31. BÖLÜM, Kalp Ağrıları

Start from the beginning
                                    

"Sen, kusursuz Leo Lionell, benden şans mı istiyorsun? Af da dilersen şokumdan şurada bayılırım!"

Leo kaşlarını çattı. "Şans da af da dilemiyorum. Sadece bebeği sağ salim doğur, onu kollarıma ver, senden tek isteğim bu. Onu yaşatmak istiyorum, yeniden yaşamak için bir sebep istiyorum, bana bunu ver."

Adriana, "Hekimbaşını duymadın mı artık yaşayacak. Sen oğluna isim düşünmeye başla."

"Doğduğunda düşüneceğim."

"Şans dedin, beni yeniden isteyecek misin? Karın olarak, yatağımı, aşkımı, bağlılığımı..."

"Bana bunları verecek misin?"

"Ben sordum Leo. Unutma prens unvanını sana babandan önce ben verdim."

Leo bu konuşmanın nereye gideceğini biliyor ve gittiği yerden nefret ediyordu. Neredeyse dokuz yıllık evliliğinde, karısının ailesinin kendisininkinden üstün konumda olmasıyla ilgili sayısız laf işitmiş ve baskı görmüştü. Tartışmaktan çekinmiyordu artık kaşarlanmışlardı.

"Sen prens unvanının Leo Lionell olmaktan daha az şey olduğunu hiç anlamamışsın. Ben Savaş lorduyum ki bu çoğu zaman bütün unvanlardan değerlidir."

"Savaşçı dediğin nedir ki kanlı bir katil ve kasap, hah!"

"Sen bana evlenme teklif ederken ne olduğumu çok iyi biliyordun, sonradan yanımda sönük kaldığın için benim değerimi göz ardı etmeyi seçtin."

"Tanrı aşkına ben doğuştan prensesim, yeryüzündeki en asil kana mensubum, benim atalarım Gök Tanrının öz oğulları!"

"Doğuştan prenses olsan ne olur, sen elinden hiçbir iş gelmeyen zavallının tekisin, ailen beş parasızdı, kendini bi bok sanan beceriksiz ve yozlaşmış zavallılardan ibaretti. "

"Kendini çok önemsiyorsun, benden önce adını bilen yoktu, benimle evliliğin sana büyük bir ün getirdi."

Leo başını hızlıca iki yana salladı. "Sen kendini bu aptalca inkârlarla tatmin et Adriana, gerçek şu ki... Senin aşkın tükendi ve geri kalanın da, aşkın olmadan benim işime yaramaz. Seninle yaşadığım en kötü şey neydi biliyor musun? Kendime olan saygımı yitirdim! Beni kahrolası bir berduşa çevirdin. Seni yeniden istemiyorum. Bebek doğsa da doğmasa da..."

"En sevdiğim yanın gerçekçi olman Leo, ben de seni asla istemiyorum! Senden kurtulmanın yolunu bulacağım."

"Bu bebeği istemeseydin çoktan kurtulmuştun, niye sürtük ablanın dolduruşuyla koynuma girdin ki... Bak şimdi seni kollayan kimse yok!"

Adriana onu hiç dinlemiyormuş gibi dalgın halde ayna karşısında saçlarını taramakla meşguldü. Kocasının feci ithamları karşısında susuyordu çünkü güvendiği dağın hala arkasında olduğuna inanıyor, gizli yazışmalarla oğlunun ve kendisinin güneyden baba evine kaçacağı günü sabırla beklerken ağlarını örüyordu.

Adam odadan çıkmadan sakince seslendi. "İsmi Raul olsun mu?"

Leo durup kaşlarını kaldırarak bir an baktı, dudak büktü. "Olur." Dedi ağız ucuyla. "Dinlen. Az kaldı." deyip odadan çıktı.

Hekimbaşından duydukları bile keyfini yerine getirmemişti, biraz dua etmek ve tütsü yakıp gevşemek için şehrin en yüksek tepesindeki büyük şaman evine gitti. Yalnız başına dua edip tütsülerini yaktıktan sonra yanına gelip hal hatır soran Baş Şaman ile konuştu.

"Gök Tanrı benim yanımda değil mi şaman? Neden benim çocuğum olmuyor, neden yaşamıyorlar?"

"Siz seçilmiş kana mensupsunuz prens Leo, haneniz tüm halkların koruyucusudur. Siz de Gök Tanrı'nın öz oğullarından yakutların soyundan gelen bilge kişisiniz. Ellerinize insanüstü bir güç bahşedildi, varlığınız halklar üzerinde şanstır."

KILIÇ MAKAMI - TamamlandıWhere stories live. Discover now