Hamse Aşera "Beyaz Işıklı Sokak Lambası ve Sen"

654 72 284
                                    

Yavaş adımlarla bakışları ayaklarında odasına vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yavaş adımlarla bakışları ayaklarında odasına vardı. Odanın kapısını kapatır kapatmaz kendini, kapının önüne bırakmaya meyyili ayaklarına, dur diyemedi. Neydi bu ayaklarının dahi taşıyamadığı yük? Yüreğine döndü ve fısıldadı. "Nedir bu denli yanışın? " Yüreğinden ses seda çıkmazken ruhu usulca oturdu adamın yanına. Oluşan bu bilinmezlik havasını, bir şiirin iki mısrasını hatırlatarak dağıttı, adamın dudaklarından o şiirin iki mısrası döküldü ama tam o an, tam o an adam hakikati anladı, ruhunun kaleminden firar eden şiirlerin sebebini anladı.

"Şaşırdım kaldım işte
Bilmem ki nemsin.
Bazen kız kardeşimsin
Bazen öp öz annemsin...

💐

Gök lacivertti bugün, siyahla yoldaş olan bir lacivert. Elem ruhum da katre katre var olurken, elim telefonuma gitti, notlar kısmına girdim, neden bilmiyorum, sayfayı karıştırırken yazdığım satırlara takıldı gözlerim. Bir an şaşırdım, daha bundan kaç ay evvel, anlık olarak yazdığım cümleler de dolandı durdu gözlerim.

"Seni tanımak en büyük şansım iken sevmek, o büyük kelimesine devrim yaptı. Yepyeni bir krallık kurdu sahipsiz gönül ülkelerimde."

"Bugün uzaktan gördüm seni, atöleye de nasıl yorulduğunu çok işittim ve gördüm ki onca yorgunluğuna rağmen, o an sırf mahalleli çocuklar ısrar etti diye, hayır diyemedin onlara, oynadın dakikalarca. Terledin, koşturdun, belki sıkıldın ama devam ettin oynamaya, bir çocuğum kalbi incinmesin diyeydi tüm adımların. Ne denemeli sana bilmem..
Bilmem, bilmem."

O çok başkaydı, Muhammed Enis hep başkaydı. Onunla aynı sokak da yürüdüğünüz de hissederdiniz bunu, mesela hiç oturup sohbet etmedim onunla, saatlerce izleyemedim yüzünü ama bildim ki onun sohbeti herkesinkinden güzeldi, onun yüzü şu an yaşayan her ademoğlundan daha güzel ve eşsizdi. Görmedim tüm insanları, ben sadece onu bildim ve yetti. Onu ruhuma ilmek ilmek işlememe yetti.

Duyuyorduk mahalleliden güzel ahlakını, kelamlarını. Ben, onun inancının gereği yaşamasını övmüyorum, bu zaten olması gerekendir, bir erkeğin gözlerini namahremden sakınması normal olandır, benim her detayına ruhumu kaptırdığım husus, bakışlarının derinliğiydi, konuşmalarının yeni kozasından çıkan bir kelebek misali güzel olmasıydı, hali ve ahlakının hepimizi kıskandıracak türden olmasıydı.

Anılar defterini, gözyaşı tohumları ve buruk tebessüm rüzgarıylarıyla kapattım.Gözlerimi yumdum ve düşündüm. Aslında aklımın kuytu köşelerinden hiç çıkmayan o meseleyi düşündüm. Rüyamı düşündüm ve durdum.

Rümeysa şu an nasıldı?

Üşüyor muydu avuçları?

Cennet bahçelerini izliyor muydu?

Bizi özlüyor muydu?

Bunları düşünmek beni acıdan duvarlarla örülmüş kalelere hapsetti. Dahasını da düşündüm. Gördüğüm o rüyanın manası neydi? Düşündükçe boğazıma bir yumru oturdu, ağlamaktan harap olan gözlerim daha da ağrıdı. Bu sırada aniden hapşırmamla cebimde peçete aradım ve bulamadım. Bu sabah hafif kırgınlık hissederek uyanmıştım, sebebini anlamadım ama ruhum oluk oluk kanarken basit bir üşütmeyle ilgilenmedim.

CÜDÂ | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin