1.7

1.2K 77 15
                                    

"Asya Aden Tat'tan alınan kan örnekleri yüzde doksan sekiz nokta dokuz Toprak Soylu'dan alınan kan örnekleri ile uyuşmaktadır."

***

Yutkunmamın koskoca odada yanlılanmasını işittim. Hayatımın elimden kayıp gitmesi bir cümleye bağlıydı demek ki...

Toprak Soylu'nun vakit kaybetmeden konuşmasıyla ona döndüm, "Bizimle gelmek istersen gel, seni yeni öğrenmiş olmamız senin ailen olduğunuz gerçeğini değiştirmez. Ama dersen ki ben hayatımdan mutluyum, geri kalan hayatında başarılar dilemekten başka bir şey gelmez elimden."

"Diyelim ki sizinle geldi, Alin ne olacak? Sonuçta hayatı değişen bir tek Aden değil." Diyen Arda ile gözler ona döndü.

"Alin bunca yıl bizim kızımız olarak büyüdü. Hepimizde yeri ayrı. Eğer isterse gerçek ailesine ulaşmak için uğraşırım. Ama eğer istemezse zaten onun bir evi de, ailesi de var."

Derin bir nefes verdim.
Elimde hissettiğim ellerle gözlerimi sıkıca kapattım ve derin bir nefes aldım tekrar.
Nefesimi verdiğimde biraz bile olsa ruhumdaki ağırlığın kalktığını hissedebiliyordum.

"Toprak bey, ben yıllarca yetimhanede büyüdüm. Aile nedir bilmedim, sevmek nedir bilmedim, sevilmek nedir bilmedim" ellerimde olan bakışlarımı karşımda duran topluluğa çevirdim.

"Yıllar sonra bana hiç ulaşmadığım bir hayat sunuldu. İki tane ağabeyim, bir sürü oyuncağım, bir sürü oyun arkadaşım olacaktı."

"Ama en önemlisi, bir ailem olacaktı. Sonra bir anda hayatımın en başından beri yalan olduğunu öğrendim. Karıştırıldığımı, yıllarca ailemden bihaber yaşadığımı öğrendim. İzninizle benim bir karar vermeden önce kendimi toparlamam gerekiyor. Teklifiniz için de teşekkür ederim fakat buna hazır mıyım bilmiyorum. Müsaadeniz varsa ben bir iki gün olayları kendi içimde çözmeye çalışacağım." Dememle Toprak Soylu başını onaylarcasına sallamış daha sonrada ayağa kalkmıştı.

"O zaman sana numaramı vereyim, düşündükten sonra arayıp haber verirsin." Demesiyle bu sefer onaylayan taraf ben olmuştum.

"Nasıl isterseniz."  Telefonu çıkartıp şifresini girdikten sonra telefonu bana uzattı. Elimdeki telefonla bir anlık duraksasam da hızlıca toparladım ve kendi numaramı tuşladım. Arama tuşuna bastığımda telefonum arka cebimde titriyordu.

"Tamamdır. Teşekkür ederim" dememle hafif gülümsemiş ve başını onaylarcasına sallamıştı.

"İyi günler dilerim" dedikten hemen sonra tüm aile bana gülümsemiş ve teker teker kapıya yönelmişlerdi. Sanki onları yeteri kadar izlememişim gibi odadan çıkmalarını da seyrettim.

En son odadan çıkan Alin bir anda odaya geri dönüp bana baktı. Ona sorgularcasına baktığımda "Numaranı bana da versene, babam açtırmaz telefonunu alamam ondan" demişti.

Gülümseyerek ona da numaramı verdim.

Odada doktor ve biz kaldığımızda doktor hafifçe boğazını temizlemiş, "Hastane sorumlusuna dava açılıp açılmayacağından haberdar mısınız?" Diye sormuştu.

Başımı reddeden bir biçimde hafifçe salladığımda o da kafasını sallamış ve koltuğuna oturmuştu.

"Aden, gerçekten ne yapacaksın?" Diye soran Arda ile bakışlarım ona çevrildi.

"Düşüneceğim Arda, onlar benim gerçek ailem sonuçta. Yıllar sonra olsa da gerçek ailem." Dedim.

"Bizi bırakacak mısın?" Diye soran Çağın ağabeyimle bu sefer bakışlarımı ona çevirdim.

"Hakkınızı ödeyemem gerçekten ama benim elimden alınan bir hayat var. Belki de karıştırılmasaydım şuan bu konumda bile olmazdım, bilmiyorum. Sizleri bırakmak değil konu, konu benim hayatımın elimden alınmış olması." Dedim dolu gözlerimle.

Her ne kadar onlarla kötü şeyler yaşamış olsam da onlar bana aile olmuşlardı. Çağan ağabeyim ve annemin kişilik bozukluğu olmasına rağmen yaşadığımız bir çok güzel anımız vardı. Genelde arka planda kalsam da beni hiç unutmayan bir babam vardı. Her zaman, ne konumda olursam olayım beni destekleyen Çağın ağabeyim vardı.

Benim bir ailem vardı.

***
Test sonuçlarının çıkmasının üzerinden üç gün geçmişti. Bu süreçte sürekli Alin'le konuşup ne yapacağım hakkımda fikir alış-verişi yapıyorduk. Alin dün Toprak Soylu'yla konuşmuş, gerçek ailesini tanımak istediğini söylemişti. Ben de bugün Toprak Soylu'yu arayıp onlara bir şans vermek istediğimi söyleyecektim.

Açıkçası fazlasıyla heyecanlıydım.

Bu süreçte sürekli Deniz ve Arda'yla da konuşmuştum. Onlar da ne olursa olsun arkamda olacaklarını söylemişlerdi.

Şimdi ise sıra Tat ailesindeydi.

Odamdan çıkıp salona doğru ilerlediğimde annemin salonda televizyon izlediğini gördüm. Adımlarımı hızlandırıp annemin yanına oturdum ve başımı omuzuna yasladım.

"Aden... Benim güzel kızım..." diyen annemle gözlerimi sıkıca kapattım. O da bir elini kaldırmış saçlarımı okşamaya başlamıştı.

"Kararın ne olursa olsun biz de senin aileniz biliyorsun değil mi? Farkındayım kötü şeyler yaşadığımızın ama sen bizim kızımızdın Aden. Her ne kadar kötü anımız varsa bir o kadar da iyi anımız var birlikte." Dedi ve titrek bir nefes aldı.

"Kararını verdin mi?" Diye sordu ama sanki alacağı cevaptan korkuyor gibiydi. Omuzuna yaslı olan başımı onaylarcasına hafifçe salladığımda saçımdaki elleri duraksadı.

"Ne düşündüğünü biliyorum anne ama herkes evde olunca konuşmak istiyorum bu konuyu. Farkımdayım hepimiz için zor. Ne olursa olsun bana kapınızın hep açık olduğunu da biliyorum. Teşekkür ederim anne. Her şey için." Dedim sonlara doğru kısılan sesimle.

"Hayırlısı neyse o olsun güzel kızım. Sen en iyilerini hak ediyorsun." Demesiyle kafamı omuzundan kaldırıp yanağına bir öpücük kondurdum.

Keşke böyle olmasaydık.

Keşke.






Bölüm sonu.
Bölüm fazlasıyla gecikti farkındayım ama elimden bu geliyor sadece.
Aradan neredeyse iki ay geçmesine rağmen depremin acısını hâlâ hissedebiliyoruz.
Toparlanıyorun ufaktan.
Yeni kurgu yolda bebeklerim
Sizleri çok seviyorum, öpüyorum çokça <3

KEŞKE/ Gerçek AilemWhere stories live. Discover now