[38]

1.5K 126 79
                                    

Nefesim düzene girene kadar uzandığım masada öylece durdum. Biraz daha iyi hissettiğimde masada oturur pozisyona geldim. Böylece hemen önümde, ayakta dikilen Ateş ile burun buruna gelmiştik.

Nefes alış verişlerim yeniden hızlanırken gözlerimi kapattım. Alnını alnıma yasladığını hissettim.

"Canını çok acıttım mı?" Yumuşak ses tonuyla tüylerim diken diken oldu. Daha beş dakika öncesine kadarki sert hareketleri gitmiş yerine yavru bir kedi gelmişti sanki. Bu ani değişimlerine alışabileceğimi sanmıyordum.

Yutkunup gözlerimi araladım.

"Acıttım, değil mi? Neden böyle kötü biriyim ben?" İlk cümlesini söylerken dolan gözleri, ikinci cümlesini söylerken yaşlarını akıtmaya başlamıştı bile.

Birkaç adım geriye gidip benden uzaklaştığında masadan indim hemen. Önüne geçip iki elimle de yanağını kavrayıp bana bakmasını sağladım. Göz göze gelmemiz için onun kafasını hafifçe aşağıya indirmişken kendi kafamı da yukarıya kaldırmıştım.

"Kötü biri falan değilsin sen. At şu fikri kafandan. Hem canım acımadı ki benim."

"Ama hep birilerine zarar veriyorum."

"Kime zarar veriyorsun?" dedim kaşlarımı çatarak.

Şimdiye kadar söylediklerini yeni fark etmiş gibi silkelenip uzaklaştı benden. "Önden yürü de sana duş aldırayım."

Konuyu değiştirmesine kaşlarımı çatarak baksam da odama doğru ilerledim. Merdivenleri çıktıktan sonra odama girip, elinde kıyafetlerimizi taşıyan, Ateş'in girmesi için bekledikten sonra kapıyı kapattım.

"Sen kıyafetleri kirliye at. Ben suyu hazırlayacağım." dedim seke seke banyoya ilerlerken. Küvetteki suyu ılık yapıp yanıma gelen Ateş'e baktım.

Önce ben küvetin bir ucuna oturdum. Ardından Ateş de öbür ucuna yerleşti. Dakikalar önce ağlamasının etkisi ile gözlerinin içi ve etrafı kızarmıştı.

Gözlerime bakmayıp inatla yere baktığından oflayıp yerimden kalktım. Ateş'e doğru ilerleyip kucağına oturduğumda irkse de tepki vermeyip yere bakmaya devam etti.

"Neden bana bakmıyorsun?" Sorumla birlikte yere sabitlediği irisleri üzerimde durdu.

"Bakıyorum."

Kenardaki şampuanımı alıp saçıma döktü bir miktar. Eliyle saçımı köpürtürken aynı zamanda da boynuma ve göğsüme minik öpücükler konduruyordu. Bende küvetteki köpüklerden elime alıp Ateş'in çıplak göğsüne sürüyordum.

Yaklaşık yirmi dakika banyoda oyalandıktan sonra belimize havlu sarıp çıktık. Direkt dolabıma ilerleyip Ateş'e giyebileceği bir pijama takımı çıkartıp çilekli pijama takımımı Ateş'e uzattım. Tamam, normal bir eşofman altı da verebilirdim ama bu da çilekli pijama takımıydı yahu!

Ateş sırıtarak elimdeki takıma baksa da ses etmeden alıp belindeki havluyu indirdi. Sırtımı dolaba dayayıp çıplak vücudunu arsızca izledim. Sadece altına çilekli pijamasını giyip yatağa attı kendini.

"Bir saat öncesine kadar yeterince izlediğini düşünmüştüm. Yetmediyse bilelim yani." Alayla sarf ettiği sözlere orta parmak çekip pamuk şekerli pijama takımımla banyoya ilerledim.

"Nereye gidiyorsun ya? Ben de izlerdim. Haksızlık oluyor böyle."

Aslında Ateş'in yanında soyunurdum. Bu tarz şeyleri sıkıntı edecek biri değildim ama kudurtmak istemiştim sadece.

Hızlıca giyinip çıktım banyodan. Ateş'in yanına gidip çıplak göğsüne yatırdım kafamı. O da elini belime sarıp beni kendine çekti sıkıca.

Pamuk Prens | bxbTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon