6- EĞİTİM

58.4K 5.3K 1.5K
                                    

"Hızlı, hızlı!"

Komutanlar aynı şeyi iki kere tekrarlamazsa anlamıyormuşuz gibi davranıyorlardı. Hep beraber eğitim alanında koşarken, yukarıdaki güneş beynimizi akıtmak için daha da baskı yapıyordu.

Toprak alanda üç beş kişi dinç, diğerleri nefes nefese kalmış ve patates çuvalı gibi yere yapışmaya yakın koşuyorduk. Başımızda en disiplinli başçavuş vardı ve iki dakika dinlenmemize izin vermiyordu.

"Şimdi, hemen demirlerin olduğu kısıma geçip vücudunuzu kullanarak diğer tarafa geçiyorsunuz." kafamı kaldırıp çavuşun dediği demire baktım ve hızlı adımlarımı yavaşlatmak zorunda kaldım.

Sikeyim, burası baya yüksekti ve benim yükseklik korkum vardı.

"Noldu Usain Bolt, tıkandın mı?" Erzincanlı gülerek yanımdan geçti gitti, hızlı koşmamdan bahsediyordu.

"Tıkanmadım da boku yedim herhalde." diye mırıldandım, bende adımlarca geride olan kişiler önüme geçti.

Nefes nefese başçavuşu gözüme kestirdim ve ardından çaktırmamaya çalışarak yanına gittim. Çavuş atlamaya başlayan, daha doğrusu çalışan askerlere öldürücü bir bakış atıyordu.

"Komutanım," dedim yanına geçip.

"Ne var?" diye sordu, dönüp bana baktı.

"Sizden rica etsem, bu engeli atlamadan geçebilir miyim? Yükseklik korkum var ve gerçekten dayanabileceğim bir şey olsa bunu sizden istemezdim."

Başçavuş uzun uzun beni süzdü, neredeyse onunla beraber koşuyorduk ve şınavlarda bana hep gözünü benim üzerime dikip rekor denemesi yapar gibi başımdan ayrılmıyordu. Yani bahane üretmeğimi anlayabilirdi.

"İyi, geç kenara." dedi sertçe, çenesinin ucuyla kenarı gösterirken.

Gülümseyerek kafamı salladım ve ardından gitmek için arkamı döndüğüm sırada demirlerin ötesinde Ömer'i gördüm, güneş gözlüğünü takmış yanında kendisinden alt rütbede koruma niyetine gezdirdiği askerle zebani gibi duruyordu.

Gözlerimi başka yöne çevirdim ve demirin ötesine geçtim ama bana baktığını biliyordum. Zaten saniyeler içinde seslendi.

"Asker," derin bir nefes alıp ona döndüm. "Nereye? Atladın mı engelden?"

"Başçavuştan izin aldım, yükseklik korkum olduğu için atlamayacağım komutanım."

Yükseklik korkumun olduğunu biliyordu, kavga sırasında şahit olduğuna emindim.

"Geç karşıya." dedi umursamazca, gitmemek için yüzüne bakarken başçavuş gelip kendinden yüksek rütbeli komutan emrettiği için beni gitmem için uyardı.

İçimden bir küfür mırıldanıp tek tük askerin kaldığı engelin önüne geldim ve sıram geldiğinde büyük bir öfkeyle yukarı tırmandım. Ömer beni karşı taraftan sakince izliyordu. Diğer askerler ise öteki engele koşmaya başlamıştı bile.

Yukarı tırmandıkça başım dönmeye başladı, en üst kısıma geldiğimde öfkem yerini korkuya bırakmış, ne tarafa gitsem saniyesinde düşeceğimi hissediyordum.

"Solcu kesiminin cesaretsiz, korkak olduğunu bilirdim ama böyle tırsak olduğunu düşünmezdim." yanındaki asker, başçavuş dışında dediklerini kimse duymuyordu.

"Cesareti olmayan insan siktiğimin devrim sevdasına da kapılamaz öyle değil mi? Yüksekten korkan insan, gözünü en tepeye dikmez."

Dişlerimi sıktım, demiri öyle sıkı tutuyordum ki bütün damarlarım ortaya çıkmıştı. Burnumdan soluk alıp veriyordum, sinirden ve birazda yüksekten dolayı titriyordum.

"Atla!" diye bağırdı en sonunda sert bir şekilde.

Yutkundum, demiri sağ elimle tutup elimi hiç kaldırmadan bedenimi diğer köşeye attım. Bacaklarım aşağı doğru sallanırken artık korkuma yenik düşüp, mecburen kendimi yere bıraktım.

Onun ayağının dibine düştüğümde bedenimin altında kalan sol kolumla yüzümü buruşturdum. Yanındaki asker irkildi ve bana doğru bir adım attı ama Ömer istifini bozmadı.

"Aferin asker, aferin." dedi dalga geçer gibi. Kafamı kaldırıp öfkeyle yüzüne baktım, acıdan ayağa kalkamıyordum ama ağzımı bile açmıyordum.

"İyi misin asker?" diye sordu başçavuş yanıma gelip, ona da cevap vermedim. Ağzımı açtığım an acıyla inleyeceğimden emindim.

"Akyüz!" diye bağırdı Erzincanlının soyadını söyleyerek, Erzincanlı arkada olanların farkında bile değildi. Bize döndüğü an gözleri irileşti ve yanıma koştu.

"Emredin komutanım!" dedi ama gözleri benim üzerimdeydi. Sağ elimle yerden destek alıp bedenimi kaldırdım.

"Arkadaşını revire götür."

"Emredersiniz komutanım!"

Erzincanlı gelip kalkmama yardımcı oldu, Ömer ise hiçbir ifade olmadan beni izliyordu.

Ona öfkeli bir bakış atıp yanından ayrıldım, şimdi gözlerim yine dolu dolu olmuştu.

Duygusallığımı sikeyim.

BELA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin