İsnâ Aşara - "Aşk Risalesi"

796 82 190
                                    

Elâları gözlerimi bulurken teni hala tenimde, elleri ellerimdeydi

Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.

Elâları gözlerimi bulurken teni hala tenimde, elleri ellerimdeydi.

Ve ruhum döndü baktı onca anısına.
Çıkardı kalemini ve yazdı sayfalarca.
"Sen benim gecem de doğan güneşim, gündüzümü aydınlatan yıldızımsın.
Ve ellin değerken elime, avucundan kayan yıldıza şahit oldum. Gözlerim büyülendi, menekşelerim yeşerdi.
Ve şu an ki bu sevdamın en büyük şahidi oldu...
Bense fısıldadım avucundan sıyrılıp kalbime kayan yıldıza.
Bin bir Hoş geldin.
Bin bir sefa geldin..."

Bir ateş yandı karanlık girdabımın vuslatında. Gözlerim kamaştı görüntüsünden. Sonra birden kalbime sıçradı o ateş, yandım, yandıkça kavruldum Ham sevdam pişerken o ateşin üzerinde, ben dona kalmıştım. Anlamlandıramıyordum, bu an gerçek miydi? Bu sinemi ve dahi avucumu yakan ateş onun teni miydi?
Onun elâlarına takılan gözlerim ve benim gözlerime takılan elâları bu anı devam ettirirse o ateş karanlık girdabımı aydınlatmayacak ikimizi de yakacaktı. Karanlık bir girdapta ıssız kalmışken küllerimizi bulacaktı sevdiklerimiz. Döndüm ve fısıldadım onun ruhuna "Ben varsın yanayım ama senin canına değen taş ben de mızraktır Muhammed Enis. Sana kıvılcım değse ben korlarda yanarım."

Gözlerimden süzülen kovalarca suyla söndürdüm o ateşi, aydınlığı. Aniden çektim ellerimi. O da benimle aynı an da çekti. O an unutmak istedim tüm eskileri ama hatırlattı bana gözleri, dile gelen elalarının sesini dinledim. "Uzak dur." der gibiydi gözleri. Öylece kalakaldım karşısında, tek bir kelam dökülemedi dilimden, gözümden... O da karşılık olarak gözlerini gözlerimden çekti, yana döndü ve derince yutkundu.

O sırada hala onu izliyor oluşumu fark edip önüme döndüm. Bu sırada halimizi gözünden kaçırmayan kız konuşmaya başladı. "E siz evlenmediniz mi? Neden bıraktınız ellerinizi?" Sorusuyla gözlerim yumuldu elemden, dolmuşlardı da şüphesiz. Kendimi topaladım, dizlerime çömeldim, onun boyuna indim. Kulağına eğildim ve fısıldamaya başladım. "Çok soğuktu elleri, üşüdüm." Elini ağzına götürerek kıkırdadı. "E sen ısıtsaydın." Söylediğiyle üzerime buz gibi sular döküldü, işte bu sefer gerçekten üşüdüm, kendimi toparlayıp elemle fısıldadım. "Beni de üşütürdü." Aslında nasıl da gelişi güzel bir sözdü ama o sözler bağrımdaki bataklıklara saplandı.  O sırada küçük kızın dikkati dağıldı, kendisine seslenen arkadaşına doğru koştu.

O gittikten sonra ben yavaşça ayağa kalktım ve biz öylece durmaya devam ettik, hala yan yanaydık, ne yapacağımı bilemezken Muhammed Enis'in bana doğru döndüğünü hissettim. Ben de o tarafa döndüm, başımı kaldırdığımda hissim kendini doğruladı. Bakışları yerdeydi, sesi normal bir tondaydı. "Islandın, Gülce'nin kıyafetlerinden alabilirsin."  Sesim kısık çıkarken yanıtladım. "Alırım." Ayaklarımın yeri sabitken onun adım seslerini işittim, gözlerimi kaldırdım, içeri doğru yürüdüğünü gördüm. O her bir adım atıp uzaklaştıkça sinemdeki ateş harlandı, yürüyüşü o ateşi arttıran pervaneler oldu. Sesim soluğum çıkmadı, dolan gözlerimle tenime değen tenini, avucumu diğer elimin içine haps ettim. Parmaklarımı o kısım da gezdirdim. Yanaklarımdan birer birer firar eden yaşları fark edince hızla gözlerimi sildim.

CÜDÂ | TamamlandıNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ