneraller bile var. Öyle basit bir suç olmadığı kesin. Dün karargaha birkaç heyet geldi. Görüşmeler yapıldı. Sonuç neyse vatanımız için hayırlı bir şeydir inşallah."

"İnşallah abi" dedim ve birlikte balkona geri yürüdük. Bizimkiler oturmuş goygoy yapıyorlardı. Ece ve Anıl ise Gül'ü sohbete dahil etmeye çalışıyorlardı. Annem de timin espirilerine gülmekten karnını ovalıyordu.

🍁

Akşam olunca artık tim kalkmıştı. Gül hâlâ bizdeydi.

"Timini çok sevdim Gökçen, çok eğlenceli insanlar."

"Öylelerdir, belli ki onlar da seni çok sevmişler. Çünkü sevmedikleri insanlara neler yaptıklarını görmek bile istemezsin. Gerçi sen sevilmeyecek bir insan değilsin" dediğimde Gül hemen utanarak bakışlarını kaçırdı. Ya bu kız çok tatlıydı.

"Gökçen sana sormak istediğim bir şey var. Ama önce kabul edeceğine söz ver."

"Gül, benden yapamayacağım bir şey isteme lütfen. Seni asla kırmam ama ailen ile ilgiliyse yapamam."

"Bak direkt ailem ile ilgili değil. Vildan teyzeyi tanıyorsun hastanede başhekim"

Aklıma Vildan hanım geldi. Hastanede olduğum süreçte benimle çok ilgilenmişti ve çok tatlı bir kadındı. Sonrasında da benimle iletişimi kesmemiş, görevde olmadığım zamanlarda birkaç kez arayip hâlimi hatırımı sormuştu.

"Evet ne olmuş ona?" Diye sordum.

"Vildan teyzenin oğlu uzun süredir uzaktaydı ve dün dönmüş. Onun dönüşü şerefine evlerinde küçük bir kutlama yapacaklar. Dün telefonla Vildan teyze beni aradı ve seni de davet etmek istediğini söyledi. Ancak bizimkilerin sana olan başlangıçtaki tavrı yüzünden, seni aramaya çekinmiş. 'Sence gelir mi davet etsem?' diye bana sordu. Ben de ona, 'bilmiyorum ama bir ara bence teyze' dedim. Yani seni bugün arayabilir ve davet edebilir. Beni kırmayıp kabul etsen Gökçen olur mu?" İstersen çok kalmazsın davette?"

Offf şimdi bu davet nereden çıkmıştı. Gül'ü de hiç kırmak istemiyordum ama o aileyle karşılaşmayı da istemiyordum.

"Gül bilemiyorum ama sanırım kabul etmem. Bana kırılma olur mu?"

 TOPRAK (Düzenlenecek)Where stories live. Discover now