9 (pt. 1)

1.5K 137 20
                                    

Tamam, bu işe yaramıyordu.

Harry tam bir buçuk saattir yürüyüp duruyordu, ve hala hiç bir yere vardığı yoktu.

Etrafına bakındı. Güzel. Louis'nin evinin absürd bir yerde olduğunu kendisi de anlamıştı zaten, sadece koca bir ormanın hemen dışında olacağını tahmin etmemişti.

Oflayarak bir kayanın üzerine oturdu, ve nefesini verdi. Olmuyordu işte. Siniri geçmiyordu. Bir buçuk saat olmuştu, ama siniri hala geçmemişti.

Yani pekala, Louis ile aralarındaki ilişkiye bir isim ya da bir şey vermemişlerdi ama… Louis bilmeliydi işte. Lanet olsun, o… o evli bile olabilirdi. Harry onu hiç işteyken veya mesleği hakkında konuşurken duymamıştı, yani o evi başka nasıl almış olabilirdi ki? Lanet, lanet, lanet.

Harry kesik nefeslerle ayağa kalktı.

Titremesi sinirinden mi, yoksa soğuktan mı bilmiyordu. Giyecek bir cekedi vardı tabii ki, ama cekedi onu sadece daha da daraltacaktı. Düşünmekten başı ağrımıştı artık. Louis’nin ona yaptığı haksızlıktı, ve işin kötüsü Harry o eve geri dönüp Louis’yi biraz daha öpmek istiyordu.

Kendini bir salak gibi hissediyordu, tam bir salak. Louis’nin oyuncağıydı o demek, ne kadar da güzel. Louis’nin erkek oyuncağı. Kocası evde yokken eve atabileceği bir adamdan başka bir şey değil. Oysa… o sanmıştı ki… belki Louis’yle aralarında gerçek bir şey olabilirdi. Aşk değil belki, çünkü Harry aşk denen şeyin bir pazarlama kaynağından ve göz boyamadan başka bir şey olmadığını çoktan öğrenmişti, ama belki , hiç değilse o tadı Louis’de bulabileceğini düşünmüştü. Bulabilirlerdi. Birlikte.
 
Her neyse.

Sonuç olarak o bir oyuncaktan fazlası değildi, ve şimdi bu özelliğini bile kaybetmişti.

Umarım onu yakalar, diye düşündü Harry. O kocası olacak pezevenk her kimse, umarım Louis iş başındayken onu bir güzel basar.

Harry, Louis’nin bir başkasıyla ‘iş başında’ olduğu düşüncesiyle hışımla önündeki ağaçlardan birine yumruğunu geçirdi. Salak, salak, salak.

Belki de Louis’yi elde edebilirdi. Onu kendisini tercih etmeye ikna edebilirdi, değil mi? Kocası muhtemelen yaşlı adamın tekiydi zaten, bu yüzden Harry onu elde edebilirdi.

“Siktir!” diye bağırdı Harry başını dayadığı çam ağacına bir yumruk daha geçirerek. Louis onu asla tercih etmezdi. O lüks, koca evden çıkıp Harry’i küçük müzik dükkanına doğru takip etmezdi. Louis’ye sunacak hiçbir şeyi yoktu ki, Louis onu neden tercih etsindi?

Harry derin bir nefes aldı. Aldı, çünkü bu kadar saçma sapan bir mesele yüzünden ağlayıp üzülmeyecekti. O ağlamazdı, o kadar. Hele ki birinin - lanet olsun, metresi çıktığı için hayatta ağlamazdı. Çünkü, merhaba, o Louis’ye aşık falan değildi.

Onun arkasından zavallı, liseli bir kız gibi ağlamayacaktı tabii ki de.

Sinirle yanağından süzülen tek damla yaşı koluyla sildi. Boğazında oluşan o yumruyu yutkunarak bastırmaya çalıştı. Ama hayır, yumru da yerini korudu, karnında hissettiği o iğrenç boşluk da.

Etrafına bakındı. Gece çökmeye başlamıştı bile, sıcak nefesinin havada yarattığı beyazlığın gecenin karanlığıyla yarattığı kontrast, artık daha da belirgindi. Harry keskin bir kahkaha attı.

Çünkü komikti, değil mi? O kendi annesi dışında hiç kimse için pek bir şey hissetmezdi, ve daha saatler önce kendisine aşkın saçmalığından bahsettiği adam için bu hale gelmişti.

Kafasını eğdiği yerden kaldırıp elini alnının üzerine tuttu. Başı dönüyordu. Göz kapakları her açılıp kapandığında ağırlaşıyordu, ve son birkaç dakikada yavaşlayan nefesi, hızlanmaya başlamıştı.

Burnunu Louis’nin tatlı kokusu doldurmaya başlamıştı. Pozisyonunu düzeltip arkasındaki ağaca sırtını yasladı.

Her şey dönüyordu, acaba dünya mıydı bu dönen, yoksa kendisi mi? Gömleğinin ince kumaşının altından sırtına batan ağacı hala hissedebiliyordu oysaki.

Birden hiçbir şey görememeye başladı, her şey kararmıştı. Gözlerini yumduğunu hatırlamıyordu bile oysaki. Aynı anda hem her şeyi, hem de hiçbir şeyi hissedememeye başlamıştı.

Soğuk havaya karışan sıcak nefesini hissedebiliyordu, ama bacakları hissizleşmeye başlamıştı. Oynatamıyordu onları. Çaresizce elinin altındaki sararmış çimenlere tutunmaya çalıştı, tutunabileceği herhangi bir şey.

Alnından aşağı akan soğuk ter damlasını hissedebiliyordu sıcak teninde. Yardım için bağırmak istedi, ama ağzından çıkan sadece boğuk bir inlemeydi.

Bir süre sonra hissedebildiği tek şey, burnunu dolduran tatlı koku oldu.

~*~

Hey, bugün için üzgünüm. Babam eve birilerini getimeme karşıdır da, ne yapacağımı bilemedim.

Louis bu mesajı yazıp Harry’e göndereli tam üç saat olmuştu, ve Harry’den hala bir cevap gelmemişti. Louis endişeyle dudağını dişledi. Harry normalde en fazla yarım saate cevap verirdi.

Belki de fazla endişeleniyordu. Harry bir alfaydı, kendi başının çaresine elbet bakabilirdi.

Zayıf bir alfa, Simon’ın sesi kulaklarında yankılandı.

Louis oturduğu yerde huzursuzca kıpırdandı. Harry kendi başının çaresine bakardı.
        
Ama kendisine bakamıyor, diye hatırlattı kafasındaki ses. Onu ölmekten kurtarmak için seçilmedin mi zaten, bay-akıllı/çok bilmiş?

Harry bir alfa, diye diretti Louis kafasındaki sese, tırnaklarından birini kemirirken. O bir alfa.

O akşam sahilde çekilen tetiğin sesi Louis’nin kulaklarında yerini bulunca Louis çabucak ayaklandı, ve terleyen ellerini pantolonlarına sürdü.

Yutkundu. Midesindeki bulantı hiç iyiye haberci değildi. O hissederdi böyle şeyleri.
Sadece Harry iyi mi diye bir kontrol edebilirdi, değil mi? Yani, bunda bir sorun yoktu. Sadece kontrol edecekti o. Sonuçta işinin bir gereğiydi bu.

Louis girişteki askılıktan cekedini kapıp, telefonunu dar pantolonlarının cebine sıkıştırırdı. Cekedi üzerine geçirirken bir yandan ayakkabılarını giymeye çalışıyor, bir yandan da kapıyı açmaya
çabalıyordu.

Kendini evin kapısını kitlemeden arabasına attı. Harry iyiydi. Olmak zorundaydı.

~*~

Harry’nin başı ağrıyordu. Fakat normal bir baş ağrısı değildi bu. Şu akşamdan kalma baş ağrılarından bile beterdi. Başındaki şu zonklama bitmezse başı her an çatlayabilirdi. Bir de şu… şu bunaltıcı, daraltıcı sıcaklık. Harry bir yangının ortasında olmalıydı herhalde, çünkü başındaki ağrıyı ve tenindeki şu alev alev hissi açıklayacak tek şey bir yangındı.

“Merhaba,”
_____________________________________________________________
Selamm, bir süredir yüklemediğimin farkındayım, sorry :( Ama hey, bir bölüm daha gelecek, yayy! İkinciyi birkaç saate yüklerim? Idk. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum ^.^ x

How To Save A Life (Larry Stylinson)Where stories live. Discover now