12- UYURGEZER ASKER

55.6K 5.4K 1.2K
                                    

Bir hafta dolmuştu.

Naz gittiğinden beri kanadım kırık, yüzüm asıktı. Askerliğe yeniden dönmüş gibiydim, tatilim bitmiş hayvanların içine atılmıştım.

Şimdi de koğuş nöbeti tutuyordum, eninde sonunda bu sıra bana da gelmişti. Tüm askerler uyurken onların uyurken çıkardığı iğrenç sesleri dinlemek tüm gecenin zindan gibi geçmesine sebep oluyordu.

Yanımda getirdiğim bir kitabın ortalarına gelmiştim, sırf ışık gelsin diye iki koğuşu bağlayan koridora sandalye çekip oturmuştum. Umarım kural ihlali yapmıyorumdur, gerçi sikimde bile değildi.

Siyasi bir kitap getirememiştim buraya ama sol görüşlü yazarların romanlarını getirmiştim. Kitap okumayı çok seviyordum ve telefonun olmaması problem değildi benim için.

Üzerimde bir gölge hissedince kafamı kaldırdım, bir asker gözlerinde hiçbir ifade olmadan dümdüz yürüyordu. Gözleri boşluğa dalmış gibiydi, uzun boylu bir askerdi ve aynı gulyabani gibi duruyordu şu an.

"Birader, hayırdır?" dedim ayağa kalkıp, elimdeki kitabı kenara bıraktım.

Çocuk sanki beni duymamıştı, yanımdan geçip gitti. Arkasından mal mal baktım, uyuyor muydu lan bu?

"Hop!" diye seslendim sesimi fazla yükseltmeden.

Hiç durmadan koridorun içinde ilerlemeye devam etti, harbiden uyuyordu bu çocuk. Uyurgezer olmalıydı, iyide gözleri açıktı?

Peşinden ilerlediğim sırada farklı bir ayak sesi duyunca ikinci kata çıkan merdivenlere baktım, Ömer üzerinde siyah gömlek, aynı renk pantolonla aşağı iniyordu. Bu saate kadar yukarıda çalışıyor olmalıydı, onun gittiğini düşünmüştüm.

Gözlerimiz buluştu, anında kaşları çatılırken ilk bana daha sonra da dışarı doğru çıkan askere baktı. Ne yapacağımı bilemeyerek onu bekledim.

"Noluyor asker?" diye sesini yükseltti hafifçe.

"Uyurgezer galiba komutanım, durduramadım." dedim yanıma gelen adama, beni dikkatle dinledi ve ardından dışarı çıkan askere baktı.

"Bir uyurgezerimiz eksikti." diye mırıldandı ve dışarı çıkan askerin peşinden gitti.

Sağıma soluma bakıp, bende peşinden adımladım. Normalde kızıp yanına çağırması gerekirken sakin ama büyük adımlarla hemen peşinden gidiyordu.

"Hadi o uyurgezer, sen niye peşinden gidiyorsun? Bağır, senin sesine uyanır zaten." dedim yanında ilerlerken.

"Çok akıllısın sen solcu." dedi sadece, o sırada çocuğa yaklaştı ve hafifçe kolundan tuttu.

Çocuğa bir şey mırıldandı ve kendisiyle beraber yeniden binaya çevirdi askeri, koluna girmiş çatık kaşlarıyla askeri yönlendiriyordu ama asker hâlâ uyuyordu.

"Gel aslanım, gel." dedi ama asker tabi onu duymuyordu.

Önümden geçerken bana kısaca baktı, afallasamda yeniden peşine takıldım. Koğuşa girip, boş yatakları taradı ve en sonunda onun yatağını bulunca çarşafı kenara çekip askeri yatırdı. Terliklerini eliyle çıkarıp, üzerine çarşafı örttü.

Uyuyan askerle kısaca baktı ve ardından arkasını dönüp kapıya ilerledi. İkimiz kapının önünde durduk, dönüp bana baktı.

"Sen mi nöbetçisin?" ellerini beline koymuştu.

"Evet komutanım." dedim, yeşilleri sandalyeme ve üzerindeki kitaba takıldı. Hafifçe eğilip iki parmağının ucuyla kitabın kapağını çevirip ismine ve yazarına baktı.

"Okuma böyle şeyler." dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Sana ne lan?" dedim istemsizce. Bana dönüp dişlerini sıktı.

"Dinime imanıma bana bir daha saygısızca cevap verirsen döve döve adam ederim seni." söyleyiş tarzı, bakışları aşırı ciddi ve sertti.

Cevap vermedim, haklıydı. Üniversite arkadaşım değil, komutandı. Hatta üniversitede bile arkadaşım değildi ya, neyse.

"Gidiyorum şimdi, adam akıllı tut nöbetini." dediğinde kafamı salladım.

"Emredersiniz komutanım."

O sırada telefonu çaldı, anında telefonu açıp bir iki adım benden uzaklaştı. Biriyle konuştu, konuşurken bile aşırı soğuktu.

Garip geliyordu arkadaşlarının olması, bir hayatının olması. Sanki onun yaşamında bir figüran gibiydim, oysa o benim hayat filmimde düşmanda olsa başrolü oynuyordu.

Telefonu kapattı, arkasını bile dönmeden dış kapıya ilerledi.

Birkaç dakika boş boş baktım kapıya, nefret kusmadığı zamanlarda konuşmak bile istemiyordu.

Belki de kötü biri değildi, sadece beni sevmiyordu.

BELA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin