"Kendi internetin neden açık değil?" diye sordum.

"Açık değil mi?" diye sordu uzanıp bakarken, sanki ne anlayacaktı saf salak.

"Bekle." deyip faturasına baktım, daha bir dolu interneti vardı. Ayarlara girip kendi telefonumda uyguladığım işlemi yaptıktan sonra yeniden interneti açtım, bu sefer oldu.

Attığı fotoğrafı açtım, askeriyede kucağıma aldığım mavi gözlü çocuktu. İstemsizce gülümsedim, çok tatlı bir fotoğraftı. Gözlerimi zorla ekrandan alıp beni izleyen adama verdim telefonu. Ekrana kısık gözleriyle baktı ve ardından gülümsedi. Yeğenini çok seviyor olmalıydı.

Güzel bir baba olurdu. Ben olmasaydım.

İçime bir hüzün doldu, benim baba olma gibi bir hayalim yoktu ama belki de o bunu isterdi.

"Bir görüntülü arayıp geleyim." dedi Ömer ayağa kalkıp.

"Biliyor musun görüntülü aramayı, arayayım mı?" dediğimde gömleğini düzeltirken ters ters baktı.

"Abartma solcu." dedi az önce fotoğrafı indiripte açamayan hödük.

"Tamam, tamam." dedim uğraşmayıp, insanı eksikliklerinden vurmak benim raconuma tersti.

Ömer gittiğinde geriye yaslandım ve ortamdaki muhabbete odaklandım.

"Ankaralı sen yarın kaçta gideceksin?" dedi Sivaslı bir sigara yakmış, yayvanca otururken onu içiyordu.

"Yarın akşam dokuzda." dediğinde Sivaslı kafasını salladı.

"Yarın muhtemelen seni ben götüreceğim, numaramı al sıkıntı olduğunda beni ararsın." dedi Akif telefonunu çıkarıp.

"He olur gardaş, saol." dedi Ankaralı telefonunu açıp.

Ankaralı telefon numarasını verirken Akif hızlı bir şekilde girdi, ardından çaldırdı ve kapattı. Daha sonra kafasını diğerlerine çevirdi. Sivaslı onun yüzüne bakmayı reddedip öndeki sehpaya bakıyordu.

"Sizin de numaralarınız yok bende, isterseniz siz de verin." dedi Akif, ses tonunda bile şerefsizlik vardı.

Erzincalı hiç düşünmeden numarasını verdi, Akif hızlı hızlı girip çaldırdı ve kapattı. Hâlâ telefonla oynarken kafasını kaldırıp Sivaslıya bakmadı. İki numarayı alırken gayet normaldi ama şimdi gerilmiş gibiydi.

"Sıfır beş yüz..." dedi, ses tonu o kadar nazik, yumuşak ve utangaç çıktı ki kaşlarım çatıldı. Numarasını yazmak için devamını soruyordu.

Sivaslı kısaca ona baktı, öne eğilip sigarasının külünü küllüğe bıraktı ve yerine döndü.

Numarasını söylediğinde Akif hızla girdi, ardından çaldırdı. Hiçbirini direkt kaydetmeyen adam hızla onun numarasını kaydetti.

Şerefsiz.

Dakikalar sonra Ömer içeri geldi, biraz mutlu görünüyordu yeğeniyle konuştuğu için. Akif o gelince bakışlarını sevgilime çevirdi.

"Yarın erkenden çıkacağız diye gitmiyorum eve, burada kalayım yer boşalmışken."

"Kal oğlum," dedi Ömer omuz silkip. "Niye soruyorsun?"

"Yer yok?" dedim biraz abartılı bir şekilde. Akif bana dönünce kaşlarını çatacak gibi oldu.

"Biriyle sıkışırız yatarız." dedi sadece.

"Biliyorsun ben kimseyle yatamıyorum, yoksa yanıma gelirdin." dedi Ömer, ben hariç kimseyle yatamıyordu doğru.

Neyse bunun için sonrasında hava atacaktım.

BELA Where stories live. Discover now