[16]

3K 246 111
                                    

Medya Ateş 🛐

Keyifli okumalar♡

Boş yolda yürürken sweatimin kapişonunu kafama geçirip ellerimi sweatimin cebine soktum. Mont almamıştım yanıma. Aşırı üşüyen biri değildim ama biraz pişman olmuştum sanırım.

Önüme gelen taşı ayağımla ittirip adımlarımı hızlandırdım. Neyse ki okulun yakınlarında oturuyordum. Sabah sabah zar zor ayılmışken toplu taşımaları ve içindeki insanları çekmek hiç hoş gelmiyordu.

Okulun önüne geldiğimde kısa bir an duraksadım. Ardından içeri geçerken bana vebalıymışım gibi bakan birkaç yüzü görmezden geldim. Alt tarafı feminen bir ibneydim, değil mi? Evet, ibne. Onların dilinde eşcinsel demek yoktu çünkü. Varsa, yoksa ibne.

Sınıfıma geçip cam kenarı, en arka sıraya oturdum. Şerefsizim en güzel yeri kapmıştım. Kapişonu indirmeden kafamı sıraya koydum. Deli gibi uykum geliyordu.

Saat daha 08:14. Bu saatte okul mu olur aq?

Bedenimi ele geçirmiş olabilirsin ama ruhumu asla, kel müdür.

"Neden bugün etek giyerek bacaklarını sergilemiyorsun, ibne?"

Sinan'ın sesiyle kafamı sıradan kaldırdım.

İşte yine başlıyoruz.

Sınıftakiler buraya dönmüştü. Aptal ordusu. Hepsinden nefret ediyordum.

"Etek giymem neden sana bu kadar battı?" dedim sırıtarak.

"Sana Barbie almamı ister misin, tatlı çocuk? Seversin sen." diye yanıtladı dediklerimi umursamadan. Tatlı çocuk...

"Hayır ama istersen ben sana etek alayım? Eminim o götünde harika durur."

Sinan sinirli bir nefes aldıktan sonra yakamdan tuttuğu gibi duvara yapıştırdı beni. "Ne diyorsun lan sen götveren?"

"Diyorum ki: Benim etek giymem seni neden ilgilendiriyor? Bu kadar rahatsız oluyorsan, kendin etek giymezsin. Bu kadar basit." diye tısladım öfkeyle.

Sınıftan birkaç 'ooo' nidaları yükseldiğinde, Sinan etrafa ters bir bakış attı. "Kapatın lan çenenizi! Unutmayın ki, o bir ibne."

Ardından tekrar bana döndü. Zaten koyu kahverengi olan gözleri sinirden siyaha bürünmüştü. Yakamı bırakıp bileğimi kavradı sertçe. Kendisi sınıfın kapısına giderken beni de peşinden sürükledi.

Harika! Bugün de suratım dağılacak.

Resim odasına geldiğimizde beni içeri ittirip kapıyı da arkamızdan kapattı.

"Senin dilin fazla uzamış." dedi üzerime gelirken. Tekrar yakalarımı kavrarken suratıma okkalı bir yumruk geçirmesi bir oldu.

"Daha iyisini yapabilirsin." dedim sırıtarak. İkinci ve daha sert yumruk tam dudağımda patladı. "Bu dünkü zırvalıkların içindi." Duraksadı. "Götün yiyorsa tekrar etsene!" diye haykırırken bedenimi de eş zamanlı olarak sarstı.

Sırıtıp ağzımı dolduran kanı tükürdüm. "16 cm'den kısa olanlar ilgimi çekmiyor."

Üçüncü yumruk elmacık kemiğime isabet etti. Dördüncüsü kaşıma. Beş ve altıncısı tekrar dudağıma...

O kadar çok yumruk yiyordum ki saymayı bıraktım. Bedenim yerle buluşmuştu bile. Öfkeden deliye dönen Sinan ise üstüme eğilmiş yumruklarını dizmeye öyle devam ediyordu.

Birkaç yumruk daha salladıktan sonra üzerimden kalktı. Ağzımı dolduran kanı bilmem kaçıncı kez tükürüp kahkaha attım.

"Bu kadarını mı yapabiliyorsun, Sinan Yürekli?" diyip bir kahkaha daha attım. "Soyadına bak: Yürekli?"

"Çok kötü elimde kalırsın, Derin. Beni sınama."

Kanlar içinde kalan elini yıkadıktan sonra resim odasından çıktı. Bir süre daha yerde uzandıktan sonra ayağa kalktım ben de. Yavaş adımlarla resim odasındaki aynanın karşısına geçip suratıma baktım. Kaşımdan ve dudağımdan kan süzülüyordu. Elmacık kemiğim ise kızarmış durumdaydı. Muhtemelen moraracaktı.

Elimi yıkayıp resim odasından çıktım. İlk ders bitmişti. İkinci ders ise birkaç dakika önce başlamıştı. Boş olan bahçeyi turlarken sigaramı yaktım. Sigarayı dudaklarıma götürürken ağır adımlarla basketbol sahasına ilerledim.

Tam sahaya girecekken soyunma odasından gelen tıkırtılarla adımlarım istemsizce oraya döndü. Hafif aralık olan soyunma odasına baktığımda görüş açıma dağınık kahverengi saçlı, arkası dönük bir beden girdi.

Tişörtünü çıkartırken yüzünün bir kısmını gördüm. Karşımdaki Ateş'den başkası değildi.

Kaslı olan vücudunu süzdüm istemsizce. Az değildi ama çok fazla da değildi kasları. Boyuna göre muhteşem bir orantıyla ayarlanmıştı.

Üzerine tişörtünü geçirdikten sonra pantolonun düğmesine gitti eli. Nefesim hızlanırken izlemeye devam ettim. Bu yaptığım kesinlikle yanlıştı.

Elimin yanmasıyla gözlerimi Ateş'den anca çekebildim. Nasıl daldıysam elimdeki sigara dibine kadar gelmiş, elimi bile yakmıştı.

Sigarayı söndürüp basketbol sahasına ilerledim. Boş sahayı umursamadan tribüne yerleştim. Birkaç dakika sonra Ateş geldi sahaya. Beni fark etmesine rağmen umursamayıp basketbol tekniklerini geliştirmeye başladı kendi kendine.

Yaklaşık bir saat boyunca ben sadece sigara içip onu izledim. Ateş ise sahanın tozunu attırdı. Basketbol topunu yere attıktan sonra tribüne geldi. Pet şişesinden suyunu içerken hala onu izliyordum.

Fazla izlediğimi fark edince yeni bir dalı dudaklarıma götürüp ateşledim.

"Konuşmamız lazım."

"Konuş." dedi bakışları hala bana uğramazken. Boş şişeyi attıktan sonra yanıma gelip oturdu.

Dudaklarımdaki sigarayı işaret ve orta parmağının arasına koyarak çekti dudağımdan. Dudaklarımdan aldığı sigarayı kendi dudağına götürürken onu izledim. Bu alt taraflarımda bir kıpırtıya sebep olmuştu.

Sigara dumanını yüzüme üfleyene kadar nefes almadığımın farkında bile değildim. Titrek bir nefesle ciğerlerimi doldurup önüme döndüm. Etkilenmiştim. Kim olsa etkilendirdi.

"Sinan mı?" dedi suratımı işaret ederek. Kaşlarımı çattım. "Hayır."

Alaycı bir sırıtış yerleşti dudaklarına. İnanmamıştı.

"Takıma girmek istiyorum." dedim asıl sebebe gelerek. Ela gözleri beni buldu ağır ağır. "Bunu demek için mi geldin?" Şaşırmış durmuyordu.

Onaylamak adına kafamı salladım. "Şaşırmış durmuyorsun." dedim düşüncelerimi dile dökerek.

"Şaşırmadım çünkü." derken ses tonu düzdü.

Kaşlarımı çatınca duraksadı. "Belliydi yani takıma gireceğin. Gelmek istediğini sana da söyledim." O konuştukça gözlerim istemsizce dudaklarına kayıyordu. Sanırım onu öpmek istiyordum.

"Peki sen hala istiyor musun beni takımda?" dedim hipnoz olmuş gibi.

"İstiyorum." diye mırıldandı gözlerini benden çekerken.

*
Son sahnede hala takımdan bahsettiklerini düşünen var mı?

Sinan'dan tiksinenleri de buraya alalım 👉🏻

Görüşürüüz Yeşil tarafından seviliyorsunuz.

Pamuk Prens | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin