112- MELİH'İN ÖMER SEVDASI?

Start from the beginning
                                    

"O şerefsizmiş, aldırma sen." dedim heyecanla, ben de ona söyleyebilirdim o zaman biseksüel olduğumu. Bu çocuk harbiden benim ruh ikizim gibiydi.

"Evet, şimdi de sana söylemek zorunda kaldım çünkü yine birine aşık oldum." dedi gülümseyerek.

"Oha," dedim yerimde doğrulup tamamen ona döndüm, bacağımı kalçamın arasına aldım. Gülümseyerek yüzüne baktım "Kime lan?"

Duraksadı, dudağını kemirdi.

"Ömer'e." gülüşüm yüzümde asılı kaldı.

"Hangi Ömer?" dedim, kafamda sela sesleri yükseldi.

"Ömer Komutana." dedi çekingen bir sesle.

Birkaç saniye yüzüne baktım, ardından dudağımın kenarı kıvrıldı. Ve büyük bir kahkaha attım.

Melih bana şokla bakarken, gülmeye devam ettim. Galiba sinir krizi geçiriyordum.

"Ömer'e..." dedim bacağımı koltuktan sarkıtıp, vücudumu eğerken sigara elimden düşecek gibi olunca Melih korkuyla elimden aldı. Gülmekten karnım ağrımaya, parmak uçlarım karıncalanmaya başlamıştı.

"Erdal, iyi misin oğlum?" dedi Melih sırtıma dokunup. Aniden bana temas etmesini istemedim, kendimi geri çektim. Gülüşüm aniden soldu, halıya bakıp derin nefesler alırken dilimi köpek dişimin üzerinde gezdirdim, arada bir gülmeye yakın ses çıkarıp kendimi durduruyordum.

"Erdal..." dedi Melih korku dolu bir sesle.

Kollarımı diz kapağımın üzerine yaslamışken kafamı kaldırmadan, dilim dişimin üzerindeyken ona baktım.

Soluk alışverişlerimi düzene sokmaya çalışırken, gözlerindeki korkuyu görünce dudaklarımı birbirine bastırıp vücudumu dikleştirdim.

Sinirliyim ama Melih'e değildi, daha doğrusu onun yüzünden sinirliydim ama hiçbir şeyden haberi yoktu.

Eğer şimdi ona Ömer benimle sevgili dersem, nasıl bir tepki vereceğini kestiremiyordum. Öyle ani bir itiraftıydı ki, ne yapacağımı bilmiyordum. Bir yandan kardeşim dediğim adam, diğer yandan sevgilim.

Melih'in dolu dolu olan gözleri sinirimi yavaşça yatıştırdı.

"Ömer'e mi aşıksın?" diye sordum yeniden, gülmemek için kendimi zor tuttum.

"Olmasa mıydım?" emin olamayarak benim bu deli halime baktı.

Kafamı iki yana sallayıp güldüm.

"Yok, aklıma onun sevgilisi olduğu gelince güldüm." dediğimde yüzü asıldı.

"Sevgilisi mi var?" kafamı salladım.

"Evet, hem de baya ciddiler." diye atıldım hemen.

Sevgilisi benim diyemiyordum, şu an bu evden nasıl çıkacağımı bile bilmiyordum.

"Ama hiç sevgilisi var gibi durmuyordu." dedi önüne bakarken, dilimi ısırdım.

"Sevgilisi olanlar nasıl duruyor Melih?" sesim istemsizce sinirli çıktı.

"Ne bileyim bizden başka kimseyle konuşmuyordu hiç." dedi düşünceli bir sesle.

"Orası onlara kalmış ama sevgilisi var. Muhtemelen homofobikte kendisi." deyiverdim birden.

Bakışlarını bana çevirdi.

"Niye hep kötü haberleri veriyorsun ki şerefsiz?" üzgün çıkan bir sesle konuştu. Sıkıntılı bir nefes aldım.

"Söylüyorum ki ondan uzak dur, yoksa başına dert almış olursun. Mehmet Bey'i falan da tanıyor, yani en iyisi uzak durman."

Bir şey demedi.

"Uzak dur." dedim yeniden.

Yine bir şey demedi.

"Uzak dur lan." dedim bu sefer kendime engel olamayıp.

"Tamam." dedi yalnızca.

"İyi." dedim geriye yaslanıp.

Soluk alışverişlerim düzene binerken, hâlâ sinirli hissediyordum. Bu evde durdukça kardeşim dediğim adamı kıracağımı anlayıp ayağa kalktım, eve gidip düşünmem gerekiyordu.

"Eve gideyim ben, Akif bize gelecekti kapıda kalır." sadece kafasını salladı, üzgün duruyordu.

Bakışlarımı ondan çekip anahtarı alarak dışarı attım kendimi.

Sıkılı dişlerimle apartmandan çıkıp, arabaya ilerledim.

Delirmek üzereydim.

Delirecektim belki de.

***

Melih: Aşık oldum

Erdal:

Melih: Ama Ömer'e

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Melih: Ama Ömer'e.

Erdal:

Erdal:

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
BELA Where stories live. Discover now