1.3

1.9K 99 8
                                    

Son duyduğum Çağın ağabeyimin 'Bir bu eksikti' diye mırıldanmasıydı.

*

Deniz'in elindeki çiçeği düşürmesi ile bana dönmesi bir oldu.

"Aden..." diye neredeyse fısıltıyla mırıldandı. "Deniz! Deniz'im!" diye seslenerek üzerimdeki tüm o kötü havayı attım ve Deniz'in üzerine koştum.

Önce ona sarılmamla irkildi sonra da ellerini belime yerleştirdi. Kafası boyun girintimdeyken  "Aden, hayal mi görüyorum?" diye sordu kısık bir sesle. "Eğer gördüğün şey Arda ise gel bir tanem, çünkü hayal değil." dedim ben de kısık sesle. Arda'yı çok seviyordum ve çok özlemiştim ama bizden böyle bir şeyi saklaması yanlış geliyordu bana. Hızla ellerini çekti belimden, kafasını kaldırdı boynumdan ve koltuklara doğru bakmaya başladı.

Yıllardır salonumuzu çok büyük olduğu düşünürdüm, şimdi ise dar gelmesi normal miydi?

Arda'nın ayağa kalkmasıyla konuşması bir oldu, "Deniz! Seni çok özledim oğlum lan!" diye seslenerek bize doğru yürüdü.

Deniz afallamıştı, yüzündeki belli bile olmayan gülümsemesiyle bize doğru yürüyen Arda'ya bakmaya devam etti bir süre.

"Şaka mı lan bu?" diye sormasıyla ben de duraksadım. "Hayrola Deniz, bakıyorum ki çok şaşırdın?" diye sordu Çağan ağabeyim.

"Çağan ağabey kusura bakma ama ne yapmamı bekliyordun?" Diye sordu Deniz Çağan ağabeyime dönerek.

"Ne bileyim oğlum, siz beraber değil miydiniz onca sene? Sen saklamadın mı bu çocuğu bizden?" dedi Çağan ağabeyim. sesindeki merak bariz bir şekilde ortadaydı. Deniz'in gerildiğini fark ettim.

"Ağabey delirdin mi, Arda mı bu karşımızdaki?!" diye sitem dolu sesiyle konuştu Deniz. Nasıl hissettiğini anlayabiliyordum, ve bu his çok kötüydü.

Bizden, özellikle birbirimizden bir şey saklanmasından nefret ederdik önceden.

Arda kolunu kaldırıp kolundaki izi Deniz'e gösterdiğinde Deniz'in yutkunduğunu gördüm. Berbat hissediyorum.

"Arda..." dedi ve kısa bir süre duraksadı Deniz. "...Şaka mı?" diye devam ettiğinde hafif bir tebessüm ettim.

"Zannetmiyorum abisi, hayattayım gibi duruyor" dedi ve gülümsedi Arda. "Yani diyorum ki, yine kurtulamadın Deniz Özbek." son dedikleri ile tebessümüm gülümsemeye dönüştü.

"Kurtulmak isteyen kim ulan?" dedi ve Arda'ya sarıldı Deniz. Ben uzunca sorgulamışken o neden sorgulamıyordu?

"Bu kadar çabuk kabullenmeni anlayamıyorum!" diye seslendi Çağan ağabeyim oturduğu yerden.

"Çağan ağabey, kusura bakma ama ne yapsaydım? Ölmemiş çocuk!" diye konuştu gülerken Deniz. Gülüyordu ama gergindi.

"Deniz, anlatacağım her şeyi kardeşim. Gel otur önce, dinleyince anlayacaksın!" diye Arda'nın konuşmasıyla Deniz'in Arda'nın suratına yumruğu çakması bir oldu.

Ağzımdan çıkan 'Hih!' nidası ile birlikte ortalık resmen savaş alanına dönmüş, ortalığın toparlanması ve durulması ise saatlerimizi almıştı.


* İki buçuk saat sonra *

Aradan geçen iki buçuk saatin ardından Arda, Deniz'e her şeyi anlatmış, ne kadar çaresiz bir durumda kaldığını kanıtlamak için binbir hale girmişti. Tabii Deniz'den yediği dayak da cabasıydı.

Kısa bir süre önce Deniz'e de benim gibi bir mektup gelmiş, ailesinin kim olduğu söylenmişti. Ailesi Hatay'da yaşıyordu ve düşündüğümüz zaman Deniz'in Hatay'a gitmesi gerçekten riskliydi. Yani kısacası Arda, saklanacak bir şey kalmadığı için ortaya çıkmış oluyordu ve bu mantıklıydı.

KEŞKE/ Gerçek AilemWhere stories live. Discover now