118- SON SEVİŞME

34.7K 3.2K 2.4K
                                    

İçime girip çıkan beden, her defasında istekle kasılmama sebep oluyordu.

Sırtına ellerimi bastırmış, parmaklarımın olduğu yerlerin beyaz olmasına neden olacak kadar sıkıca tutuyor ve inliyordum. Ömer kafasını boynuma gömmüş hem kokumu içine çekip, öpüyor diğer yandan da ağır bir ritimle içimi dolduruyordu.

Bacaklarımı uzun süredir ayrı tuttuğum için biraz acısa da verdiği haz daha güzel geliyordu. Üzerimizdeki beyaz çarşaf her içime girip çıktığında yerinden hışırtıyla oynuyordu ama inleme ve tenlerin birbirine değen tok sesinden pek duyulmuyordu. Ömer'in sadece kalçasını kapatmıştı bu beyaz çarşaf.

Haz noktama hızla vurduğunda gözümü kapatıp adıyla inledim.

"Ömer..."

Boynumdaki izleri daha fazla belli etmek istermiş gibi son bir kez daha ısırıp kendisini geri çekti, dudaklarıma bir öpücük kondurdu, gözlerimi araladım. Yüzümü inceliyor, sanki yüzüme baktıkça kendisini daha sert itmemek için dizginliyordu.

"İstediğini yapabilirsin." dedim onun kendini dizginlemesini istemediğimden.

"Öyle mi?" diye sordu dudaklarıma bakarken.

"Hı hım."

"Dayanabilecek misin?" diye sordu dudağını dudağıma bastırmadan, üzerinde tutarken.

"Dayanırım," dedim ve ardından uzun süredir söylemek istediğim hitabı söyledim. "Aşkım."

Gülümsedi, dudağımdan öpüp hızlandı. Dudaklarını geri çekmedi. Ağlar gibi zevkle inlediğimde sesim tenine gömüldü, yüzüm buruştu.

Öyle hızlı hareket ediyordu ki içimdeki varlığının yok olmasına isyan edemeden geri dolduruyordu. Salise kadar bile değildi sanki.

Bedenim sarsıldı, alt dudağımı dişlerinin arasına alıp çekiştirdi. Sırtını daha da sıktım, tırnaklarım olsa derisi kazınmıştı bile.

Boğazından hırıltılı bir ses gelip, boğukca inledi ve içime son kez aşırı sert bir şekilde girdi. İçimi tamamen doldururken, sıvısını her zaman olduğu gibi içime bıraktı. Sıcaklığı hissediyordum.

Ondan dakikalar önce geldiğim için rahatlamış bir vaziyette derin nefesler aldım. Ömer dudağımdan öpüp içimden çıktı ve yanıma devrildi nefes nefese.

Deliğimi talan eden, darlığından daha kalın alet çıktığında rahatladım ve bacaklarımı sonunda birbirine bastırdım. Yanımda yatan adamın göğsüne ufak bir öpücük kondurdum.

"Çok güzelsin." dediğinde güldüm.

"Sen de."

"Kalkalım acıktın sen." dedi çarşafı üzerinden atıp kenara bıraktı.

"Yemin ederim askeriyede eğitim yaptırırken bu kadar yormuyordun bozkurt." dedim ben de çarşafı üzerimden atıp.

"Aman aman, iyi ki de orada fazla sevişmemişiz. Bir gün siktim on gün trip attın." dedi gülerek.

"Canımı yaktın çünkü öküz."

Bir şey demeden kenardan ıslak mendil alıp yanıma geldi, her zaman yaptığı gibi kendi pislettiği yeri temizledi güzelce. Eskiden utanıyordum ama artık rutin bir şey olmuştu.

Geri çekilmeden önce muhtemelen kıpkırmızı olmuş deliğimi öptü ve ayağa kalktı. Elini bana uzattığında tuttum, beni de kaldırdı. Daha sonra kendi üzerindeki benim menimi temizledi. O kendisini temizlerken elimi kalçasına atıp okşadım.

Beraber üstümüzü giyip el ele mutfağa geçtik, cenabet gezmeye artık alışıktık. Arada bir Ömer gidip gusül abdesti alıyordu ama saatler içinde bozuluyordu zaten.

"Ne yiyelim?" dedi beni kendiyle beraber buzdolabının önüne çekip.

"Canım çok bir şey istemiyor."

"Aynen bebeğim." dedi bana aldırmadan.

Birkaç şey dolaptan çıkardı, o sırada zil çaldığında elimi bırakmadan benimle beraber kapının önüne geldi. Mercekten bakıp Akif olduğunu görünce kapıyı açtım.

Akif ayakkabısını çıkarırken ikimize baktı.

"Yeni evli çift misiniz oğlum siz, kapı açmaya bile el ele mi geliyorsunuz?" diye sordu ayakkabıları kenara bırakırken.

"Sana ne?" dedim ters ters.

"Kızdırma bebeğimi, yeni sakinleştirdim." dedi Ömer, ona göre et giren yere dert girmezmiş, dertleri böyle çözüyormuş artık.

"Sizinle işim yok, yemek yemeye geldim." dedi Akif aldırmadan.

"Zıkkım ye." dedim Ömer'le beraber mutfağa geçerken.

"Siktir göt."

"Aptal."

"Yarrak."

"Orospu çocuğu." dedim en sonunda.

"Yeter yav." dedi Ömer ikimize de kızıp, kaşları çatıldı.

Akif mutfağa geldiğinde ona ters ters baktım, Ömer yemek hazırlayacağı zaman elimi öpüp beni serbest bıraktı. Seviştikten sonra sigara içmediğimiz için mutfakta duran sigara paketinden bir dal çıkarıp dudaklarımın arasına koydum, bir tane de sevgilime verdim.

İkimizin sigarasını yakıp derin bir nefes çektim üzerime.

"Ömer," dedi Akif telefonuyla uğraşırken. "Arabayı hallettin mi?"

Ömer sigarasını içerken göz ucuyla ona baktı.

"Hallettim." dediğinde Akif kafasını kaldırıp gözlerinin içine baktı.

"Nasıl?" dedi afallayarak.

"Boşver."

"Noldu arabaya?" dedim merakla.

"Sıkıntısı vardı, çalışmıyordu." dedi Ömer sakince.

"Hem de nasıl bir sıkıntıydı." dedi Akif, bakışlarımı ona çevirdim bu sefer. Kendisine baktığımı anlayınca gözlerini bana çevirdi. "Çok ses çıkarıyordu."

"Ben kullandım hiçbir sıkıntısı yoktu?"

Bir yerden hatırlıyordum bu sohbeti sanki.

"Bebeğim," dedi Ömer uzanıp boynumdan öperken. "Sen denk gelmemişsin demek. Dolaptan domatesi çıkarır mısın?"

Sıkıntılı bir nefes alıp dolaba ilerledim ve üç tane domates çıkardım. O sırada Ömer dümdüz, düşünceli bir halde sebzeleri yıkıyordu.

Domatesi götürüp bıraktım fark etmedi bile.

Geçip masaya oturdum ve sigara içmeye devam ettim. Akif telefonda gülümseyerek konuşurken, ben de Ömer'i izledim.

İçimde garip bir sıkıntı oluşmuştu.

Sanki bugün mutlu olduğum son gündü ve pilim bitmek üzereydi.

****

Son sevişme...

Finale son 7.

BELA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin