0.6

4.2K 208 25
                                    

ASYA ADEN*

kapıyı sessizce kapattım ve arkamı döndüm. Kapının önünden  görebildiğim salonda koltukta oturan kişi görmek  istediğim son kişi bile değildi.

Ateş Soylu...

********

Bu adamın burada ne işi vardı? Hem de sabahın yedisinde?

Eee Aden'cim, iti an çomağı hazırla demiş atalarımız.

Eve misafir gelecek olsaydı bana da haber vermek zorundalardı, bu bir kuraldı!

"Anne? misafirimiz mi var?" diye sordum anneme dönerek. Babam muhtemelen işteydi.

"Kızım Ateş bey oğlum misafir sayılmaz artık, değil mi Çağan?" dedi annem 32 diş sırıtarak. Gelen adamın dün ailemden biri olma ihtimalini öğrendiğimizi göz ardı mı edecektik? Kendimi dış kapının mandalı gibi hissetmem normal miydi?

"Evet anne, sonuçta artık iş ortağıyız, misafir sayılmaz."dedi Çağan ağabeyim.

bunları söylerken neden 32  diş sırıtıyorlardı ki?

"Sanırım seninle tanışmadık küçük hanım. Ben Ateş soylu, mimarım" Dedi gülümseyerek.

'ben sizi zaten tanıyorum. ufacık bir tuşla bütün geçmişinize ulaştım' diyemedim tabii ki.

"ben de Asya, Asya Tat. öğrenciyim." dedim hafif gülümsemeye çalışarak.

şu anda sanırım gerçek ağabeyim olma ihtimali olan biri ile ilk konuşmamızı yaşıyorduk. Bu hem biraz korkutucu, hem de komik bir durumdu.

hala siyah ceketimin cebinde duran telefonumu çıkartıp saate baktım. saati 07:29 olarak gösteriyordu. 1 dakikamız kalmıştı.

Derin bir nefes verdim hızlıca. Nefesimi vermem ile evdeki büyük saatin alarmının çalması bir oldu.

Alarmın çalması ile Ateş Soylu hızlıca salonun köşesinde duran büyük, eski saate döndü.

Alarm hızlı ve yüksek bir sesle çalmaya devam ederken ben gözlerimi sıkıca yummuş, alarmın bitmesini bekliyordum.

bu sesten küçüklüğümden beri nefret ederdim, biliyorlardı. Ama ne kadar söylediysem sesi değiştirmemişlerdi.

Ateş soylu çatık kaşları ile Çağan ağabeyime döndü. "Çağan? ne oluyor? neyin alarmı bu?" dedi çatık kaşları ile Ateş Soylu.

"Kahvaltı Alarmı. Her gün saat sekiz buçukta çalar. Bir kuraldır bu." dedi Çağan ağabeyim.

"Berbat bir kural" diye mırıldandım sessizce. Ateş Soylu kafasını bana çevirdi. Kıstığım gözlerim ile saate bakıyordum.

sinirlendiğimde yada herhangi bir şeye huylandığımda gözlerimi kısardım. Ama bunu istemsiz yapıyordum. Muhtemelen çocukluğumdan kalan bir huydu bu.

"Garip bir kuralmış" dedi Ateş soylu. Sana o kadar katılıyorum ki...

"Alıştıktan sonra o kadar da garip gelmiyor ya, zamanla alışırsın." dedi Çağan ağabeyim,

"Anladım sanırım." dedi Ateş soylu.

"Hadi o zaman! Kahvaltıya geçelim isterseniz." dedi annem.

Hepimiz annemi onaylayan mırıltılar çıkardıktan sonra yemek odasına doğru ilerledik. Doğru, zengin bir aile değildik ama annemin yoğun isteği üzerine evimizde yemek odası da vardı.

-zorla babama inat misafir salonunu yemek odası yapmıştı ama siz çaktırmayın-

Bakmayın yemek odası dediğime, kocaman odanın içinde büyük bir -haddinden fazla büyük- metal bir masa vardı. masanın metal olmasının nedeni tahta kurusuydu. Annem böceklerden çok korkar da, eğer ahşap bir masa alırsak tahta kurusunun geleceğini düşünüyordu. Anneme asla laf anlatamazdık...

Yemek odasına geçip oturduğumuzda Çağın ağabeyimin aramızda olmadığını fark ettim. Hala uyuyor olamazdı çünkü alarm bitene kadar herkes yemek odasına gelmek zorundaydı.

"Anne, Çağın ağabeyim nerede?" diye sordum meraklı bir ses tonuyla. Annem Çağın ağabeyimin aramızda olmadığını benim gibi yeni fark etmiş olmalı ki kaşlarını çattı. Biraz düşündükten sonra -yaklaşık 2,5 saniye-   "O, okula gitti kızım. Toplantı varmış." dedi.

Çağın ağabeyim öğretmendi evet, ama anaokulu öğretmeniydi.

"Anaokulunda nasıl bir toplantı olabilir ki?" dedi Yanımda oturan Ateş Soylu. Kısık, benim bile duymaya zorlandığım bir ses tonu ile söylemişti bunu.

Sanırım haklıydı. Anaokulunda nasıl bir toplantı olabilirdi ki?

Fazla takmayarak kahvaltımı yapmaya başladım. Annem sayesinde kahvaltıda bile bıçak kullanıyorduk. Bu sizin için normal olabilirdi ama benim için değildi, çünkü bir hanımefendi yemek yerken bile kibar ve zarif durmalıymış. Yani annem öyle söyler hep.

tam tabağıma aldığım salamı keseceğim sırada bir gürültü koptu.

sanırım gürültü değil de, kıyamet koptu.

********

565 kelime.

bölüm hakkında düşünceleriniz?

Ateş Soylu?

lütfen yazım yanlışı tarzı şeyler görürseniz yargılamak yerine benimle beraber düzeltin.

oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!

sizleri seviyorum!

KEŞKE/ Gerçek AilemDonde viven las historias. Descúbrelo ahora