38- KISKANÇ BOZKURT

64.9K 5.6K 4.1K
                                    

"Oğlum arkamı bir döndüm, baktım ikinci bölük silahlarını çekmiş bize bağırıyor..."

Erzincanlı kamp ateşinin altında, Kurtuluş Savaşı'nda bir askermiş gibi iki saat önce yaşadığımız anıyı anlatırken hamsi dahil diğerleri ciddiyetle dinliyordu.

"Teslim olmadım, üzerime yürüdüler." dedi Erzincanlı yeniden, Sivaslıyla göz göze geldik, göz kırpıp sırıttı ayağa kalktı ve onun oturduğu ağaç kovuğuna geçip oturdu. Bir kolunu omzuna attı.

"Sonra silahını bir doğrulttu askerlere, gözlerindeki korkuyu görecektiniz." Sivaslı onun yalanına ortak olurken daha fazla güldüm.

"Ula ne ara yaşadinuz bunlari?" hamsi çok inanmıyormuş gibiydi.

"Siz düşman askerleri tarafından yaka paça yakalanırken hamsim, lüferim." dedi Erzincanlı kafasını iki yana sallayıp, biz hariç diğerleri düşmanlar tarafından yakalanmıştı. Biz de şans eseri kurtulmuştuk. Hamsi homurdanıp önüne döndü.

"Erdal sen niye konuşmuyorsun hiç?" Diyarbakırlı sigarasını içerken sordu.

"Yorgunum ya." elimdeki küçük odunla toprağı kazırken.

"Süt gibi oğlanı gönderdik sizinle, ne yaptınız lan çocuğa?" dedi Adanalı yalandan hesap sorar gibi.

"Valla bir sikmişim." dedi Sivaslı, tam ona küfür etmek için kafamı kaldırmıştım ki ayakta duran Ömer'le göz göze geldim.

Daha doğrusu öfkeden deliye dönmüş, bizim oturduğumuz yere birazdan silahını çıkarıp bende dahil herkesi vuracak kadar öfkeli olan Ömer'le.

"Hep birden neden sigara içiyorsunuz lan! Söndürün!" aniden bağırınca uyumayan, sohbet eden  komutanlar ve albay bile bizim tarafa dönmüştü.

Ömer aniden bağırınca herkes titreyerek ayağa kalktı, sigaralar yerlere fırlatılırken herkes esas duruşa geçti. Komutan olarak değilde Ömerden korktuğum için ben de aynı vaziyette duruyordum.

"Emredersiniz komutanım!"

Ömer şu an bir şey yapamadığı için öfkeden boynundaki damarlar çıkmış vaziyette özellikle Sivaslıya bakarken, millet bakışlarını yere indirmiş göz göze gelmemeye çalışıyordu. Ben bile korkmuştum amına koyayım.

Allah'ım inşallah kendini kaybetmez, yoksa bu kurtlar sofrasından sağ çıkamayız.

Burnundan solurken bana döndü, korkuyla kıpırdandım.

"Korkmaz," dedi sert sesiyle soyadımı söyleyip. "Yürü benimle, araçtan eşyaları alacaksın."

"Emredersiniz komutanım." bağıramamıştım bile.

Ömer onlara son kez öldürücü bakışlarını yollayıp önüne döndüğünde herkes derin bir nefes aldı, Hamsinin korkudan eli titriyordu.

Yanlarından geçip giderken ilk defa beni onunla yalnız bırakmasınlar istemiştim, üniversitede dövüştüğümüz zamanlarda sinirli oluyordu tamam ama bu kadar cinnet geçiren halini ilk defa görüyordum.

"Sesini çıkarma, bir şey deme şimdi zamanı değil." Erzincanlı yanından geçerken, aramızdaki husumeti bildiği için ona terslenmemem için beni uyardı.

"Tamam tamam."

Ömer'in arkasından gidip, askerlerin olduğu yerden uzaklaşırken ona yetişmek bile istemiyordum. Ama o gözden kaybolduğumuz an aniden bana döndü ve üzerime yürüdü.

"Erdal," dedi öldürücü bir sakinlikle, yeşilleri öfkeden kıpkırmızı olmuştu. "Seninle nasıl böyle konuşabiliyorlar?"

Tam dibimde durup bana hesap sorduğunda gözlerimi elimle kapatıp arkamı dönmek istedim. Çok fazla korkunç duruyordu.

BELA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin