[48]

887 75 82
                                    

Yanağımı okşayan yumuşaklıkla gözlerimi araladım hafiften. Gördüğüm ilk şeyin kahverengi tutamlar olması ile gülümsedim hafifçe. Ne ara yanına kıvrılmıştım bilmiyordum ama şuan kafası göğsümdeydi.

Burnumu saçlarına daldırıp muazzam kokusunu içime çektim. Saçlarıyla oynamak, onu sıkıca sarmak istesem de uyanmaması için nefeslerimi bile bilinçli bir şekilde, düzenli olarak alıyordum. Kıpırdamadan, sadece Ateş'i izleyip saçlarını koklayarak durduğum süre boyunca cennette turlamıştım sanki.

Ateş hafifçe kıpırdanarak uyandığında kafasını göğsümden kaldırmadan bana baktı. "Günaydın." dedim gergince.

Cevap vermeyip kafasını göğsümden çekti. Dudaklarıma minik bir öpücük kondurup yan tarafıma attı kendini. Bu basit hareketiyle bile kalbim hızla atarken yutkunup kurumuş boğazımı ıslatmaya çalıştım.

Kafamı yana çevirip, ona döndüğümde bana bakmakta olduğunu gördüm. "İyi misin?" diye sordum bu sefer. Ben lafa girmesem öylece beni izlemeye devam edecekmiş izlenimi veriyordu.

Uzandığı yerden kalkıp üzerime uzandı tekrardan. "Sen yanımda olunca iyi olmama olasılığım olmuyor ki."

Kafamı yastıktan kaldırıp bu sefer ben birleştirdim dudaklarımızı. Kısa bir öpücük verip geri çekilmektense daha çok asıldım dudaklarımın arasındaki dolgun ete. Nefessiz kaldığım için geri çekildiğimde masumca mızmızlanıp dudaklarıma uzandı tekrar. Dudaklarını istekle kabul ettiğimde kucağıma yerleşti.

Islak dudaklarımız şap sesiyle birbirinden ayrıldığında ciğerlerimi derin nefeslerle dolduruyordum. Ateş ise doğrudan boynuma yönelmişti. Üzerindeki tişörtün omzunu sıyırıp dilini ve dişlerini geçirerek emmeye başladı sertçe. Bir elini de tişörtümün altından soktu. Sıcak tenime değen soğuk elleriyle ürpersem de aldığım zevk sayesinde buna dikkat bile edemiyordum. Kaslarımın üzerini okşayarak çıkan eli göğüs uçlarımda duraksadı ve parmakları arasına hapsedip sıkmaya başladı.

İnleyerek bedenimi kaldırıp kafamı yana yatırdım. Böylece Ateş'e daha geniş bir alan yaratmıştım. Ateş fazla oyalanmadan üzerimden kalkıp kendini yanıma attı. Göğsüm heyecanla inip kalkarken içime büyük soluklar alıyordum.

Göz ucuyla Ateş'e baktığımda uzanmış bir şekilde duvarı izlediğini gördüm. Duvarda olan bakışları bana değip yüzümde turladı. Önce gözlerime, burnuma ardından da öpüşmekten şişmiş olduğuna emin olduğum dudaklarıma değdi gözleri. Bakışlarını çekip yatakta oturur pozisyona geldi. Komidinin üzerindeki sigara paketini ve çakmağını kapıp balkona yöneldi. İstemsizce peşinden giderken bunu neden yaptığım hakkında bir fikrim yoktu.

Balkondaki iki sandalyeden birine oturup sigara paketinden bir dalı çıkarırken diğer sandalyeyi kaptığım gibi yanına yerleştirdim. Sandalyeye oturduğumda paketten bir dal da ben çıkarmıştım. Çakmağı yaktığında ikimiz de dudaklarımızdaki sigara eşliğinde çakmaktaki ateşe yaklaştık. Sigarlarımız yandığında geri çekilip dudaklarımadaki sigaradan derin bir nefes çektim.

"Özür dilerim."

Ateş'in mırıldanışını duymamla ona döndüm direkt. Karşıya bakıyordu öylece. Kaşlarım istemsizce çatılırken dudaklarım aralandı. "Ne için?"

"Dün boşuna canını sıktım, seni endişelendirdim."

Gözlerimi devirdim. "Bunu mu kafana taktın?" dedikten sonra bir süre beklesem de Ateş'den cevap gelmeyince devam etme ihtiyacı hissettim: "Seninle ilgili olan hiçbir şey beni rahatsız etmez. Canımı sıkmadın, sadece sana bir şey olacak diye endişelendim."

Pamuk Prens | bxbWhere stories live. Discover now