Rose-colored boy¹⁹

Start from the beginning
                                    

"Eric, sen ejderhasın ve alevlerini Rosé geldiğinde çıkaracaksın. O yüzden yerine otur."

Küçük çocuk yerine oturdu. Beni sevmediğini biliyordum, bunu bana fazlasıyla hissettiriyordu. Ama Rosé için her şeyi yapması büyük bir avantajdı.

İç çektim derin bir nefes alırken ve burnumun direğini tuttum. Sabah yediden beri buradaydım. Uyanmış ve yataktan çıktığım gibi hemen buraya gelmiştim. Şaka gibiydi ama buradaydım işte.
Emek vermeden bu iş olmayacaktı ve ortaya bir şeyler çıkarmak istiyorsam bunu yapmalıydım.

"Her şey Rosé için, bana yardımlarına karşı bunlar az bile." Sloganını içimden tekrar edip durmasam çoktan buradan kaçmıştım.

"Herkes ne yapacağını biliyor değil mi? Zaten yüz kere tekrar ettik."

"Evet Jungkook biliyoruz."

Miya Köylü kızı olması gerektiği halde, elsa elbisesini giymişti. Bana bakarak onun simli tüllü eteğini düzeltti. Ona anlayacağını ümit ederek öylesine bir elbise giymesini söylemiştim. Çocuk olduğunu tamamen unutarak.

"Chan sen?"

"Hazırım Jungkook," dedi gözlüklerini iterek. Tek güvendiğim oydu.

İlk başta Jimin'in olağanüstü fikirlerinden faydalanarak onlarla güzel bir organizasyon yapabilirim diye düşünmüştüm.
Sonuçta Rosé, onları, balonları, tatlı şeyleri seviyordu. Bütün bunları bir odaya koyduğumda her halükarda beğenecekti.

Jimin bana birkaç utanç verici fikir vermişti ve ben de hepsini uygulamaya çalışmıştım. Kesinlikle sürprizimiz çok gösterişli gözükmeyecekti ama en azından Rosé'yi gülümseteceğini ümit ediyordum.


Birbirinin kafasını ısırmaya çalışan iki çocuğa baktım.
Ve yanlarına adımlayıp kafalarını sakince ayırdım. Bir yandan da konuşmaya devam ediyordum.
"Eğer söylediklerimi yapmazsanız sürprizimiz berbat olur ve Rosé üzülüp ağlar."

Onlarla bir şey yapmak neredeyse imkansızdı. Hara, söylemesi gereken hiçbir şeyi söyleyemiyor, sadece yüzüme bakıyordu. Jihyo ise unutuyordu ve Sejun tam bir patlayıcıydı. Güldüğü zaman diğerlerini de güldürüyordu.
O yüzden hepsini yeşil renk giydirip ağaç yapmak zorunda kalmıştım, çünkü onlara bir görev vermediğimde ağlamaya başlamışlardı.

Yaş olarak en büyükleri Eric'e ardından gelen ikili Chan ve Miya'ya bel bağlamamın sebebi buydu.

Rosé'yi güzel karşılamak için sadece o üçünü kullanabilirdim.

"Defalarca prova yaptık. Hiç olmadı doğaçlama oynayın yani aklınıza ne gelirse. Anlaştık mı?"

"Eveett!"

"Her şeye evet diyorsunuz..."

"Eveet!"

"Delireceğim."

Eric bilmiş el hareketleri yaparak yanıma yaklaştı.
"Onlara söylediğin her şeye evet demelerini söyledin, unuttun mu?"

"Tamam, sanada konuşmayı yasaklıyorum. Rosé gelene kadar konuşmak yasak."

Bana bağırdı.
"Sanki seni dinlerim de!"

Kostümün kafasını indirdi ve uzaklaştı. Arkasından bakakaldım.
Ben onun arkasında büyüklere sesini yükseltmemesiyle ilgili ağzıma geleni söylerken biri yanıma yanaştı.

Conteur fille | JungkookWhere stories live. Discover now