-Ayrılıklar Sevgiyle Beraber-

Start from the beginning
                                    

Oyalanmamaya özen gösterip Rex'in eşyalarını topladım. Birazdan Oğuz gelip onu alacaktı. Birlikte geçirdiğimiz iki gün, bana geçen yılların özlemini unutturmaya yetmese de iyi gelmişti.

Kalan zamanını huzur içinde geçirmesi için onu alıştığı ortamdan uzaklaştırmasam iyi olacaktı. Bu iki gün içinde Oğuz'la hiç görüşmemiştik. Tartışmamızdan sonra kapıyı çarpıp çıkmış bir daha da beni aramamıştı. Rex'i sormak için bile...

Meltem teyzeyle yaptığımız konuşma, içimde bazı şeyleri halletmeme yetse de Oğuz'la konuşma konusunda beni ikna etmemişti. Bana sadece onunla konuşmamı söylemişti. Ben sessiz kalınca da bir daha bu konuyu açmamıştı.

Dün Uşak'a döneceğinin haberini verip benimle vedalaşmıştı. Onu özleyecektim. Bir daha ne zaman göreceğimi bilmiyordum ancak ne olursa olsun bir ara onları ziyarete gitmem gerektiğini biliyordum.

Aslında o buradayken Şeyma'yla da görüşmeyi istemiştim ancak balayında olduğunu, eşi buralı olduğu için düğünü burada yaptıklarını, ikisi birlikte Mersin'de görev yapacakları için de orada yaşayacaklarını öğrenmiştim.

O gece yaşananlar olmasaydı belki de Şeyma'yı adam akıllı tebrik edebilirdim. Gerçi benim düğüne geldiğimden onun haberi bile olmadığına emindim. Meltem teyze bile beni kapıda görünce şok geçirmişti. Oğuz, o gece sadece beni değil etrafındaki herkesi şaşırtmayı başarmıştı.

Telefonumun sesi beni derin düşüncelerimden çekip alırken hemen cevap verdim.

"Efendim?"

"Aşağıdayım. İnecek misin, gelip yardım edeyim mi?"

Rex'in eşyaları bir çantayı dolduracak kadardı. "Gerek yok. İniyoruz aşağı."

Cevap vermeden telefonu kapattı. Belli ki bana hâlâ kızgındı. Ancak bu durum elbette umurumda değildi. Bana ne kadar kızgın olursa o kadar iyiydi. Çünkü bana kızgın olması benden uzak duracağının garantisiydi.

Çantayı omuzuma takıp Rex'in tasmasını elime aldım. Ayakkabılarımı giyip kapıya çıktığımda ona veda edecek olmak hüzünle dolmama neden oldu.

Asansöre binip ikimiz birlikte aşağı indik. Apartman kapısını açıp dışarı çıktım. Oğuz, arabasına yaslanmış beni bekliyordu. Onu görünce yine kalp ritmim bozuldu. Üzerindeki lacivert takım elbise vücuduna tam oturmuştu. Arabaya yaslanmış bir ayağını diğerinin üzerine atmıştı.

Bizi görünce gözündeki gözlükleri çıkarıp yanımıza ulaştı. Mart ayının ortasında olduğumuz göz önünde bulundurulursa çok da gözlük takmasını gerektirecek bir durum yoktu. Ancak gözleri her zaman güneş ışığına hassas olduğundan yaz kış demeden gözlük kullandığı olurdu.

"Günaydın."

Omuzumdaki ağır çantayı alıp arabaya yerleştirirken cevap verdi. "Günaydın."

Rex'in tasmasına uzandığında çok kısa bir an için ellerimiz birbirine değdi. Ancak bunu görmezden geldi. Rex'in yanına diz çöküp sarıldım. Tüylerini okşayıp başını öptüm. "Görüşürüz koca adam."

Dilini dışarı çıkarmış mutlu bir ifadeyle bakıyordu. Hatta gülümsediği bile söylenebilirdi. Ayağa kalkarken bakışlarımı ondan uzaklaştırıp Oğuz'a çevirdim.

"Onu bir daha görebilecek miyim?"

"İstediğin zaman gelip görebilirsin."

Bu lütuf için teşekkür etmemi bekliyordu ancak bu zaten benim hakkım olandı. Yine de gerginlik çıkmasın diye hatta sırf Rex huzursuz olmasın diye bir şey demedim.

Belki Bir Gün || Berna AslıhanWhere stories live. Discover now