2.0

734 58 29
                                    

Derin bir nefes alarak önünde bulunduğun odadan içeriye girdim.
***

Oda fazlasıyla büyüktü. Beyaz üzerine altın işleme detayları fazla olmasına rağmen boğmayan bir odaydı ve açık konuşmak gerekirse bizim evimiz kadardı.

Toprak Soylu, ağır hareketlerle oturduğu tekli koltuktan kalktı ve hâlâ dikildiğim noktaya doğru adımlamaya başladı.

"Geleceğini duyunca sevindim, teşekkür ederiz." Dedi. Ses tonundan dahi akan soğukluk vücuduma hızla yayılırken ufak bir baş sallama hareketiyle onu onayladım.

"Bize bir şans verdiğin için teşekkür ederim Asya, her şeyi değiştirmek tamamen senin elindeydi ve doğru yolu seçtin" dedi yüzündeki gülümsemesiyle.

Gülümsemesinin altında yatan bir şeyler vardı.

Kibir miydi?

Muhtemelen hayır.

Belki gurur?

Neden gurur duysun ki?

Acı.

Evet acı.

Gülümsemesinin altında yatan acıyı gözlerindeki kırgınlık kendini belli etmeseydi muhtemelen fark edemezdim. Toprak Soylu gayet güçlü bir adamdı. Hem vücuduna baktığım zaman yaşına oranla fazla yapılı olduğu için güçlüydü, hem de yaşadıkları şeyleri  göz önünde bulundurursak güçlüydü.

"Toprak bey, aslında hâlâ ne yapmam gerektiği konusunda kararsızım" dedim ve iç çekerek gözlerimi halıya diktim.

"Sonuçta hayatım..." dedim ve duraksadım. Cümlemi toparlamakta zorluk çekiyordum ve ellerim titriyordu.

"Asya, her şeyden önce oturmak ister misin? Ayakta durman gerektiği konusunda bir fikre sahip değilim." Dedi gülerek. Beni ciddiye almıyordu ve ben bunu iliklerime kadar hissediyordum.

"Tabii, haklısınız" mırıldanarak eliyle işaret ettiği koltuğa doğru ilerledim. Bu sırada kendisi de az önce oturduğu tekli koltuğa doğru adımladı.

Koltuğunun yan tarafında bulunan ufak bir masa vardı. Sehpa demiyordum çünkü sehpa olması için bayağı küçülmesi gerekirdi. Masasının üzerinde bir sürü kitap ve dergi vardı.

Gelen zil sesiyle kafamı refleks olarak giriş kapısına çevirdim. Toprak Soylu ise hiç istifini bozmadan oturmaya devam ediyordu.

Zil sesinden kısa bir süre sonra içeriye kapıdaki sert yüzlü koruma girdi.

Adı Batı mıydı?

Sanırım öyleydi.

İçeriye girer girmez hiç beklemeden Toprak Soylu'nun yanına ilerledi. "Toprak Bey," dedi telaşla. Ciddi yüz ifadesi hiç bozulmasa da belliydi telaşı.

"Söyle Batı, nedir bu telaşın?" Dedi Toprak soylu. Eline sehpasında duran büyük fincanını almış ve muhtemelen içerisinde kahve olan bardağı yudumluyordu.

"Efendim Alin hanım az önce dışarıya çıktı," dedi Batı. Bunda garip olan şey neydi ki?

"Yani Batı?" Alaycı bir ses tonuyla baktı Batı'ya.

"Efendim kapıdan değil, üçüncü kattan çıktı Alin hanım. Bahçede olduğunu düşündük ama bahçede değildi." Nasıl üçüncü kattan çıkmış?

"Pencereden mi?" Dedi Toprak Soylu. Bu sırada elindeki fincanı sehpaya hızla bırakmış ve çoktan salonun çıkışına adımlamaya başlamıştı bile.

"Evet efendim." Dedi Batı ve hiç beklemeden Toprak Soylu'nun peşinden gitmeye başladı.

Alin iyi kızdı Aden, intihar mı etmiş acaba?

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 30, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KEŞKE/ Gerçek AilemWhere stories live. Discover now