69- GERÇEK ÖMER

44.6K 4.7K 3.4K
                                    

Mekanın tümü boşalmışken sadece bizimkiler kalmıştı. Bugün burada sabahlayacağımız belliydi çünkü ne zaman böyle bir durum olsa sabaha kadar değerlendirme yapıp, koltularda uyurduk.

Tabi şimdi tek problem koltuklar değildi, olayları anlatmam için ağzımın içine bakan arkadaşlarımdı. Hepsinin kaşları çatık, olanı biteni sorguluyorlardı.

Sivaslı bizden biraz daha uzak köşede sigarasını içiyordu, aşırı derecede öfkeli olduğunu biliyordum. Özellikle Ata'ya çünkü bir komutana, komutanına yumruk atıp küfürler etmişti.

Normal bir zamanda olsa haklı derdim ama onun dayak yemesi bir gram üzmemişti beni. Nefretim daha ağır basıyordu.

"Ee Erdal?" dedi Fatih en sonunda sabırsız bir sesle. Merak ediyorlardı çünkü onlara Ömer'i mezun olduktan sonra bir daha görmedim desem de komutanım çıkmıştı. Bunu saklama nedenimi haklı olarak merak ediyorlardı.

Boğazımı temizledim ve masanın üzerinde duran sigara paketinden bir dal çıkarıp, yakmadan önce onunla ilgilenerek, göz temasından kaçınıp konuşmaya başladım. Sivaslı gözlerini bana dikti.

"Evet, askeri birliğe teslim olduktan sonra Ömer'in komutan olduğunu gördüm. İlk başta inanamadım ama bir şekilde olmuştu." diye başladım ve sigaramı dudaklarımın arasına aldım. Yakıp derin bir nefes aldım. Beni dikkatle dinliyorlardı.

"İkimizin birbirine olan nefretini biliyorsunuz, ikimiz de bir şey kaybetmemiştik bu nefretten. Ama ben ona bir şey yapamıyordum askerliğim yanmasın diye, o da komutan olduğu için daha fazla üstüme geliyordu."

"Orospu çocuğu." dedi Ata öfkeyle.

"Tabi bazı yerlerde dayanamayıp ben de patladım, mesela bir gün odasına girip kavga ettim. Silah çekti, dövdü, hakaret etti. Uzun süre bu böyle devam etti, daha sonra askeri olduğum aklına geldi belki de, daha vicdanlı davranmaya başladı." doğruyu, törpüleyerek anlatıyordum.

Onlara Ülkücü Ömer komutan ile öpüşüp, seviştiğimi söyleyemezdim.

"Ama psikolojimi sikmişti, ettiği laflardan, orada tek hissetmemden, ilk baştaki düşmanca yaklaşımından dolayı kendimi kaybetmiştim. İlk zamanlar olmasa da sonralarda koğuş arkadaşlarımla bile konuşmamaya, sessiz olmaya başladım. Bu süre içinde size o mesajları attım, yani işte geri dönmeyeceğim başka bir yere gidip daha iyi bir hayat kuracağım falan diye düşündüm."

"Bu yüzden mi öyle şeyler yazdın?" diye sorduğunda kafamı salladım.

Göz ucuyla Sivaslıya baktığımda yalan söylediğimi anlamış gibiydi. Kaşlarını çatmıştı ama bir şey demiyordu. Yutkunup gözümü yeniden onlara çevirdim.

"Peki buraya neden gelmiş?" diye sordu Berat, buraya gelmesinin herhangi mantıklı bir açıklaması yoktu onlara göre.

"Bilmiyorum, arkadaşlarıyla ilgili bir problem olmuş." dedim yalnızca.

"O zaman iki sokak ötedeki mekana giderdi Erdal, neden buraya geliyor?" dedi Baran sorgular gibi. Kahvelerimi mavilerine diktim.

"En son düşman gibi ayrıldık, bu yüzden benim de burada olduğumu bildiğinden Akif'i göremeyince bana hesap sormaya gelmiş." dedim, ne kadar inandırıcı gelirdi bilemem.

"Hiç hesap sormaya gelmiş bir hali yoktu." diye mırıldandı Fatih.

"Dışarıda ne konuştuğumuzu siz bilmiyorsunuz çünkü, ayrıca kafası pek iyi değildi. Operasyondan çıkmıştı."

Bana kısaca baktılar ve ardından herkes düşünmeye tutuldu. Kimseden ses çıkmıyordu, şüpheli gözlerle bana bakıyorlardı ve bu çok can sıkıcıydı. Ata hariç hiçbirinin aklına onunla sevgili olma ihtimalim gelmezdi.

BELA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin