[37]

1.8K 142 86
                                    

Bu bölüm ayıplı bir bölümdür 👉🏻👈🏻

Başladığı yeri °° °° işaretiyle belirttim. Bittiği yer ise bölüm sonu. Smuta dalıp yorum yapmayı unutmayın.

"Daha hızlı Ateş!"

"Bu kadar oluyor amına koyayım."

"Bana ne? Daha hızlı olman gerek."

Ateş mızmızlanmama ayak uydurarak daha hızlı salladı beni. Antrenman bitiminden sonra evlerimizin birkaç sokak ilerisindeki parka gelmiştik. Ateş arkama geçmiş beni salıncakta hızla sallarken küçük kıkırtılarım boş parkta yankılanıyordu.

Zinciri tuttuğum ellerimi yana doğru açıp gözlerimi kapattım. Kendimi böyle daha özgür hissediyordum.

Ateş bir eliyle zinciri öbür eliyle de belimi kemer misali kavrayıp durdurdu salıncağı. Kafamı arkaya doğru ona çevirdiğimde kaşlarını çatarak bana baktığını gördüm.

"Ne yapıyorsun? Ya düşşeydin?" diye azarladı beni. "Bakma öyle. Sinirlenemiyorum."

"Nasıl bakıyorum?" dedim masumca.

"Böyle işte. Değerliymişim gibi."

Çocuk emniyeti olmayan salıncakta rahatça arkama dönüp ayaklarımı da oraya çektim. Şimdi Ateş'in tam önünde durmuştum ama o ayakta olduğundan kafamı hafifçe yukarı kaldırmam gerekiyordu.

"Zaten sen benim için çok değerlisin." Samimi sözlerime rağmen gözlerindeki kararsızlığın yok olmadığını gördüm.

Zinciri tutan elini alıp boynumdan başlayarak kalbime gelene kadar aşağı indirdim vücudumda. Kendi kontrolümde olan bu dokunuş bile nefesimi kesmişti.

"Kendin karar ver." dedim kalbimdeki eli daha sıkı tutarken.

Ateş elini kalbimden indirmeden dudaklarıma doğru yaklaştı. Onu yarı yolda karşılayıp dudaklarımızı buluşturdum.

Alt dudağımı dişlerinin arasına almasıyla kalbim kendi maratonuna çıkmıştı bile. Ateş de bunu fark etmiş olacak ki dudaklarımın üzerinde gülümsediğini hissettim.

Şehvetten uzak öpücüğü kafasını hafifçe geri çekmesi ile son bulurken gözlerimi araladım. Bal rengi gözleri bana böyle davetkar bakıyorken direnmek imkansızdı.

Kalbimde olan elini kasıklarıma kadar okşayarak indirdikten sonra geri çekti.

Dişlerimin arasına hapsederek ısırdığım dudağıma baş parmağıyla dokunarak çekti dişlerimin arasından. "Dudaklarını ısırma, yara yapacaksın."

"Sen yeterince yapıyorsun. Bana gerek kalmıyor." Arsızca sırıtarak söylediğim kelimelerle kaşları havaya kalktı.

"Bak sen..." diyip boynuma sıkı bir öpücük kondurdu.

"Biraz da ben seni sallayayım mı?" diye sordum salıncağı işaret ederek.

Dişini damağından aşağıya doğru indirerek cıklamasına rağmen kolumdan tutup beni salıncaktan indirdi. Kendisi oturduğunda tam arkasına onu sallamak için gidecekken belimden kavrayıp beni de kucağına oturttu.

"Böyle güzel işte." derken bir elini belime sarmıştı. Öbürü ile de zincire tutunuyordu.

Ateş'in kucağında ona arkam dönük bir şekilde oturuyordum ama o biçimli çene hattını, bal rengi gözlerini, soluk pembe dudaklarını görmek istediğimden Ateş'in kucağından inip ona dönük bir şekilde yeniden oturdum kucağına.

Şimdi Ateş salıncakta oturuyor, bende ona dönük bir şekilde kucağındaki yerimi almıştım. Bacaklarımı da beline doladım yavaştan.

"Hadi uçur bizi." dedim yerimde hafiften kıpırdanırken.

Pamuk Prens | bxbWhere stories live. Discover now