0.3

5.3K 213 45
                                    

Asya Aden*

cümlemi bitirir bitirmez telefon ekranım yanıp sönmeye başladı. Telefonum hala Çağın ağabeyimin elinde olduğu için ekrana saniyesinde dönüp baktı.

**

"Al işte, bu salak yine arıyor"  deyip telefonumu açtı. Muhtemelen arayan kişi Deniz'di. Aslında iki ağabeyim de severlerdi Deniz'i ama sırf gıcıklık olsun diye sevmiyormuş gibi yaparlardı.

"Sen niye hala benim kardeşimi arıyorsun lan?!" diye sordu bir anda Çağan ağabeyim. Telefonumun sesi yüksekti, bu yüzden telefonla konuştuğumda falan karşı tarafın sesi de duyuluyordu.

"Çağan ağabey, yine mi sen ya?" diye  sordu deniz bıkkınlıkla,

"Tabii ki yine ben oğlum, kardeşimle görüşmekten vazgeç. Seni ilk gördüğüm andan beri gözüm tutmuyor zaten. Gece gece belanı benden bulma."  dedi Çağan ağabeyim sinirle.

Az önce de senin onun kardeşin olmadığını bağıra bağıra söylüyordu Aden, hatırladın mı? Neyse ki ailedeki tek deli sen değilsin.

"Ağabey kendimden vazgeçerim, cennet bahçemden vazgeçmem. " Diye konuştu Deniz kendinden emin bir ses tonuyla.

"Oğlum kaç kere dövdüm ben seni, Bıraksana oğlum kardeşimin peşini Allah Allah!" Çağan ağabeyim sanırım gerçekten sinirlenmişti. Çağın ağabeyim de bunu fark etmiş olacak ki telefonu Çağan ağabeyimin elinden aldı.

"Deniz, öncelikle iyi geceler kardeşim. Senden nefret ediyorum. Kardeşimin peşini bıraksana İt oğlu it!" Sıra Çağın ağabeyime gelmişti sanırım.

"Ağabey, az önce kardeşim diyordun, şimdi de it oğlu it diyorsun. Bir karar ver artık ya! yıllardır aynı tantana."

Çağın ağabeyimi minnacık tanıyorsam birazdan sinirlenip küfür edecekti. Bu yüzden telefonu elinden çektim.

"Deniz! sesini bile özledim oğlum neredesin sen ya?" dedim hemen.

"Cennet bahçem, durumları biliyorsun. Hatay'a gelmek zorundaydım. Ama sana söz, Yarın döneceğim."

"Bak söz verdin?" dedim emin olurcasına.

"Söz cennet bahçem, Deniz sözü." diye cevap verdi güven verircesine. Sırıttım.

Çağan ağabeyim ve Çağın ağabeyim sinirden kuduruyorlardı. Annem ve Babam yıllardır olduğu gibi  geleneği bozmadan birbirlerine bakarak gülümsüyorlardı. Deniz benim için herkesten farklıydı ve herkes de bunun farkındaydı.

"Deniz, sonra tekrar konuşsak olur mu?" dedim hafif kırgın bir tonla. "Şuan işim var da arayacağım seni sonra" Aklıma gelen mektup düşmüştü. "Sen iste, gecenin dördünde bile konuşuruz cennet bahçem. İyi geceler." dedi Deniz.

Derin bir nefes aldık ve aynı cümleyi yıllardır yaptığımız gibi aynı anda kurduk.

"binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa "

"binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa"

Telefonu kapattım. Deniz'e verdiğim değeri kimseye verememiştim. Ailem yerine koyduğum insanlara bile. Çağın ağabeyim ve Çağan ağabeyim bu yüzden hep kıskanmışlardır Deniz'i.

Deniz benden iki yaş büyüktü. dört yıl önce bana karşı  bir şeyler hissettiğini itiraf etmişti. Aradan birkaç gün geçtikten sonra ben de ona karşı bir şeyler hissettiğimi fark etmiştim ve çıkma teklifi etmiştim. REDDETMİŞTİ!

Neden diye sorduğumda "reşit olduğun zaman  iste, evlenelim. Ama reşit olmadan olmaz." demişti. Çıkmak için bile benim reşit olmamı bekliyordu yani. İnce düşünceliydi. Yıllardır aynıydı, hiç değişmemişti.

Gerçi reşit olmama rağmen hâlâ çıkmıyorduk ve bunun sebebini bilmiyordum.

Aklıma gelen şey ile telefon ekranımı tekrar açtım. Saat akşam altı olmuştu. Uykum vardı.

"Anne ben yatıyorum, beni kaldırmayın yemek yedim." dedim. Annem beni başı  ile onayladı.

yavaşça kalkıp odama doğru ilerledim.

Yarın, Soylu ailesine ulaşacaktım. Ve bu benim için zor olacak gibi duruyordu.

********


Asya hakkında ne düşünüyorsunuz?

Deniz?

Çağın?

Çağan?

yorumlarını belirtmeyi ve yıldıza basmayı unutmayın!

sizi seviyorum <33

KEŞKE/ Gerçek AilemWhere stories live. Discover now