[14]

3.3K 243 67
                                    

Yavaş adımlarla boş sokakta yürüyordum. Hemen yan tarafımda Ateş de bana eşlik ediyordu.

Banktan kalkalı beş dakika falan oluyordu. Teklifini kabul etmiş ve yürümeye başlamıştım. O da yavaş olmam gerektiğini söyleyip arkamdan gelmişti. Bu gece eğlenceli geçecekti sanırım.

"Bir seneryo bulmalıyız." Ateş'in sesiyle ona döndüm. Dümdüz yola bakmaya devam ediyordu.

"Ne gibi?"

"Bilirsin işte, sahte isim ve sahte hikayeler falan."

Sakince konuşmasıyla kahkahamı durduramadım. "Çok tecrübelisin bakıyorum."

"Eh, bir sen olmasam da bizde de var bir şeyler." Söyleyiş tarzı o kadar komik ve içtendi ki bana gönderme yapmış olmasını umursamadan güldüm.

"Abi-kardeş olalım diyorum. Ne dersin?"

"Hayır. Rahat olmaz öyle." dedim omuz silkerken.

"Üvey abi-kardeş olalım?" Bunu derken dudakları hafif büzülmüş, karanlık yüzünden kahverengi gibi duran gözlerinin odağı ben olmuştum. Sanırım biraz sarhoştu.

"Ne olsun istiyorsun tam olarak?" dedim sırıtarak. Onun da dudakları yukarı doğru bir kavis çizdi biçimli suratında. Deminden beri onu izlediğimi fark ederek önüme döndüm.

"Pardon tecrübeli bey. Sen söyle, malum bilgilisin."

"Öncelikle pamuk şeker alalım." dedim omuz silkerken.

Ateş yürümeyi kesince duraksayıp ona döndüm. Kaşlarını çatmış, ciddi bir ifadeyle bana bakıyordu. "Pamuk şeker ne alaka?"

"Belki kafam pamuk şeker yedikçe daha çok çalışıyor."

Melodik kıkırtısı kulaklarıma dolduğunda ben de sırıttım.

"7/24 pamuk şeker yemek zorunda kalacaksın desene." dedi sahte bir üzülme efekti ile.

Gözlerimi devirip yürümeye başladım. Sahilde yürürken köşede pamuk şeker satan abiyi görünce oraya ilerledim.

"Abi oradan bize iki pamuk şeker. Biri mavi olsun, öbürü pembe." dedi Ateş.

İlk seneryoyu gerçekleştirmek için Ateş'e yaklaştım yavaşça.

"Dediğin gibi onu ortadan kaldırdım." dedim fısıltıyla ama pamuk şekerci abiye yakın olduğumuz için konuşmamızı rahatça duyabiliyordu.

Ateş'in kısa bir an kaşları çatılsa da gözleri pamuk şekerciye kayınca, ne yaptığımı anlamış olacak ki, sırıttı.

"Sana dikkatli ol demiştim. Her tarafı kan içinde bırakmışsın." dedi sertçe. Tamam, güzel oynuyordu şerefsiz.

"Sana boğmam gerektiğini söyledim. Kalbini sökmek isteyen sendin." dedim bende kızgınlıkla.

Ateş'in gözlerinin an ve an büyüdüğüne şahit oldum. Bakışları tam olarak şey diyordu; Höst, ufak at it!

"Bizim pamuk şekerler hazır değil mi?" dedi Ateş adama hitaben.

"H-hazır." dedi adam kekelerken. Titreyen elleriyle iki pamuk şekeri bize uzattı. Ateş alır almaz, elektrik çarpmış gibi hızla çekti elini. Beti benzi atmıştı zavallı adamın. Bu gülme istediğimi getirse de kendimi tuttum.

"Borcumuz ne?"

"Borç falan yok. Bu seferlik benden." deyip gitmeye hazırlanıyordu ki önüne geçip engel oldum.

"Olur mu öyle şey? Borçlar bizim için önemlidir, anlarsın ya." dedim göz kırparken.

Adam elindeki pamuk şeker sapını içindeki pamuk şekerlerle birlikte elime tutuşturup ayaklarını götüne vura vura kaçmaya başladı.

Pamuk Prens | bxbWhere stories live. Discover now