[33]

2.1K 184 94
                                    

Geçen gün bir okuyucumun yorumlarda kedilere sütün zararlı olduğunu yazmıştı ve araştırınca gerçekten öyle olduğunu öğrendim. Ben her kedi gördüğümde süt verirdim :(. Şimdi bana ne diyebilirsiniz ama aranızda bilmeyenler olabilir diye yazdım. O okuyucuya da buradan kalpcikler💕

Ateş, koltuğa oturmuştu tabii ben de kucağındaki yerimi almıştım. Oynaşıp duruyorduk.

Ateş belimdeki ellerini sıkılaştırıp beni kendine bastırdı. Kısıkça inleyip dudaklarından ayrıldım.

"Ben acıktım." dedi Ateş tüm anın içine sıçarak.

"Tamam, beni yiyebilirsin." dedim tekrar dudaklarına yaklaşırken. Öpmeme izin vermeden gülerek kafasını geriye çekti. "Derin, ben gerçekten acıktım."

"Ama sevişiyorduk?"

"Bu kadar hevesliysen..." Cümlenin devamını getirmesine gerek yoktu zira beni koltuğa atıp üzerime çıkması her şeyi açıklıyordu.

Tekrar dudaklarımızı birleştirirken elleri vücudumun her tarafında dolaşıyordu. Bacaklarımı beline dolayıp sertleşmiş organını tam arkamda hissederek inledim.

Ateş tişörtümü bir çırpıda üzerimden çıkartıp boynuma eğildi. Bir yandan da aletini hareket ettirerek bana sürtünüyordu. İki taraftan hissettiğim yoğun hazla inleyerek elimi Ateş'in yumuşak saçına daldırdım.

Dilini boynumda gezdiriyor, yumuşak deriyi dişiyle çekiştiriyordu. Göğüs ucuma geldiği zaman telefon çaldı ama Ateş duymamış gibi pembe tepeciklerimden birini ağzına almıştı bile.

Büyükçe inlesem de Ateş'i üzerimden uzaklaştırdım biraz. "Telefon çalıyor." dedim zevkten titreyen sesimle.

Ateş ağzının içinde bir küfür mırıldanıp omzunu silkti. "Ama sevişiyorduk?" dedi beni taklit ederek. "Hem telefon bu. Çalar, çalar sonra susar."

Kıkırdayıp kafasına hafifçe vurdum. "Aç şunu. Belki önemli bir şeydir."

Oflayarak üzerimden kalktığında hâlâ sevişmemizin yarım kalmasına söyleniyordu. Masanın üzerindeki telefonu alıp açtıktan sonra koltukta oturdu.

"Dinliyorum." Bir süre karşının yanıtını dinledi. Bende o sırada suratımdaki sinsi gülümseme ile kucağındaki yerimi aldım. Kaşlarını çatarak bana dönse de ses etmedi.

"Kaç tane?" Üstten üç düğmesinin açık olduğu bol gömleğini sıyırıp pürüzsüz boynunu açığa çıkardım. Boynunu dilimle tavaf edip, küçük ısırıklar bırakarak emdim. Ateş altımda inlememek için dudaklarını ısırıp kendini sıkıyordu.

"Bulurum, sen sıkıntı yapma." Onu biraz daha kışkırtmak için aletinin üzerindeki kalçamı hareket ettirmeye başladım.

"Siktir." Ateş küfür ederek inleyince sesli gülmemek için dudağımı ısırmak zorunda kaldım. Gömleğinin birkaç düğmesini daha açıp dikleşmiş göğüs uçlarını açığa çıkardım. "Yok abi, sana der miyim hiç?" dedi bana uyarıcı bakışlarını iletirken.

"S-söyle tabii." Cümlesini söylerken sesinin titremesinin sebebi tam o sırada göğüs ucunu ağzıma alışımdı.

Bir süre karşıyı dinledikten sonra tek eliyle beni üzerinden iterek sırtımı koltukla buluşturdu. Kendisi de doğrudan karşıya bakıyordu. Kaşları çatıktı ve öfke saçan gözleri karşı tarafın dediğine sinirlendiğini gösteriyordu.

Ne yapacağımı bilemediğimden Ateş'in üzerimden çıkardığı tişörtümü geri giydim.

"Tamam." dedikten sonra telefonu kapatıp bir süre öylece durdu. Ne olduğunu sorsam da anlatmayacağını düşündüğümden konuyu değiştirme kararı aldım: "Acıktım, demiştin. Dolapta yemek var, ısıtayım." Tam ayaklanmışken Ateş bileğimden tutup geri oturttu beni koltuğa. "İştahım yok artık. Zahmet etme boşuna."

Pamuk Prens | bxbWhere stories live. Discover now